AFRİKA AÇLIKTAN ÖLÜYOR…
Doğu Afrika, son 60 yılın en büyük kuraklığıyla boğuşuyor. Afrika Boynuzu bölgesini oluşturan ülkelerde yaklaşık 12 milyon insan hayatı açlık nedeniyle ölüm tehditi altında...
Dehşet verici manzaralara sahne olan Afrika’daki durum tam bir kabusa dönüşebilir. Kuralıktan tarım alanlarının harap olması, çiftlik hayvanlarının ölmesi, gıda kaynaklarının tükenmesi, yiyecek ile yakıt fiyatlarının tavan yapması ve sonu gelmeyen iç çatışmalar milyonlarca insanı, açlıktan ölmenin eşiğine getirdi.
Tüm bu nedenler, Afrika Boynuzu bölgesinde başta Somali olmak üzere Cibuti, Etiyopya, Kenya, Somali ve Güney Sudan’da 10 binlerce insanın komşu ülkelere akın etmesine neden oluyor. Hamile kadınlar ve küçük çocuklar göç yollarında açlıktan ölüyor, ağzına kadar dolan mülteci kamplarında insanlar hastalıktan kırılıyor, çatışmaların tıkadığı yardım yollarını kullanmaya çalışan yardım örgütleri dünyaya acil yardım çağrısı yapıyor.
BM yetkilisi Elisabeth Byrs, “Kırsal alanda iki sezon üst üste yeterli yağış alınamaması 1950-51’de yaşanan kuraklıktan bu yana en ağır kuraklığa neden oldu. 2012’ye kadar bu durumun düzeleceğini beklemiyoruz” derken, UNICEF üst düzey yetkilisi Anthony Lee, “Tanık olduğumuz çok büyük bir göç fırtınası” ifadesini kullandı.
ÖLÜM YOLCULUĞU
On yıllardan beri süren iç savaşın harabeye çevirdiği Somali, gıda ihtiyacını ithalatla karşıladığı için fiyatlar tavan yaptı. Bu durum karşısında milyonlar iki seçeneğe başvuruyor: Halkın büyük kısmı haftalar, hatta aylar süren bir yolculuğa çıkarak Kenya’nın yolunu tutarken, geri kalan kısmı, paralarının yetmeyeceğini bilse de, sırf yemek bulabilmek için, çatışmaların ikiye böldüğü başkent Mogadişu’ya gidiyor.
Mogadişu, bugün etrafı göçmen kamplarıyla çevrilmiş bir harabe kent. Kamplara her gün, çoğunluğu yetersiz beslenme sorunu yaşayan çocuklardan oluşan bin 500 kişinin geldiğini belirtiliyor.
EL KAİDE BİLE İNSAFA GELDİ
Dokuz milyon nüfuslu Somali’de üç milyon kişinin açlıkla boğuşması, hükümet güçleriyle çatışan El Kaide’nin Somali uzantısı El Şebab örgütünü bile insafa getirdi. Militanlar, 5 Temmuz günü Dünya Gıda Programı’nın (WFP) göndereceği yardımların ulaştırılmasına izin vereceklerini açıkladı.
Somali’nin güneyinin büyük bölümünü kontrol eden El Şebab, yabancı yardım örgütlerini İslam’a karşı oldukları gerekçesiyle 2009 yılında yasaklamıştı. WFP, 2010’un başlarında faaliyetlerinin engellendiğini belirterek El Şabab’ın etkin olduğu bölgeden çekildi.
Yüz binlerce insanın yaşam mücadelesi verdiği Dadaab, sahip olduğu her şeyi kaybetmiş, geride sadece ümitleri kalmış insanların toplandığı üç kamptan oluşuyor.
Dadaab kampında her beş çocuktan üçü yetersiz beslenme yüzünden hastalanmış durumda. Her gün çocuk ölümleri yaşanırken, bugüne kadar göçmen akınıyla zar zor baş eden yardım örgütleri, kampın artan nüfusuyla baş edemez hale geldi.
GÜCÜNÜ YOLDA TÜKETTİ
20 yaşındaki Hatice Aliov Muhammed, dallardan yapılma eskimo kulübesinde yaşıyor. Hatice, Dadaab’a ulaşmak için iki yaşındaki kızı Madina ile 30 gün boyunca yürüdü. Guardian gazetesine konuşan Hatice, “çok aç ve yorgun hissettiğini, yaşadıkları kıtlığın ailesinin başına gelen en büyük felaket olduğunu” söyledi. Günler geçtikte genç kadın gücünü az da olsa toparlamayı başarabildi.
