30 Mart yerel seçimleri, hukuksuzluğun, kirliliğin, yalanın dalaverenin ve her türlü dolabın döndüğü bir seçim oldu. Kaybeden ise hukuk ve demokrasimiz oldu. Neticesinde halkın iradesi ile dalga geçildi,
HALKIN İRADESİ İLE DALGA GEÇİLDİ !!!
30 Mart yerel seçimleri, hukuksuzluğun, kirliliğin, yalanın dalaverenin ve her türlü dolabın döndüğü bir seçim oldu. Kaybeden ise hukuk ve demokrasimiz oldu. Neticesinde halkın iradesi ile dalga geçildi, lakayt bir seçim yaşadık.
30 Mart öncesinden başlayan kokuşmuşluk, Güvelenme 30 Mart sabahı çürümüşlüğünü alenen gözler önüne serti. Şaibelerin, tape’lerin ayakkabı kutularının varlığının inkârı mümkün olmayan, ispatine ne gerek var denilecek bir ortamda, bu yozlaşmışlığı ve kirliliği temizleyeceğiz diye düşünürken daha da kirlendik.
Saf, temiz duygularla oylarını kullanmak isteyen vatandaşların, vatandaş olma duygularını ve geleceğini çalan bir kaç hinoğlu hin’in, aslında ülkenin geleceğini kirleterek yazık ettiğini görmekteyiz. Bu rezil herifler, birileri adına suç işleyen tetikçiler ve kemirgenler olduklarının açıkça ispatıdır.
Saf temiz halkımız ve onlar kadar saf bir o kadar hakkaniyet duyguları içinde olan, hırsızlığa maruz kalan siyasi partilerin temsilcilerinin tek düşünceleri ülkenin bekası ve halkımızın yarınlarının heba olmamasıydı. Onlar halkımıza helalinden aş ve iş verebilmek için, helalinden oy bekliyordular. Ancak ortalıkta dolaşan Ali babalar, yaptıkları çakallıklarla helale haram katma alışkanlığından vaz geçmediler. Saltanatlık ve diktatörlük beşinde koşanlara yalakalık yaptılar… Gezide bu ülkenin insanlarını katlettikleri yetmezmiş gibi, sandıkta da Hukuku, demokrasiyi ve temizliği katlederek kirliliklerini ortaya saçtılar.
Tüm bu hukuksuzluk ve adaletsizliklere karşı çıkanlar her zaman olduğu gibi yine karşılarında devletin ceberut gücünü gördüler. Çalınan çırpınan oylarla yeni hükümdarlar tahtalarına çıkacaklar. “Kul hakkı yemeyeceğim, yetirmeyeceğim” diyenlere ise yazık edildi, halkın iradesine ipotek konuldu. Birileri, Türkiye’nin otoriterleşmeye adımlar atmasını marifetmiş gibi balkondan söylerken ötekileşenlerin içi kan ağlıyordu. Ancak şunu da iyi bilsinler ki bu ülke hiç kimsesinin otoritesine terk edilemez.
Gelinen bu noktada başta muhalif partilerimiz olmak üzere her kes suçludur. AKP Karşıtlığı üzerine bir cephe oluşturan liderlerin kutuplaşma ve inatlaşmayı beraberinde getireceğini düşünemediklerini ise en iyi görenler yine bizlerdik. CHP kendi kulvarında koşmadı, koşamadı! Sağa açılacağım diye parti ilkelerini allak pullak etti. Umduğunu ise alamadı. Örgüt kendi içinde bölünerek iç kavgadan dışa dönük çalışmaya zaman bulamadı. Bazıları ise kadrolarda yer alamadım diyerek ben yoksam parti de yok olsun girdabı içinde dönüp durdular.
MHP Her ne kadar vurdumduymaz tavrı ile alanlarda yer aldıysa seçimin en karlı çıkan partilerinden biri oldu. Buna rağmen her gün ayrı ayrı bir duruş sergiledi.
SP sini sormayın gitsin gömüldüler sandığa. Sela’sını bu seçimlerden önce kendi tabanları vermişti. Bu seçimlerde ise çıktıkları yolculuk siyasi mezarlıkları oldu. Cemaati cenaze namazından kaçarak AKP’nin sanal nema bahçesi oldu, Yani cenaze namazından kaçtılar. E…E…E parasız saadet olmadığı gibi YİĞİTLİKDE parasız olmuyor
Sağduyu kararını verdi. Saygı duyalım elbette kızmak küsmek haddimize değil, şaşırmadık değil yoksulun geleceği elinden alındı. Bazen de hakarete maruz kalarak onuruyla oynandı, oyunu ise alaycı bir tavırla, inat edercesine yine o bildik partiye verdi. Zengin ise aldığı tehditlerle zaman zaman yok olacağım korkusu yaşadı, onlarda halkımızın aleyhine güç birliği yapdılar. Devamlı AKP’nin kirli ipine sarıldılar Allah günahlarını af eder mi?
Bilemiyorum bizim de elimizde kalanlar onurumuz gururumuz ve dik duruşumuz sloganımız ise BU DAHA BAŞLANGIÇ MÜCADELEYE DEVAM...