Oluç’un ardından söz alan Beştaş ise HDP’nin karar organının 29 kişiden oluşmadığını, karar organının halk olduğunu vurgulayarak sözlerine başladı.
“Bu operasyon ile HDP’nin sesini kısamazsınız” diyen Beştaş sözlerini şöyle sürdürdü:
Siz 29 kişiye operasyon yaparak HDP’nin sesini, sözünü mücadelesini, kısamazsınız. Bugüne kadar yaptığınız sistematik operasyonlarla HDP’yi nasıl küçültemediyseniz, tasfiye edemediyseniz bundan sonra da bunu başaramayacaksınız. Ham bir hayal peşindesiniz; evet şu anda 20 arkadaşımız gözaltında, HDP’yi susturmak o kadar kolay değil. Evet binlerce arkadaşımız şu anda rehin olarak cezaevlerinde tutuluyorlar, ama eğer yapmak istiyorsanız ki Türkiye açık bir cezaevine dönüştü, hiçkimse kendini güvende ve ��zgür hissetmiyor, HDP seçmenlerinin, HDP’lilerin yaşadıkları alanlara isterseniz demir çitler örün, isterseniz demirden ne istiyorsanız onu örün cezaevlerini belirginleştirin ama siz bununla rıza üretemezsiniz. O yaptığınız operasyonda hedeflediğiniz yüzde 50 artı 1’i alamazsınız.
Bu siyasi operasyonun 7 Haziran’ın, 1 Kasım’ın, 16 Nisan Referandumu’nun intikamı olduğunu ifade eden Beştaş, AKP’nin HDP ile siyasi rekabete giremediğinin altını çizdi.
Operasyonun 82 milyona yöneltildiğini de vurgulayan Beştaş, “Bu intikam operasyonunda seçimin hedeflendiğini, seçimdeki oylarının azalması, bizim oylarımızın yükselmesi ve Türkiye’deki demokrasi güçlerinin, toplumsal güçlerin yeni bir Türkiye, demokratik bir Türkiye özlemini engelleme çabasıdır aynı zamanda. Kendilerine karşı çıkan her sözü, her sesi kısma çabasıdır. Bu operasyon HDP şahsında 82 milyon insana yöneltilmiş bir operasyondur” dedi.
Protestolar sonucu yaşanan can kayıplarının mesuliyetinin AKP’ye ait olduğunu da ifade eden Beştaş sözlerini şöyle sürdürdü:
Kobanê meselesinde hesap verecek olan biz değiliz. Hesap verecek olan işte şu Dolmabahçe Mutabakatı’nda resimleri olan ve o dönem iktidarda olan kendi yönetimleridir. Neden? İktidardaki parti bu kadar insanın katledilmesine neden göz yumdu? Sokağa çıkma yasağı ilan ettiği halde neden insanların bu şekilde canice öldürülmesini engellemedi? Öldürüldükten sonra neden katilleri, failleri yargı önüne çıkarmadı? Bunun sorumlusu biz değiliz, bunun sorumlusu yürütmedir, bu işin yürütücüsü olan iktidar partisidir. Kobanê protestolarında yaşanan can kayıplarının da mal kayıplarının da yaralanmaların da müsebbibi, sorumlusu, hesap sorulması gereken merkez kesinlikle AKP iktidarıdır.
AKP’nin Kobanê protestolarını bahane ederek her kapıyı açabileceği yanılgısına düştüğünü de belirten Beştaş, “Şunu hatırlatmak isterim: o dönem Kobanê halkıyla dayanışma gösteren 70 ülke vardı, bütün dünya IŞİD’e karşı Kobanê halkının yanındaydı. IŞİD barbarlığının Şengal’de yaptığı katliamların, insanlık dışı uygulamalarının karşısındaydı. Evet, IŞİD’e karşı bir dünya cephesi vardı, Kürtlere yönelik saldırıların, barbarlığın karşısında bir dünya cephesi vardı, önce bunu tartışalım. Türkiye neden koridor açmadı? Neden o protestolara giden yola mahal verdi? Demokratik protesto hakkı herkesin temel haklarındandır. Ama bugün failleri, katilleri, öldürülenlerin ailelerinin beklentileri olan yargılamayı yapmayan iktidar buradan kendine bir çıkar elde etmeyi amaçlıyor. Ne yapıyor? HDP’yi günah keçisi ilan ediyor. HDP’nin tek bir tweeti vardır; o da demokratik protesto hakkıdır” dedi.
Sözlerini “En ufak hukuk başlangıcı dersinde bile bir suçtan dolayı iki defa soruşturma yapılmaz diye bir kural var” diye sürdüren Beştaş, soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’ın Saray ziyaretini de hatırlatarak şöyle konuştu:
Ama bunlar hiçbir kural ve hiçbir ilke tanımıyorlar. Soruşturmayı kim yürütüyor? Ankara Cumhuriyet Başsavcısı yürütüyor. Geçen hafta epeyce gündemdeydi, biliyorsunuz: Yüksel Kocaman. Saray’da, balayına gitmeden gidip hediyesine alan başsavcı, hemen akabinde bu operasyonu başlattı. Bunu, kamuoyunun takdirine sunuyorum. Operasyonu başsavcı mı başlattı yoksa AKP merkezi mi başlattı? Bu hukuk operasyonu değildir. Bu, bir siyasi operasyondur, HDP’yi tasfiye etme operasyonudur, etkisizleştirme operasyonudur ama tabi ki bunu başaramayacaklar.
Gözaltına alınanlar için 4 gün ek gözaltı süresi verilmesine de tepki gösteren Beştaş bu karara ilişkin, “Bu sabah arkadaşlarımız, yarın 4 gün doluyor, sonunda adliyeye getirilerek 4 gün daha gözaltı süresi uzatıldı. Avukatlarımız aracılığıyla öğrendik; daha tek birine tek bir soru sorulmad��. Orada tutulmaları; işkencedir, eziyettir, kötü muameledir, topluma bir gözdağıdır. Biz onları istediğimiz gibi, hiçbir soru sormadan gözaltında tutarız, adliyeye getiririz, hatta zehirlendikleri halde biz hastaneye kaldırmayız diyerek bu operasyonun asıl amacını ortaya koymaktadırlar” dedi.
Beştaş konuşmasını “HDP’siz bir Türkiye yaratmayı başaramayacaksınız” vurgusu ile şöyle sonlandırdı:
Evet dün akşam Ayhan Bilgen, Can Memiş ve İsmail Şengül bir gıda zehirlenmesi sebebiyle hastaneye kaldırıldı ve bütün girişimlerimize rağmen avukatlar önce görüştürülmedi, vekillerimizin Emniyet’e gitmesinden sonra avukatlar görüşebildi ve tedavinin başladığını söylediler. Bu kadar da büyük bir insanlık dışı, yani emin olun kelime bulamıyorum, bir hukuksuz yaklaşımla karşı karşıyayız. Gözaltı süresini uzatmak, onları gözaltında tek soru sormadan tutmak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) göre işkencedir, bu işkenceyi durdurun, arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın. Sizin seçim hesaplarınıza boyun eğecek ne bir parti var, ne bir halk var, ne bir Türkiye var. HDP’iz bir Türkiye yaratmayı başaramayacaksınız. Biz hep olacağız, ilerleyeceğiz bu saydığım tarihlerde olduğu gibi dayanışmayla, birliktelikle, Türkiye halklarının tümünün sesini, sözünü söyleyerek büyümeye ve demokratik siyasette ilerlemeye devam edeceğiz.