EN BÜYÜK BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN!

EN BÜYÜK BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN!

Hüseyin Koç

 

 

 

 

 

www.7-24esenlerhaber.com

 “Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim”

Cumhuriyetin karşılığı, Ulusun kendisini yönetmesi anlamına gelir. Cumhuriyet rejiminde iki unsur çok önemlidir: Yönetenler ve yönetilenler
Bu iki unsurun sahip olması gereken özelliklerin başında dürüstlük gelir. Cumhuriyet rejiminde her iki tarafında dürüst ve namuslu olması gerekir. Rejimin demokrasi platformuna oturtulması şarttır. Her iki tarafında Cumhuriyeti kollama ve koruma görevi olduğunu bilmesi lazım.

Cumhuriyet, ulusun vatan ve hukuka sevgisi ve içten bağlılığı ile yaşatılmalıdır. Bu nedenle cumhuriyete hayat veren damarların başında demokrasi gelir.

Gerçek cumhuriyet rejimlerinde sistemin demokrasi ile olan ilişkisi çok önemlidir. Çünkü iç ve dış tehlikelere karşı cumhuriyet kendisini sert ve katı bir şekilde ama demokrasinin gerekleri içinde koruyacaktır.

Bunların dışına çıkılmaması gereklidir, aksi takdirde demokrasi ile cumhuriyet arasında kopukluk başlar. Bundan da en büyük zararı cumhuriyet rejimi görür. Onun için cumhuriyet yöneticileri daima uyanık ve gözleyici durumda olacaklardır.

Türkiye Cumhuriyeti’ni hep içinden yıkmaya çalıştılar. 1938 den sonra Bu Ülkeyi  yönetenler ise iyi yönetmediler. Mustafa Kemalin Kemalist devrimlerine sahip çıkamadılar. Cumhuriyet kazanımlarını bile koruyamadılar.

Yandaşlaşmış gazeteciler, bilim adamı geçinen sözde aydınlar, işbirlikçiler, çıkarcılar… Uluslar arası emperyalizmin Türkiye üzerindeki kirli oyunlarına, tuzaklarına alet oldular. Bir kısmı saflıklarından, pek çoğu ise bilerek, kişisel çıkarları karşılığında toplumu yanlış bilgilendirdiler, yönlendirdiler, etnik ve dini kamplara böldüler. Bu süreç planlı olarak 1950 de iktidara gelen Demokrat Parti ile başladı.  12 Eylül’1980le birlikte zirveye cıktı.

Şimdilerde ise görüyoruz ki Cumhuriyeti kuran neslin torunları yoksullaşmış, aç bırakılmış. Fabrikaları, Bankaları çok uluslu şirketlere yok pahasına satılmış işçisi ise ücretli köle yapılmış, yaptırılmış. Cumhuriyetimiz yasta… Yasta…

Demokrasiyi benimsemiş siyasi rejimlerdeki cumhuriyetlerde özgürlüklerin kullanılma alanları, demokrasinin kuralları ile sınırlandırılmıştır. Demokratik sistem ile idare edilen cumhuriyetlerde hiç kimsenin sınırsız hak ve hukuku yoktur. Sınırsız hak ve hukukun olduğu rejimlere de demokrasi veya cumhuriyet denemez. Çünkü demokrasilerde ve demokratik cumhuriyetlerde kişilerin ve dolayısıyla toplumların özgürlükleri hukuk yolu ile güvence altına alındığı gibi, bunların sınırları da adaletin kalemi ile çizilmiştir.

Atatürk, kurmuş olduğu genç Türk Devletinin yapısını 29 Ekim 1923 tarihinde cumhuriyetin temelleri üzerine oturturken, en kısa zaman da bunun gereği olan demokrasiye geçileceğini öngörüyordu. O da siyasi alanda demokrasinin çok partili sistemle gerçekleşeceğinin bilincindeydi.

Ne mutlu ki Atamızın vasiyet ettiği çok partili hayata geçişi demokrasi gereği yerine getiren İsmet Paşa’ya bu ulus şükranlarını sunmalıdır. Ama ne açıdır ki bazı kendini bilmeyen, kula kulluğu benimseyenlerin, Saltanat heveslilerinin bugünlerde yapmış oldukları yanlışların bedelini de halkımızla birlikte cumhuriyetimiz ve Demokrasimiz ödemektedir.

Atatürk sadece bilgili bir asker, uzak görüşlü bir devlet adamı değil aynı zamanda gerçek bir düşünürdü. Ayrıca sadece düşünce üretmekle kalmamış, bu düşünceleri gerçekleştirerek, üçüncü dünya ülkelerine bağımsızlığın ve kurtuluşun yolunu da göstermiştir. Bugün bağımsızlık savaşı veren pek çok ülkede Atatürk adı hala bir bayrak gibi dalgalanıyorsa nedenini burada aramak doğru olur.

 

Cumhuriyet laik bir sistem üzerine kuruldu. Yani cumhuriyet idaresinde ne halifeye ne de onun kalıntılarına yer vardı. 

Cumhuriyeti adaletli bir adalet sistemini koruyacaktı. Cumhuriyetin genç kuşakları çağ dışı kara kafalılar tarafından değil, aydın bağımsızlık ve hürriyetin değerini bilen aydın kafalı öğretmenler tarafından yetiştirilecektir. İmparatorluktan kalan mantık dışı ne varsa hepsi kaldırılacak, cumhuriyetin temelini müspet ilim oluşturacaktır.

Cumhuriyetin yalnızca kanunlar ile, devlet zoru ile ve yasaklarla korunamayacağının bilincinde olan Atatürk, cumhuriyeti kollama ve koruma görevini Türk gençliğine emanet etmiştir. Geçen zaman içerisindeki olaylar bu ileri görüşlü devlet adamının ve düşünürünün ne denli haklı olduğunu göstermiştir.


Bilgisiz ve bilinçsiz bir halk topluluğunun ulus olma hakkına sahip olamayacağını vurgulayan Atatürk, ulusun bilinçlendiği oranda hak ve hukukuna sahip çıkacağını biliyordu. Bu nedenle eğitim ve kültüre çok önem vermiştir. Onun, bir bakıma kültürü, cumhuriyetin temellerinden biri olarak görmesindeki neden budur.


Atatürk'e göre sadece cumhuriyete sahip olmak yeterli değildir.
Ona layık olmak da gereklidir. Bunun içinde gereken yol gene eğitimden geçiyordu
.

Hürriyet ve bağımsızlığın kıymetini, erdemli ve özverili, çağdaş eğitim almış olan gençler, savaş alanlarında bu uğurda şehit düşen askerlerden çok daha iyi bilebilirlerdi.

Bağımsızlık; hürriyet, Cumhuriyet bundan böyle savaşarak değil, bunların değeri bilinerek korunacaktı. Onun için kılıçla elde edilen zaferler, siyasi, ekonomik, kültürel zaferlerle taçlandırılmalıydı. Bağımsızlık benim karakterimdir diyen Atamızın bu anlayışı acaba bu gün uygulanıyor mu, ilke olarak benimseniyor mu? 

CUMHURİYETİMİZİN MAYASINDA BÜYÜK TÜRK MİLLETİ VARDIR. BÜYÜK MİLLETİMİZİN, EN BÜYÜK BAYRAMINI İÇTENLİKLE KUTLAR, ESENLİKLER DİLERİM.



  • Cuma 15.6 ° / 10 ° false
  • Cumartesi 16.1 ° / 9.6 ° Güneşli
  • Pazar 13.7 ° / 2.7 ° Orta kuvvetli yağmurlu