Esendağlı, “Radikal tedbirlerin gerektiği aşikardır. Aksi halde ya toplum ülkesini ya da ülke toplumunu kaybedecektir” yorumunda bulunarak, “Bir kere muhaceret ve ülkeye giriş koşulları ciddi şekilde elden geçirilmeli, kriterize edilmelidir” vurgusunu yaptı.
Av. Esendağlı, “Polis Örgütü, gerçek anlamda KKTC devletine ve sivil otoriteye bağlanmalı ve tamamen en baştan yapılandırılmalıdır” dedi.
“Şüpheli, sabıkalı, geliş amacı belirsiz kişilerin geri gönderilmesinden çekinilmemelidir” diyen Esendağlı, “Daha da önemlisi mafyayı, organize suç örgütlerini buraya çeken ekonomik faaliyetler, maddi gelirin cazibesine kapılmadan ülkeden söküp atılmalıdır” vurgusunda bulundu.
Bu hafta Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Avukat Hasan Esendağlı ile ülkede yaşanan kriminal olayları, güvenlik zafiyetlerini ve neler yapılabileceğini değerlendirdi.
- YENİDÜZEN: Ülkemizde geçtiğimiz gün yaşanan pusu kurularak, profesyonelce işlenen cinayet olayı herkeste şok etkisi yarattı. Daha birkaç gün önce de adam yaralama olayı yaşanmıştı. Siz ilk aşamada yaşananları nasıl yorumlarsınız?
- Hasan ESENDAĞLI: Doğrudur, hepimiz şok benzeri tepkiler verdik. Ama şok olacak bir şey de yok aslında. Ülkede yıllardır damla damla biriken pislik iyice taşmaya başladı. Mafyanın, organize suç örgütlerinin faaliyetleri, güvenlik sorunları, kolluk afiyetleri, ilk defa duyduğumuz, ilk defa yaşadığımız şeyler mi bu ülkede? Değil. En sonunda sokak ortasında pusu kurulması, insanların ailelerinin gözü önünde otomatik silahlarla taranması, evlerinin önünde mafyavari tehdit ve mesaj içerikli şekilde yaralanması noktasına kadar geldik. Bu nokta elbette ki hiç iyi değil. Üzgünüz, endişeliyiz ve kızgınız. Kuzey Kıbrıs birileri için pis bir rant alanı oldu. Oysa ki burası bizim yurdumuz, yaşam alanımız.
“Bir ülkede özellikle organize suç oranı gittikçe artıyorsa; bunların oldukça ciddi bir kısmı yurtdışı kaynaklıysa; buna rağmen ülkenin muhaceret, göç ve vatandaşlık politikalarında hiçbir değişiklik ve iyileşme sağlanmıyorsa; ülkeye giren insanların ne amaçla geldiği ya da amaca uygun ve yasal bir şekilde ülkede kalmaya devam edip etmediği etkin bir şekilde denetlenmiyorsa, o ülkede devletin vatandaşının güvenliğini sağladığından ve hatta bunu önemsediğinden bahsedemezsiniz.”
- YENİDÜZEN: Ülkemizde devlet vatandaşın güvenliğini sağlıyor mu, ne kadar sağlıyor. Bunun için hem yasa anlamında hem de icraatta kafa yoruluyor mu?
- Hasan ESENDAĞLI: Buna geçen gün sosyal medya hesabımdan yaptığım paylaşımda cevap vermiştim aslında. Sorunun cevabı hayırdır. Elbette ki her ülke gibi, sosyal ilişkinin var olduğu her topluluk gibi burada da güvenlik sorunları ve suç olgusu var olacaktır. Bu kaçınılmazdır. Ama bir ülkede suç oranı ve özellikle organize suç oranı gittikçe artıyorsa; bunların oldukça ciddi bir kısmı yurtdışı kaynaklıysa; buna rağmen ülkenin muhaceret, göç ve vatandaşlık politikalarında hiçbir değişiklik ve iyileşme sağlanmıyorsa; ülkeye giren insanların ne amaçla geldiği ve/veya geldiği amaca uygun ve yasal bir şekilde ülkede kalmaya devam edip etmediği etkin bir şekilde denetlenmiyorsa, o ülkede devletin vatandaşının güvenliğini sağladığından ve hatta bunu önemsediğinden bahsedemezsiniz.
