Eğitim Sen: Kadın öğretmenlerin kıyafetleri hakkında bilgi istenmesi kabul edilemez'

Eğitim Sen: Kadın öğretmenlerin kıyafetleri hakkında bilgi istenmesi kabul edilemez

Eğitim Sen: “Eğitimin sermayeye, tarikat ve cemaatlere devredilmeye çalışılmasına karşı mücadelemiz aralıksız sürecek”

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Salgın Günlerinde Eğitim başlıklı 14. raporunu kamuoyu ile paylaştı. Eğitim Sen raporunun başında TÜGVA ile Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) arasındaki protokole karşı açtığı dava sonucu verilen yürütmeyi durdurma kararını hatırlatarak, “Eğitimin protokoller ve işbirlikleri aracılığıyla sermayeye, tarikat ve cemaatlere devredilmeye çalışılmasına karşı mücadelemiz aralıksız sürecektir” dedi.

Bilim Kurulu toplantısı sonrasında, Sağlık Bakanı tarafından yapılan açıklamaların kurulun salgınla mücadelede yeni ve etkili önlemler almak ve önermek yerine var olan durumun sürdürülmesi üzerine bir eğilime sahip olduğunu gösterdiğini vurgulayan raporda şu ifadeler yer aldı:

 
 

Bilim Kurulu’nun ve Sağlık Bakanlığı’nın bu anlamda çok daha ciddi önlemleri gündemlerine almaları artık kaçınılmaz görünmektedir. Ayrıca, kamuoyunda devam eden tüm tartışmalara rağmen, Sağlık Bakanlığı günlük verileri hâlâ tüm ayrıntılarıyla paylaşmamakta, bu durum da soru işaretlerini ve kaygıları artırmaktadır. Okullarla ilgili tartışmalar başta olmak üzere yaşamımızı etkileyen pek çok tartışmanın sağlıklı devam edebilmesi için günlük verilerin şeffaf şekilde paylaşılması gerekmektedir. Eğitim Sen, bu konudaki talebinde ısrarcı olduğunu kamuoyunun bilgisine sunar.

“Kadın öğretmenlerin kıyafetleri hakkında bilgi istenmesi kabul edilemez”

Mersin’in Toroslar ilçesinde bir öğrenci velisi, kadın öğretmenlerin kıyafetleri hakkında CİMER’e yaptığı başvuru sonucunda İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü söz konusu okuldan konuyla ilgili bilgi istedi.

Eğitim Sen’in raporunda bu duruma ilişkin, “Kendi yaşam tarzını topluma dayatmak isteyenler, öğretmenlerin ve öğretmenlik mesleğinin itibarsızlaştırılmasına sessiz kalmayacağımızı bilmelidir. Öğretmenlere dönük itibarsızlaştırma girişimlerine MEB’in sessiz kalmasının gelinen aşamada etkili olduğu açıktır. Eğitim Sen, öğretmeni savunmanın toplumu savunmak olduğu gerçeğinden hareketle üzerine düşeni yapmaya devam edecektir” denildi.

Samsun’da bir okulda 240 öğrenci karantinada iddiası

Raporda yer alan bir başka gündem ise okullardaki koronavirüs vakalarının sayılarının artması. Rapora göre Samsun’un İlkadım ilçesinde bulunan Baruthane Ortaokulu’nda 240 öğrenci karantinaya alındı.

 
 

Okullarda yüz yüze eğitimin genişletilmesinin salgına etkisiyle ilgili tartışmanın, sağlıklı sürdürülmesi ve ne yapılacağına alanın tüm öznelerinin katılımıyla birlikte karar verilmesi gerekmektedir. Genel Merkezimize ulaşan kimi bilgiler okullarda salgına karşı alınan önlemlerde eksikliklerin devam ettiği ve olumsuz durumların yaşandığı yönündedir. Samsun İlkadım ilçesi Baruthane Ortaokulu’nda yaşananlar bu durumun somut örneğidir. Okulda öğretmenler ve öğrenciler arasından görülen vakalardan sonra şuan 240 öğrencinin karantinada olduğu iddia edilmektedir. Salgınla mücadele ancak bilimsel çalışma, ortak akıl ve şeffaf bilgi ile mümkündür. MEB, alandaki tüm bilgileri alanın tüm özneleri ile paylaşmalı ve ortak akılla kararların alınabileceği mekanizmalar geliştirmelidir.

