GELECEK DEMOKRATİK SOSYALİZMDİR

GELECEK DEMOKRATİK SOSYALİZMDİR

İKTİDARLAR REFORM DEDİKÇE BEN CEPLERİMİ SIKI SIKIYA KAPATIRIM. ÇÜNKÜ İKTİDARDAKİLER YİNE CEBİMDE KALANLARA GÖZ DİKMİŞLERDİR.


Kolombiya da yaşanan gelişmeleri Evrensel Gazetesinde okuyunca aklıma bunlar geldi. Aslında vahşi kapitalizm ile yönetilen ülkelerde yaşananlar neredeyse tıpatıp aynı sadece ülke isimleri değişik.
 
 
İKTİDARLAR REFORM DEDİKÇE BEN CEPLERİMİ SIKI SIKIYA KAPATIRIM. ÇÜNKÜ İKTİDARDAKİLER YİNE CEBİMDE KALANLARA GÖZ DİKMİŞLERDİR.
 
İktidarlar; Yargı Reformu derler 1960 Anayasası sonrasında kazanılan tüm demokratik haklar gasp ederler.
 
İktidarlar; Sosyal Güvenlik Reformu derler kazanılmış hakları gasp ederler.
Ancak yapılan yasal düzenlemeler yurttaşların lehine ise geriye doğru işlemeli, yurttaşların aleyhine ise geriye doğru işlememelidir.
 
 
İsterseniz Kolombiya da yaşanan gelişmeleri özetleyeyim.
 
Kolombiya’da ABD ile yakın müttefikliği, neoliberal politikaları en geniş biçimde uygulaması, FARC ile imzalanan barış anlaşmasına rağmen devam eden devlet terörü, paramiliter gruplar ve uyuşturucu kaçakçılığıyla ilişkisiyle öne çıkan sağcı Ivan Duque hükümeti, pandemi nedeniyle derinleşen ekonomik sorunlara çözüm adı altında, “Sürdürülebilir Dayanışma Yasası” tasarısını Kongreye sundu. Aslında tam bir “vergi yasası” olan ve halkın da böyle adlandırdığı tasarıyla hükümet, halktan “6,3 milyar dolar” toplamayı amaçlıyordu. Ancak bu vergilerin yüzde 73’ü dar gelirli yoksul halktan toplanması amaçlanırken; sadece yüzde 27’lik kısmının şirketlerden toplanması amaçlanıyordu. Ayrıca pandemi sürecinde 75 bine yakın insanın ölmesi, pandemi koşullarında artan yoksulluk ve işsizlik, kayıt dışı çalışmanın yüzde 48’in üzerine çıkmasıyla artan güvencesizlik, oldukça düşük seyreden aşılama, hükümetin 2016’da imzalanan Barış Anlaşması’nın gereklerini yerine getirmemesi ile sosyal liderlerin ve silah bırakan gerillaların kitlesel olarak katledilmesi gibi nedenlerden dolayı “ulusal grev” hazırlığı mart ayından beri yapılıyordu.
 
Protesto gösterilerinin artması üzerine Hükümetin ilk yanıtı şiddet oldu. Barışçıl protestolara özel polis gücü ESMAD gönderildi ve saldırılar çatışmalara dönüştü. Ancak polis şiddeti protestoları bitirmeye yetmedi.
 
Hükümetin geri adım niteliğindeki kararları; protestoların sona ermesi için yeterli olmadı. Geçtiğimiz pazar yeni bir açıklama yapan Ulusal Grev Komitesi vergi reformunun geri çekilmesinin önemli bir kazanım olduğunu, ancak emek örgütlerinin tek talebinin bu olmadığını duyurdu.
 
Açıklamada şu talepler sıralandı:

• Demokratik hak ve özgürlüklerin garanti altına alınması: Eylem ve protesto hakkı için anayasal garanti
• Kentlerin militarizasyonuna son verilmesi
• Katliamların durdurulması, sorumlularının cezalandırılması
• ESMAD polis gücünün dağılması
• Ulusal Grev Komitesiyle şu konular üzerine diyalog kurulması:
1. Sağlık yasa tasarısının geri çekilmesi ve kitlesel aşılama.
2. En az bir asgari ücret düzeyinde herkese aylık temel gelir.
3. Ulusal tarımın, sanayinin, zanaatkarların ve çiftçilerin savunulması. KOBİ’lere sübvansiyon, hakları korunan istihdam ve gıda egemenliği ile güvenliğini savunan bir politika.
4. Yüz yüze eğitime geçilmemesi.
5. Cinsel ve etnik kimliğe yönelik ayrımcılığa hayır.
6. Özelleştirmelere hayır. 174 sayılı kararnamenin iptali.
7. Yasa dışı mahsullerin zorla yok edilmesine ve mahsullere havadan glifosat püskürtülmesine son verilmesi.
Gördüğünüz gibi ülkelerinin adının önemi yok baskıcı ve gözünü halkın cebine dikmiş vahşi kapitalist (kendilerine Neo Liberal diyorlar) iktidarların uygulamaları her yerde aynıdır. Adının Kolombiya veya Türkiye olması fark etmez.

Sonuç olarak:

VAHŞİ KAPİTALİZMİN SON KULLANMA TARİHİ GEÇMİŞTİR. VAHŞİ KAPİTALİZM HALKA KARŞIDIR. GELECEK DEMOKRATİK SOSYALİZMDİR BAŞKA BİR OKUMA İLE SOSYAL DEMOKRASİDİR.