Gazeteciler Cemiyeti Başkanı: Bu Yıl da Basın Özgürlüğünü Kutlayamıyoruz
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmı Bilgin, 3 Mayıs 'Dünya Basın Özgürlüğü Günü' nedeniyle bir mesaj yayımladı.
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı: Bu Yıl da Basın Özgürlüğünü Kutlayamıyoruz
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmı Bilgin, 3 Mayıs 'Dünya Basın Özgürlüğü Günü' nedeniyle bir mesaj yayımladı.
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, 3 Mayıs 'Dünya Basın Özgürlüğü Günü' nedeniyle bir mesaj yayımladı. “Havuz Medyası, tekelleşmenin, kartel oluşturmanın en tehlikeli uygulamasıdır” diyen Bilgin, “Ülkemizin mevcut koşullarında Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nün kutlanması ne yazıktır ki bu yıl da mümkün olamamaktadır” dedi.
Birleşmiş Milletler’in 1993’te ifade ve basın özgürlüğüne dünya çapında destek vermek, bu konuda duyarlılığı artırmak maksadıyla 3 Mayıs gününü Dünya Basın Özgürlüğü Günü ilan ettiğini ifade eden Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Bilgin, günümüzde “akreditasyon” ve sair adlar altında sansür uygulamaları yaygınlaşarak devam ettiğini vurguladı. Bilgin, “Bilgi alma ve bilgilenme özgürlükleri birlikte anlamlı olur. Ülkemizde her iki hakkın da giderek artan şiddette engellenmesi Türkiye’yi Paris merkezli Sınır Tanımayan Gazeteciler Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 2014’de de 180 ülke arasında utanılması gereken 149’uncu sıraya mahkûm etmiştir. Birleşmiş Milletler dahil birçok uluslararası kurumun ve ülkenin insan hakları, ifade özgürlüğü ve benzeri raporlarında da Türkiye’nin durumu çoğunlukla ya ‘kısmen özgür ülkeler’ grubunda ya da Freedom House raporunda olduğu gibi ‘özgür olmayan ülkeler’ kategorisinde yer almaktadır.” ifadelerini kullandı.
Nazmi Bilgin, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Ülkemizin mevcut koşullarında 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Gününün kutlanması ne yazıktır ki bu yıl da mümkün olamamaktadır. Umudumuz, bir gün kimsenin düşünce ve ifadelerinden dolayı yargılanmadığı, hapishane ve tutuk evlerinde düşüncesinden veya haberinden dolayı kimsenin hürriyetinin kısıtlanmadığı, Türk medyasının sesini her türlü baskı, ayrıştırma, sansür ve oto-sansürdenuzak ve özgürlük içinde, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Gününü kutlayabilme mutluluğuna ulaşabilmektir.”
‘HAVUZ MEDYASI, KARTEL OLUŞTURMANIN EN TEHLİKELİ UYGULAMASIDIR’
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin’in yazılı mesajlarından bazı bölümler şöyle: “Anayasa Mahkemesine kişisel başvuru hakkı ve diğer yasal gelişmeler sayesinde Türkiye hapishanelerindeki gazeteci sayısının 2014’de 22’ye inmesine rağmen, medya mensuplarına yönelik çok sayıdaki dava, soruşturma devam etmekte, ayrıca günümüzde “akreditasyon” ve sair adlar altında sansür uygulamaları yaygınlaşarak devam etmektedir. İş güvenliği ve sendikal haklardan yoksun Türk medyası, esef vericidir ki, havuz medyası hastalığına, siyaset-işveren ilişkilerine, yandaş-candaş ayrımına ve her türlü kutuplaşmaya kurban verilmektedir. Çok sayıda medya kuruluşlarının, iktidara yakın sermayenin elinde toplanması konusundaki çarpık uygulama, sansürün ikiz kardeşidir. Basındaki tekelleşmeye öteden beri karşı çıktık. Havuz medyası, tekelleşmenin, kartel oluşturmanın en tehlikeli uygulamasıdır.
BİLGİN: TÜRKİYE, ‘ÖZGÜR OLMAYAN ÜLKELER’ KATEGORİSİNDE
Bilgi alma ve bilgilenme özgürlükleri birlikte anlamlı olur. Ülkemizde her iki hakkın da giderek artan şiddette engellenmesi Türkiye’yi Paris merkezli Sınır Tanımayan Gazeteciler Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 2014’de de 180 ülke arasında utanılması gereken 149’uncu sıraya mahkûm etmiştir. Birleşmiş Milletler dahil birçok uluslararası kurumun ve ülkenin insan hakları, ifade özgürlüğü ve benzeri raporlarında da Türkiye’nin durumu çoğunlukla ya ‘kısmen özgür ülkeler’ grubunda ya da Freedom House raporunda olduğu gibi ‘özgür olmayan ülkeler’ kategorisinde yer almaktadır.
‘MEDYA MENSUBU GÖREVİNİ İŞ ENDİŞESİ DUYMADAN YERİNE GETİREBİLMELİ’
Türk medyasının örgütlenme eksikliği veya sendikasızlaştırılması, yaşanılan sorunların önemli bir nedenidir. Medya mensuplarının büyük bir çoğunluğu örgütsüz ve sendikasızdır. İş güvenliği iktidar mensuplarının veya işverenin keyfi kararına bırakılan ve oto-sansüre mahkûm edilen medya mensubunun bilgilenme ve bilgilendirme görevlerini ‘iş endişesi’ duymadan yerine getirebilmesi mümkün değildir.
‘GAZETECİLER ANCAK ÖRGÜTLENEREK BU CENDEREDEN ÇIKABİLİR’
Gazeteciler ancak kendi cemiyetlerinde ve sendikalarında örgütlenerek bu cendereden çıkabilir, tekrar örgütlenme ile toplu pazarlık hak ve özgürlüklerine ve iş güvenliğine kavuşabilirler.”