Ancak, Madina telef olan binlerce çocuğun arasına katıldı. Hamile olan Hatice, yaşadığı şoktan konuşamaz hale geldi. Madina’nın büyük babası Ali Muhammed ise elindeki küçük mavi kağıdı gösterdi. Bu, kamp yetkililerinin Madina’nın gömülmesi için verdiği izin kağıdıydı.
63 yaşındaki Ali Muhammed, “90 devemi, keçilerimi, ineklerimi kaybettim... Her şeyimi yitirdim. Bu hayatımda tanık olduğum en kötü kuraklık” dedi.
HAYVAN MEZARLIĞI BEBEK MEZARLIĞINA DÖNDÜ
Dadaab kampının eteklerinde, bir zamanlar ölü hayvanların cesetlerinin atıldığı bir düzlükte, şimdi açlık ve yorgunluktan bitap düşmüş insanların kurduğu derme çatma kulübeler var. Geçmişte “cesetlerin yeri” olarak bilinen bu yerin adı Bulabakti. Burada kalan göçmenler, akbaba ve yırtıcı hayvanların ulaşmasını engellemek için dikenli dallardan bir çalılık örmüş. Çalılığın altında, son iki haftada ölen 13 çocuğun bedeni var.
Bu çocuklardan biri, geçen hafta ölen iki yaşındaki Tamina. Tamina, dört kardeşiyle 12 gün süren bir kamyon yolculuğuyla Somali’den kaçarak Kenya’ya geldi. Ancak yüksek ateşe yakalanan küçük kız kurtarılamadı. Dünya, yedi aylık annesi Isho Muhammed Adu’nun başına yıkıldı.
Isho, “Somali’yi terk etmek için sahip olduğumuz her şeyi sattık. Elimize geçen para kocamın ulaşım masraflarına yetmediği için onu geride bırakmak zorunda kaldık” dedi.
Dadaab’daki Dagahley kampında nüfus 56 bini geçti. Lüteriyen Dünya Federasyonu’ndan (LWF) Soraya Musa, 6 Haziran’da kamp için acil durum ilan edildiğine dikkat çekerek, “Henüz en kötü durumla karşı karşıya kalmadık” ifadesini kullandı.
Her sabah saat beşte kampa gelen yüzlerce insan kapıda sıraya giriyor. Anne-babaların çocuklarından başka taşıdığı bir şeyi yok. Yeni gelenler, çadır kurma zorunda kalıyor. Dagahley’de, hala kayıt olmayı bekleyen 27 bin mülteci sırada bekliyor.
GELEN GERİ DÖNEMİYOR
Kenya’da 1991’deki kıtlık döneminde BM Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından kurulan üç kampın kapasitesi 90 bin idi. Bugün, nüfusu 376 bini geçen Dadaab, dünyanın en büyük kampına dönüşmüş durumda. 2011 sonunda, kamplardaki toplam nüfusun 450 bini bulması bekleniyor.
Dabaad’ın birkaç kilometre ötesinde, su kuyuları açılan ve metal levhalardan çatıları olan tuğla evlerin inşa edildiği yeni bir kamp var. Ancak mülteci istilasından korkan Kenya hükümeti kampı kullanıma açmıyor.
Kenya hükümeti, “Mülteciler burada geçici olarak bulunuyor” ifadesini kullanıyor. Ancak durum hiç öyle görünmüyor. Dadaab'da yaşayan Abdifalah İsmail, “1992’den beri buradayım. Ülkeme geri dönmemin tek yolu barışın sağlanması” diyor. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin rakamlarına göre, son iki hafta içinde Somali’den Kenya’ya gelen kişi sayısı 20 bin.
ÇOK AZ BİR PARA CANLARI KURTARABİLİR
Çok az miktarda paralarla çok sayıda çocuk ve yetişkinin hayatı kurtarılabilir:
5 dolar: İshal olan sekiz çocuk tedavi edilebilir,
40 dolar: Beş çocuk için 10 gün yetecek temiz su, beş kadın için de evde doğum yapmalarını imkan verecek sıhhıye malzemesi sağlanabilir,
80 dolar: 800 kişiye temiz su sağlanabilir. Ayrıca, iki kişiye hijyen çantası verilebilir,
165 dolar: Dört aile sıhhıye çantasına kavuşabilir.