SEVGİLİ okuyucularım, bir hükümet düşünün ki, dini imanı para olmuş. Para kazanmak için Türkiye'nin ulusal varlıklarını satıyor, ormanlarını 2-B adı altında satışa sunuyor. Bunları saymakla bitmez.
Şimdi en son iki numara kaldı:
Bedelli askerlik ve vicdanı ret!
Memleketin fakir fukara çocukları Türkiye'nin dört bir yanında askerlik yapacak, kelle koltukta Güneydoğu dağlarında nöbet tutacak, mutfakta patates soyacak, paralı kesimin zengin bebeleri ise parayı bastırıp askerlikten yırtacak.
Aman yanlış anlaşılmasın, askerlik yapmasına yapacak da Burdur'da 28 gün ense yapacak!
Utanmazlığın, Türk milleti ile alay etmenin bundan daha büyük bir örneği olamaz.
Fakir fukara Mehmetçiğin talim meydanlarında anası ağlarken, bu beyzadeler yine paranın gücünü konuşturup kaytaracak.
Tayyip'in oğullarından biri de bedelli askerlik yapmış, öteki çürük raporu almıştı!
Şimdiden para hesapları yapılıyor:
Tarifeyi 10 bin eurodan açarsak şu kadar kazanırız, 20 bin euro olursa şu kadar!.. Yaş limitini indirip bedelli kapsamını genişletirsek, gelirimiz şu kadar artar.
Ayıptır, yazıklar olsun.
Zengin bebelerine böyle bir kıyak sağlanırken, Anadolu insanının gariban çocukları yine mevzide, yine vuruşmada olacak.
"Halkbank'tan uygun koşullarda bedelli kredisi. Ziraat’tan on taksitte bedelli parası... Koş vatandaş koş... Her keseye uygun bedelli olanakları... Vakıfbank, bedelli paranızı peşin ödüyor, 20 taksitte yüzde 1 faizle geri alıyor... 36 ay süreli bedelli kredisi... Vatandaş, enayi olma, askere gitme... Kurasız çekilişsiz her aileye bir bedelli!.."
• • •
Üstelik hükümet bununla da yetinmiyor, bir de vicdani ret tasarısı hazırlıyor. "Ben askerlik yapmam, benim ilkelerim buna izin vermez" diyen herkes askerlikten yırtacak. Ya ne yapacak? Bir kamu kuruluşunda askerlik süresi kadar çalışacak!
Sen bu uyanık vicdani retçileri nerede çalıştıracaksın? İstanbul, Ankara, Antalya... Turistik yöreler... Onların doğum yeri olan il ve ilçeler...
Oh ne güzel memleket!
Sen hükümet olarak şimdiden açıkla bakalım, de ki "Vicdani retçiler sadece Güneydoğu'nun ilçe ve köylerindeki sağlık ve eğitim kuruluşlarında sivil olarak görev yapacaktır. Şemdinli, Çukurca, Erciş, Kulp, Eruh, Lice vesaire ve onların köyleri..."
Bak bakalım sonrasında, piyasada kaç vicdani retçi sahtekar kalacak! Hepsi askere gitmek için kuyruğa girer.
Okuyucum emekli binbaşı Fatih Çakırtaş'tan dün bu bedelli rezaletiyle ilgili olarak aldığım mesajı sizlere özetliyorum:
"Şark görevimi Doğubeyazıt'ta tamamlayıp bedellilerin askerlik yaptığı Burdur'a topçu tabur komutanı olarak atandım. Orada diğer hiçbir birlikte görmediğim tuhaf bir askeriye manzarası ile karşılaştım. Er eğitim tugayı olan bu birlikte acayip bir 'Askerlik (!)' yapılıyordu.
Güneşe maruz kalmasınlar diye dikilmiş hızlı büyüyen paulownia ağaçlarının altında yan gelip yatan, ancak eğitim elbisesi giyen bir sürü insan vardı. Hemen yanlarında (birliğin içinde) köfteciler, hamburgerciler sıralanmıştı.
Bedelli askerlerin yanıbaşmda ise askerliğini uzun dönem yapmakta olan memleket çocukları. Onlar, 28 gün askerlik yapan bedellilere hizmet veriyordu. Taburumun acemi eğitimi alan topçu komando birliği askerleri,
yan gelip yatan bedellilerin bakışları altında ağır bir eğitimden geçiyordu.
