Hüseyin Koç Yazdı
FETO’nun kim olduğunu gördünüz mü?
Birkaç saat içinde her şeyin ders düz olduğunu gördük… Acaba bir senaryomu diye kafamıza değişik sorular takıldı, sokaklara çıkarak, temiz duygularla tankların önüne kendini atanların yanı sıra durumu fırsata çevirebilir miyim diye şeytanca düşünenlerin içinde olanların gecesini yaşadık. Bir de darbeye ve darbecilere karşı direnen ancak geçmişi kirliliklerle dolu olan yüzleri gördük, sivil faşistler ve cumhuriyetin, demokrasinin düşmanları o gece oluverdiler halk kahramanı.
Yüzlerce masum insanımızın can verdiği o kara gecede, Bayraklarıyla meydanlara koşan vatandaşlarımızın büyük bir çoğunluğu, daha düne kadar toz kondurmadıkları terör örgütü çetesine, FETO yapılanmasına karşı birlik oldular. Geç oldu ama iyi oldu, FETO gibilerinin kim olduklarını hep birlikte gördük. Siyasi arenada bu örgütlere yeşil ışık yakanlar ise yanıldıklarını ve bir kere daha kandırıldıklarını anlayabildiyseler verilen mesaj yerini bulmuş oldu. Halkımız hem darbe heveslilerine hem de darbenin destekçisi diş güçlere, FETO’yu besletip büyütenlere, başta ABD’ye, aklınızı başınıza alın “Faşizme” geçit yok dedi.
Atatürk’ün ordusu, peygamber ocağı darbe yapmamalı, çünkü Cumhuriyet tarihi boyunca bu Milletinin en güvendiği kurum Türk Silahlı Kuvvetleridir. Demokrasiyi katletmek ve cumhuriyeti ortadan kaldırmak için yapılan 'kanlı darbe girişimiyle' bir kısım kendini bilmez vatan düşmanları ordunun saygınlığını karalayarak faşist bir tavırla kendi yurttaşına kurşun yağdırdı. Bu ABD yanlısı gurup; savaş uçakları, tanklar ve silahlarla sokağa çıkıp devlet binalarına, emniyet güçlerine ve vatandaşlara kurşun sıktı, bomba attı. Oysa Türk askeri bu değil, yoktan vatan yaratmış, laik demokratik bir cumhuriyet kurmuş. Türk Ordusunu o gece bu milletin gözünde küçük düşürerek darbeci, faşist bir hale getirdiler.
Bu ülkenin aydınlarına ve cumhuriyetçilerine darbeci diyenler, söylediklerine itiraz edenler şimdi bakalım ne diyecekler? FETO’yu yere göğe sığdıramayanlar ve hoca efendi diyenler, bugünden sonra bakalım ne söyleyecekler. Biz hiç bir cemaatin mensubu ve sempatizanı olmadık; olmayız da. Biz de biat yoktur. Darbeyi kim kime karşı yaparsa yapsın karşıyız. Meydanlara inen darbeyi bastıran halkımızı, dağa çıkıp terörü bitirmeye davet etseler gelirler mi diye derin düşünceler daldım.
Bizler, yani sosyalistler, yurtseverler demokrasi kültürü dedik, tam bağımsızlık söyledik, faşizme karşı omuz omuza dedik dinlemediniz, iftira attınız, karaladınız. Ülke yönetimi kötüyse, düzen bozuksa, bir şeyler iyi gitmiyorsa silahla değil seçimle değişmesini söyledik ve kabulümüzdür dedik. Şayet halkın çoğunluğunun ya da azınlığının tercihlerini saygı değer bulmuyorsan, bildiğini anlatmakla işe başlarsın, ikna etmeye çalışırsın, halkın demokratik taleplerini TANKLA, TOMA ile ve devletin hakim güçleri bastırmak faşistlerin işi olduğunu anlayabildiniz mi?
Her daim bir arada ve özgürce yaşamayı savunduk, Türkü ile, Kürdü, Alevi’si, Laz’ı, Çerkez’i, Ermeni’si ile ve ülkeyi kiminle kurmuşsan, kurucu felsefeye bağlı kalarak adil bir biçimde paylaşmayı yaşamak hepimizin isteği, yönetenlerinde görevidir. Çoğunluğun iktidarını değil çoğulcu iktidarı savunursanız, kimse cesaret edip de tankların üzerinden halkımıza ve devletimize ateş açamaz ve darbeye kılıf arayamaz. Ve şunu da bilmeniz gerekir, sosyalistine, yurt severine ve değişik görüşlere saygı duymazsan, acımazsan ve adaletli olmazsan bir gün sana da, kurulu düzeninize de acımazlar, adil davranmazlar. Sokaklar çok sesli, biraz sabır diyorum ve bekleyelim bu çok gürültüden belgide iyi şeyler çıkacak.