“Radikal tedbirler kaçınılmazdır, ülkeye giriş koşulları gözden geçirilmelidir”
“Radikal tedbirlerin gerektiği aşikardır. Aksi halde ya toplum ülkesini ya da ülke toplumunu kaybedecektir. Bir kere muhaceret ve ülkeye giriş koşulları ciddi şekilde elden geçirilmelidir.”
- YENİDÜZEN: Mafya, bet ilişkileri gibi iddialar ortaya atıldı. Kıbrıs, Türkiye’nin pis işlerinin yapıldığı arka bahçesi mi? Bunu ortadan kaldırmak için ne yönde adımlar atılmalıdır?
- Hasan ESENDAĞLI: Bunu ben söylemiyorum. Türkiye medyasını takip ettiğimizde, konuyu bu şekliyle ele aldıklarını açıkça görmekteyiz. Neticede Türkiye’nin adını ne koyarsanız koyun kuzey Kıbrıs’ta etkin ve fiili bir gücü vardır. Özellikle Türkiye’de kumarhanelerin kapatılması ile başlayan süreçte, Türkiye’deki organize suç örgütlerinin, yasa dışı oluşumların doğrudan veya dolaylı olarak Kuzey Kıbrıs’ta yoğunlaşmaya başladıklarını, buradaki suç faaliyetlerini artırdıklarını söylemek yanlış olmaz. Ama son dönemlerde yaşanılanlar gerçekten dönülmez, telafi edilemez bir noktaya ya geldiğimizi ya da çok yaklaştığımızı göstermektedir. Radikal tedbirlerin gerektiği aşikardır. Aksi halde ya toplum ülkesini ya da ülke toplumunu kaybedecektir. Bir kere muhaceret ve ülkeye giriş koşulları ciddi şekilde elden geçirilmelidir. Şüpheli, sabıkalı, geliş amacı belirsiz kişilerin geri gönderilmesinden çekinilmemelidir. Daha da önemlisi mafyayı, organize suç örgütlerini buraya çeken ekonomik faaliyetler, maddi gelirin cazibesine kapılmadan ülkeden söküp atılmalıdır.
- YENİDÜZEN: Mobesse kayıtlarını sızdırılması konusunda düşünceleriniz nelerdir? Kontrol mekanizması zafiyet mi gösterdi? Güvenliğimizden kim sorumludur?
- Hasan ESENDAĞLI: Çok ilginç ve çok şüpheli bir durum. Bu kadar büyük bir olayın hemen ardından yurtdışındaki bir “gazeteci” böyle bir paylaşım yapıyor. Görüntülerdeki kişilerin zanlılar olduğunu iddia etmekle kalmıyor; bunun bir de kesin bilgi olduğunu belirtiyor. Ama bilgi yanlış çıkıyor. Akla bir sürü soru geliyor tabi. Bu görüntüleri kim elde etti ve kim sızdırdı? Bu gazetecinin bilgiyi sızdıranlarla, bilgiyi sızdıranların olayı gerçekleştirenlerle ilgisi ne? Organize bir şekilde hedef mi şaşırtıldı?
Bu soruların olduğu bir ortamda, kent güvenlik sistemlerinin (mobeselerin) varlık amacı da sorgulanır hale geliyor. Yegane varlık amacı güvenlik olan bu sistemlere de ; onu tamamen kontrolü altında bulunduran polise de güveni sarsıcı bir durum. Bu sebeple, polisin bu durumu mutlaka açığa çıkarması ve açıklaması gerekiyor.
“Polis Örgütü, gerçek anlamda sivil otoriteye bağlanmalı ve tamamen en baştan yapılandırılmalıdır.”
- YENİDÜZEN: Kurulacak olan hükümet ivedilikle hangi çalışmaları ele almalıdır? Hangi alanlarda kısa zamanda düzenlemeye gidilmelidir?
- Hasan ESENDAĞLI: Yıllardır söylediğimiz şeyleri bir kez daha tekrar edelim o halde:
Muhaceret, göç ve vatandaşlık politikaları değiştirilmeli; bu konulardaki mevzuat ivedi bir şekilde yenilenmelidir.
Polis Örgütü, gerçek anlamda KKTC Devletine ve sivil otoriteye bağlanmalı ve tamamen en baştan yapılandırılmalıdır.
Devlet, ekonomik ve mali politikalarını gözden geçirmeli; mafyayı cezbeden, organize suç örgütlerinin çekişmesini ve savaşını ülkeye davet eden tüm ekonomik faaliyetlere son vermelidir.
Kaynak: Esendağlı: