Esenleri öven ve yaşanılır bir kent olduğunu her konuşmasında söyleyen sayın başkanın bu kentte oturmaması, kendilerini böyle bir kentte oturmaktan mahrum bırakması şaşırtıcı değil mi?
Bu ilçede oturmayı kendine yakıştırmayan bir belediye başkanı ne hakla bu ilçede ikamet eden yıllarını vermiş gazetecileri tehdit edip hedef gösteriyor. Yalnız Göksu’nun bilmediği ve anlamak istemediği mesele, yıllarını bu şehre veren ve hedefe konulanla gazeteciler sizlerin doğrularınızı yazdıkları gibi, yanlışlarınızı da tüm tehditlerinize rağmen sayfalarında yazarak kamuoyuna duyuracaklar.
Sayın Göksu’nun yerel gazetecilerle sorunu olduğunu biliyorduk ama bu kadar derinlikte bir sorun yaşanacağını düşünmeyenlerdenim. Mahkeme tamam, ne demek “ben onlara anya’yı- Konya’yı göstereceğim” ne demek “onlarla hesaplaşacağım” bu söylem bir belediye başkanına yakışmadı. 2-3 gazeteci söylediniz, birini anladık ismini biliyoruz diğerleri kim olduğunu açıklamanızı biz gazeteciler ve Esenler halkı sizden bekliyor.
Bende bir gazeteci olarak yapılan haberi okudum, yayımlanan videoyu defalarca izledim. Haber yansız, tarafsız. Bir Vilayet aşağılanıyor, bir toplum öteleniyor, bir halk, bir başkan adayı kimliğinden dolayı ırkçı söylemlerle aşağılanmak isteniyor. Haberi yapan arkadaşlarımız yorumsuz ama söylenen sözleri olduğu gibi yazmanın bedelini tehdit ve hedef gösterilerek toplum önüne atılıyor.
2009 yerel seçim çalışmalarında her fırsatta bölüştürücü değil bütünleştirici olacağım diyen Sayın Göksu, seçim vaatlerinde Sayın Mehmet Öcalan’ın bekleme odasına koydurttuğu kamerayı söktüreceğini başkanlık kapısının bütün halka açık olacağını her fırsatta dile getiriyordu. Nitekim seçildi kamerayı söktürdü ama bir kapı yerine halkla arasına 3 kapı yaptırttı. Her fırsatta insanları aşağıladı, küçümsedi yeri geldi kibir’inden olacak senden ve benden diyerek yıllarca bir arada yaşayanları ayrıştırdı.
Yine 2009 yılında yerel basına gayet ılımlı olan Sayın Göksu o dönemlerde hakkında en çok eleştiri yapan gazeteye bile ödül vermişti. Esenlerlilerin ve belediyenin parasını harcayarak kendisini ulusal medyaya tanıtan Sayın Göksu zaman geçtikçe yerel gazetecilere adeta meydan okumaya başladı. Hatta plaket verdiği gazeteciyi ve imtiyaz sahibini mahkemeye verdiğini Esenler kamuoyu çok iyi biliyor.
Göksu zaman zaman gazetecilere parmak salladı dava açtı halkı gazetecilerle karşıya getirmek istedi. Yeri geldi kamu alanlarını babasının malıymış gibi gazetecilere yasaklamaya kalkıştı. Baskıcı anlayışla halkın doğru haber alma hakkını engellemek için ne gerekiyorsa yapmaya çalışan Sayın Göksu karşısında dik duruş sergileyen gazetecileri her fırsatta hedef haline getirdi. Esenlerde yayın yapan onlarca İnternet haber sitesi olmasına rağmen dik duruş sergileyen sadece 3 veya 4 gazeteci oldu bunları da susturmak için birçok yollara başvurdu.
Gazetecilere hesap sorma önceliği olan sayın başkanın açtığı davaları tek tek kaybetmesi belli ki kimyasını bozdu. Bugün geçmişin yenilgisinin öcünü alma hesapları bakalım nereye kadar gidecek. Bana sorarsanız bu hesap Bağdat’dan dönecek.
Sayın Göksu sen önce haddini bileceksin sen Esenler’de seçilmiş bir belediye başkanısın ve Esenlerde yaşayan yaklaşık 500 bin insana hizmet etmekle görevlisin ve gazetecilerin eleştirisini de dikkate almak zorundasın. Belediye senin veya birilerinin çiftliğin değil, harcanan her kuruşta yetimin hakkı var. Bunun vebali hak katında senden sorulacaktır. Allah korkusundan söz ederken… Allah’ın mahşerde sana soracağı hesabı düşünerek ve halkın menfaatlerine dönük hizmet yap. Mehmet Öcalan 39 milyon borçla bu belediyeyi bıraktığında Sayın Göksu her fırsatta bütün tozları halının altına süpürmüşler diye geçmişi eleştiriyordu.
Peki, sormazlar mı sana şimdi senin halının altına süpürdüklerini kim temizleyecek bir düşünmek gerek… Şunu unutma bir gün sende gideceksin biz gene Esenler’de olacağız ve senin gidişini de süpürdüklerini paylaşanları da kaleme alıp tarihe not düşeceğiz.