Gördüklerim, toplumsal fay kırığının askeriyeye yansımasıydı.
Anayasanın eşitlik ilkesine aykırılık sadece sivil yaşamda değil, burada da vardı.
Bedellilerin dört hafta süren askerliğinin ilk haftası dağıtılan elbise ve botların vücuda uydurulması, ikinci haftası sağa sola dön eğitimi, üçüncü haftası yemin töreni hazırlıkları, son haftası ise yemin merasimi ile geçiyordu.
Bunlardan biri günün birinde bana 'Biz parasını ödedik, ona göre askerlik yapıyoruz' demişti.
Bunların bir bölümünü Almancılar, az bir kısmını ABD gibi ülkelerden gelenler, bir bölümünü ise askerlikten kaytarmak için kendini yurtdışında çalışıyor gösterenler oluştururdu.
Birliğin subayları klasik bir memur gibi yaşam sürmekteydi. Çoğunluğu yaptığı işten memnun değildi.
Bazı bedelliler o kadar şımarıktı ki, ufacık nezle olsalar birlik komutanının kendileri ile ilgilenmediğini belirtip anlı şanlı aracılarını devreye sokarlardı.
Bunun karşılığı bölük komutanlarının dört bin kişinin bulunduğu birlik içtimasında ilgisizlikle suçlanıp üstlerinden laf yemesiydi."
• • *
Burdur'da bedelli birliğinde görevli iken emekli olan binbaşı Fatih Çakırtaş sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Bedelli ancak yurtdışında dümen için değil, gerçekten çalışan kişiler için, yapılacak ciddi araştırmalar sonrasında olabilir. Bunun bedeli ise dilenci sadakası gibi olmamalıdır. Yoksa Türkiye'de konser salonlarında fink atan, ama kendisini yurtdışında gösterenler için bedelli olamaz. Şu dönemde bedelli askerliği yaygınlaştırmak halkı askerlikten soğutmaktır ve suçtur. Türk milleti iki yerde eşittir: Cami ve kışla.
Bunun birini bile bozarsanız, memleketin geleceğini bozmuş olursunuz." Binbaşı Çakırtaş sonrasını şöyle anlatıyor: "Burdur'da olanları ve yapılan 'Askerliği (!)' gözlerimle gördüm. Hiç kimseye reklam etmeden, hiç kimseye haber vermeden emeklilik dilekçemi verdim ve ayrıldım. Burdur tarihinde en kısa süre tabur komutanlığı yapan kişi olarak tarihe geçtim!"
• • •
Evet, bu iktidar açısından bakıldığında her şey para için. "Ulan şimdi de Van'da deprem oldu, bir sürü para gitti, başımıza iş açıldı. Bari bedelli askerlik getirelim de, o paranın bir kısmını çıkaralım" anlayışıyla yasa hazırlanıyor.
Sadece yurtdışında olanlar için değil, Türkiye'de yaşayıp askere gitmeyenler de bu kez kapsama alanına alınıyor.
Beyzadeler, artist ve sanatçı takımı, işadamları, entel-liboş takımı, Kürtçüler, askerlik yapmaya üşenen zengin kesim, para babalarının çocukları, parası olan herkes...
Ama senin paran yoksa vatandaş, gel bankalara, sanki konut alacakmış gibi al 36 ay vadeli kredini, çöpe at askerliğini!..
Nasıl olsa Türkiye'nin dört bir yanında bu parayı ömründe görmesi mümkün olmayacak yüz binlerce fakir fukara keriz (!) var. Hanı adına Mehmetçik diyoruz ya!.. Askerliği onlar yapsın, nöbeti onlar tutsun.
Onlar sınır karakollarında, ülkenin dört bir yanında gün saysın...
Çünkü beyzadelerin canı can, onlarınki patlıcan.
Tayyipgiller bu bedelli dümeninden iyi para kazansın, Genelkurmay ağzını açamasın, Necdet Paşam önce itiraz eder gibi görünüp sonra bir kez daha Tayipgillerin dediğine gelsin ve olsun bitsin.
Arkadaş kafayı iyi kullanacaksın!..
Bu devirde ya bedelli olacaksın, ya da vicdani retçi numarasına yatacaksın!