Tarih: 17.08.2020 23:00

Ebru ve Aytaç bedenini açlığa yatırarak Adalet istiyorlar

Facebook Twitter Linked-in

Ölüm orucundaki avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal için Bakırköy Dr. Sadi Konuk Hastanesi önünde nöbet eylemi devam ederken, bugünkü açıklamaya açıklamaya Demokratik Toplum Kongresi (DTP) eş genel başkanı Leyla Güven, yazar Eşber Yağmur Dereli, sanatçı Menderes Samancılar, avukat aileleri, meslektaşları, sivil toplum örgütü ve çok sayıda kişi katıldı.

“Adalet sağlansın Ebru ve Aytaç yaşasın” yazılı pankartın açıldığı açıklamada ilk olarak konuşan Menderes Samancılar Ebru Timtik’in mektubunu okurken, sık sık “Halkın avukatlarına özgürlük”, “Yaşamı savunuyoruz” “Devrimci avukatlar onurumuzdur”,  “Ebru, Aytaç onurumuzdur” sloganları atıldı.

“Konuşmak acı veriyor”

Samancılar’ın okuduğu mektupta ise şunlar dile getirildi:
 
“Havalandırma hakkı yok. Hapishanede hücre hapsinde olanlar bile bir saat çıkar. Açık hava yaşamsal bir ihtiyaçtır. Biz burada pencereyi bile açamıyoruz. Bir pervane var, cereyan yanlı hava üflüyor bize. Tepemiz de klimalar sürekli ses yapıyor. Hava kupkuru. temizlik için kullanılan kimyasallar rahatsız ediyor. Günde hemşire, doktor, gardiyan gelip konuşturyorlar. Boğazımın ağrısı hiç geçmiyor, konuştukça acı veriyor. Jandarma camlı kapının ardında bekliyor, 24 saat göz gözeyiz. Cımbız, ayna, tırnak makası vb yok. İçeri almamışlar. Hapishanede daha rahatmışım.”


“Bedenini dirhem dirhem eriterek bu kişiler bir mesaj veriyor”
Açıklama sırasında söz alan Leyla Güven ise Türkiye’deki adaletsizliğe dikkat çekerken tüm toplumun adaletsizlikten muzdarip olduğunu ifade etti ve “Bugün Ebru ve Aytaç bedenini açlığa yatırarak Adalet istiyorlar. Biz burada toplananlar olarak Helin’i, İbrahim’i, sevgili Mustafa’yı yaşatmadık. Bu ülkenin tarihine kara bir leke olarak geçti. Bu ülkede sanatçı sanatını icra edebilmek için yaşamını yitirebiliyorsa bu ülkeye ‘hukuk devleti’ denilmez. Bu ülkeye ‘sosyal devlet’ denilemez. Bu ülkede ‘insan hakları var’ denilemez. İşte bunları güçlü bir şekilde ortaya koyabilecek bir iradeye ihtiyaç var. Bu arkadaşlarımız adaleti, insan haklarını tesis etmek için iradelerini ortaya koydu. Kuşkusuz bu eylemler önemlidir. Aç kalarak, bedenini dirhem dirhem eriterek bu kişiler bir mesaj veriyor. Yarınlara daha güvenli bakabilmemiz, çocuklarımıza daha güzel bir gelecek bırakabilmemiz için ‘Adalet’ diyorlar” diye konuştu.

“Demokratik haklarını alabilmek için hayatlarını riske sokmasınlar”
Sanatçı ve aynı zamanda avukat olan Yağmurdereli ise 50 yıldır adil olmanın eksik kaldığını dile getirirken mücadelenin devam ettiğini belirtti. Adalet Bakanı’na seslenen Yağmurdereli, “En azından bu insanlar bırakılsınlar. Hava alamadıklarını söylüyorlar. Hava alabilsinler. Hava almak insanın en temel asgarî şartıdır. Hava alma noktasında bile ölüm orucunda olan insanlara uygulanan yöntemlerin adil olmadığı bir yana insanî olmadığını da açıkça söylememiz gerekiyor. Derhal bu insanlar bırakılsınlar” diye konuştu.

Hukuk devleti olma iddiasında olan Türkiye için bu durumun komik olduğunu ifade eden Yağmurdereli sözlerini şöyle tamamladı: “Adil yargılanma taleplerini mahkemelerde zikretsinler ve insanlar bu ülkede demokratik haklarını alabilmek için hayatlarını riske sokmasınlar.”




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —