HÜSEYİN KOÇ YAZDI!

HÜSEYİN KOÇ YAZDI!

Şanslı Çocuk Zabıta Oldu.


Şanslı Çocuk Zabıta Oldu.
 
 
Demokrasisi olmayan bir toplum olmamıza rağmen, demokrasiyi de aramayan bir anlayış içinde yaşamımız sürüyor.
 
Belediyeler ve Belediye Başkanları seçildikleri günden itibaren, halkın doğumdan ölüme kadar oluşan sorunları ile ilgilenmek için vardırlar. Hem de din dil mezhep ve parti ayrımı yapmadan bu işleri yapmalıdırlar.
 
Belediyeler iş bulma kurumu değil, ha şa öyle bir şey söylemiyorum. Esenler Belediyesi veya bugünkü Belediyecilik böyle mi yapılıyor? Şayet böyle yapılıyorsa ben söylediklerimden dolayı özür dileyeceğim.
 
Günün birinde Sayın Göksu’ya CHP Esenler Eski İlçe Başkanı, “Sayın başkan sen hep sizin partilileri işe alıyorsun. 10 kişi işe aldığın yerde 3-4 kişi de bizden al.” Söylemini çok yadırgamıştım. O geçmişte size gerekli söylemlerde bulunamayanların yerine ben bir şeyler söylemek istiyorum. Ne demek sizden bizden? İktidarı eline alan, kendi adamlarını işe alacak, kendi yandaşlarına iş verecek, ballısından ihale verecek, işletmeleri kendinden olanlar çalıştıracak, buna da demokrasi ve adalet diyeceğiz. Öyle mi?
 
Esenler’de işler hep böyle gitmiyor mu? Yine bu ilçede kendine yakın kişilere hemşeri dernekleri kurdurarak ikili ilişkiler içine girilmiyor mu? Bir lokma ekmek uğruna siyasi öngörülerinden, ilkelerinden, ideolojisinden insanları mete zoru vazgeçirerek kimlikleştirip partinize şartlı kayıt etmiyor musunuz? İşe girmek için insanların yoksulluğunda, zayıf yönlerinden yararlanılarak, yıllarca ailece gönül verdikleri partilerden koparmaya zorlamıyor musunuz?
 
Kendi partinizde bazı kademelerde çalışanları değişik işlerde, becerisine ve meziyetine bakmadan işe almıyor musunuz? Alıyorsunuz… Alıyorsunuz..
 
Çünkü AKP geleneği.. İnsanların onurlu yaşaması, özgür düşünmesi, özgür birey olması umurunuzda değil.
 
Geçenlerde Belediye Çalışanları ve Belediye yardımları üzerine bazı araştırmalar yaptım ve çok çarpıcı sonuçlarla karşılaştım.
 
Şanslı Çocuk Zabıta Oldu.
 
Size bir iki örnek vermek istiyorum. Belediye Zabıtrından bir gencimiz şanslı mı şanslı. Bu Zabıta kardeşimize Maşallah, merdivenleri herkes gibi teker teker değil, beşer onar atlayarak çıkmayı başarmış. Önce AKP gençlik kollarında çalışmış, sonra AKP ilçesine e-mail işlerine bakarken bu şanslı genç birden zabıta oluvermiş. Arkasında da güç var. Kimseyi de takmıyor. İstediği zaman işe gidiyor. İstemediği zaman gitmiyor. Çünkü koruma çemberi var. Kredisi de partiden. Şuanda da partinin üyesi. Ahlak bunun neresinde?
 
Yine başka bir vatandaşımıza rastlıyorum. O da güzel bir işe girmiş. Nasıl mı? Yıllarca sülalesi ile beraber bir partide bayraktan tutunda bütün parti çalışmalarında sabahlara kadar hizmette bulunmuş. Yoksulluğun ve işsizliğin gözü kör olsun. Onu o çok sevdiği partiden koparıp bir gecede AKP’li yapıvermiş. Sorduğumuzda “Ne yapayım? İşe girmek için AKP’ye kayıt olma şartı gösterdiler. Bende kabul ettim.” Güzel hikâye değil mi?
 
Şimdi buradan soruyorum. Belediyeler kendi yandaşlarını korumak, kendinden olmayanları da ötekileştirmek için mi varlar? Bilmiş olun ki ötekileştirdiğiniz o insanların üzerinizde hakkı var. Hakkı olanın hakkını elinden almak, adaletsizliğin en büyüğüdür. Zaten Esenlerde bu işler böyle yürüyor. İthal meclis üyelerinin kaptığı ihaleler maalesef gelenekselleşerek amortiden çıkıp, AKP piyangosuna ve arpalığına döndüğü bir gerçektir.
 
Yardımlar konusuna gelince bu bizim geleneğimizde var. Ama bir elin verdiğini diğer el görmeyecek. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının 25TLlik alışveriş çekleri AKP’li üyelerin ellerinde dolaşıyor. Yoksulmuş, zenginmiş bakılmıyor. Alışverişi de yandaş bir mağazadan yapıyorlar. Gerçek Esenlerli marketler de avucunu yalıyor. Sözde fakire yardım yapılırken yandaş markete para kazandırılıyor. Valla AKP bu işleri çok iyi beceriyor. Son söz: işe göre değil de adama göre iş adaletsizliğin en büyüğü, emeğinde gaspı olsa gerek.