“Üniversite yönetimleri gerekli önlemleri almadan açılış çalışmalarına hız verdi”

“Üniversitelerde de yüz yüze eğitime geçileceği açıklamasının ardından, üniversite yönetimleri gerekli önlemleri almadan açılış çalışmalarına hız verdi” ifadelerin yer aldığı raporda, iktidarın üniversiteleri açmasındaki sebebin kent ekonomileri olduğu vurgulanarak şöyle denildi:

 
 

Üstelik uzaktan eğitim konusunda dahi sınıfta kalan üniversite yönetimleri, üniversite bileşenlerinin sağlık hakkını korumak için hangi önlemleri aldıklarını açıklamadı. Üniversitelerin açılmasının sadece ekonomik sonuçlarına odaklanan siyasi iktidar, güvencesizliğe, mobbinge maruz bırakılan ve işten atılan öğretim elemanlarının sorunlarına, birçok hakkı yok sayılarak karantina döneminde dahi çalışmaya zorlanan idari ve teknik personelin taleplerine ve öğrencilerin sağlık ve eğitim hakkına ise sırtını döndü. Sayıştay raporlarıyla Dokuz Eylül Üniversitesi’nde yaşanan skandalların her gün yeni bir haberle karşımıza çıktığı, Türkiye’nin dört yanından üniversitelerin yeni bir hukuksuzlukla anıldığı bu dönemde yaşanan hak ihlallerini takip edecek ve taleplerimizi, çözüm önerilerimizi ısrarla dile getirmeyi sürdüreceğiz.

Raporda yer alan diğer gündemler ise şöyle:

 
 
  1. MEB, 15 Ekim 2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayınladığı Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği değişikliğiyle sosyal etkinliklerin de çevrimiçi yapılabilmesini düzenledi. Ayrıca kişisel verilerin korunmasıyla ilgili maddelerde yönetmeliğe girdi. Bu değişiklikten sonra okullarda sosyal etkinlik faaliyetlerine uzaktan da olsa başlanabilir. Öğrencilerin sosyal etkinliklere ihtiyacı olduğu açık. Ancak, bu değişiklik sonrasında, kimi tarikat ve cemaatlerin MEB ile yaptığı protokolleri kullanarak sosyal etkinlik adı altında faaliyet yürütmesine sessiz kalmayacağımızın bilinmesi gerekmektedir.
  2. MEB, “Yaşayan Okullar Projesi” adı altında yeni bir proje başlattıklarını duyurdu. Milli Eğitim Bakanı, okulu öğrencinin kendisini içinde iyi hissedeceği mekânlara dönüştürmeyi hedeflediklerini söylüyor. Eğitim Sen de okulun öğrenci yaşantısında kapladığı alanı ve önemi dikkate alarak okulun fiziki yapısının öğrencilere ve gereksinimlerine uygun olması gerektiğini ifade etmektedir. MEB’e bu konuda samimi ise önerimiz önce köy okullarından başlanması ve kapalı olan köy okullarının açılmasıdır. Okulların yaşayan mekânlara dönüşmesi isteniyorsa ki öyle olmalıdır, öncelikle köy okullarını açarak yaşatmaya başlanabilir. Aksi durumda bu projenin de diğerleri gibi, kamuoyunda eğitim alanında sorunlar çözülüyor algısı yaratma hedefli olduğu değerlendirmesini yapmak kaçınılmaz olacaktır.