EB'den (MEB)pes dedirten sözlük!

EB

Eğitim Bakanlığı’nın okullara tavsiye ettiği sözlükte skandal ifadeler...



EB'den (MEB)pes dedirten sözlük!

Eğitim Bakanlığı’nın okullara tavsiye ettiği sözlükte skandal ifadeler...

 


Bakanlığın önerdiği sözlükte 'Kız on beş yaşına ulaştı mı evlendirilmelidir. Evlenmezse aileyi güç durumda bırakabilir. Böyle olacağına kızın ölmesi daha iyidir' gibi skandal ifadeler yer aldı.

Eğitim Bakanlığı’nın okullara tavsiye ettiği sözlükte “Kız on beş yaşına ulaştı mı evlendirilmelidir. Evlendirilmezse anneyi, babayı güç durumda bırakacak üzücü olaylar çıkabilir. Böyle olacağına kızın ölmesi daha iyidir” gibi cinsiyetçi ifadeler yer alıyor.

Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı okullarda, öğrencilere alınması tavsiye edilen Ömer Asım Aksoy’un “Atasözleri ve Deyimleri Sözlüğü”nde yer alan ırkçı ve cinsiyetçi atasözleri tartışma yarattı.

BAKANLIĞIN DAĞITTIĞI SKANDAL KİTAP

Bakan Avcı'nın hafta başında Ankara’da bir ilkokulda öğrencilere dağıttığı 'Çocuklara Afganistan Şiirleri' adlı şiir kitapda, yer alan savaş ve Taliban destekçisi şiirler dikkat çekmişti.

Ağaç Okul isimli ve Cahit Zarifoğlu imzalı şiirlerden birinde şöyle deniyordu: “Uzak ülkelerden Müslüman çocuklar / rica ederim savaşmaya gelin./ Ablam gelinliğini çıkardı çeyizinden/ sargı yaptı mücahitlerin yaralarına./ Siz de oradan rica ederim savaşmaya gelin. /Harçlıklarınızı hiç olmazsa mermi alalım için yollayın bize./ Babam nişan yüzüğünü bile götürdü mermiler getirdi. / Rica ederim, siz de oradan / bir şey yapıp savaşmaya gelin.”

‘Dayak kutsal eğitim aracı’
- Dayak cennetten çıkmıştır: Dayak kutsal bir eğitim aracıdır. Dokunduğu bedeni suç, günah işlemez duruma getirir.

- Ergen gözüyle kız alma, gece gözüyle bez alma: Evlenmemiş kişi bir kız gördü mü hemen gönlünü kaptırıverir; soruşturma yapmadan evlenmek ister. Bu tutum yanlıştır. Gece karanlığında kusuru var mı yok mu görmeden kumaş almaya benzer.

- Erine göre bağla başını, tencerene göre kaynat aşını: Davranışlarını içinde bulunduğun koşullara uydur. Kocan nasıl istiyorsa öyle giyin, kuşan. Gelirin nasıl yaşamanı gerektiriyorsa harcaman da o sınırı aşmasın.

-Erkeğin şeytanı kadın: Erkekleri kadınlar yoldan çıkarırlar.

- Gelin olmayan kızın vebali amcasının oğluna: Geleneğe göre amcaoğlu amcakızını bu duruma düşürmemeli, nikâhlamalıdır.

- Helale cömertlik olmaz: Karı kocasının, koca karısının başkasıyla senli benli olmasına, düşüp kalkmasına göz yummamalıdır.

- Kadın kocasının çarığı, anasının sarığıdır: Kadın, kocasının çıkarıp attığı çarık gibi terk edilebilir bir durumdadır. Ama annesi onu her zaman baş tacı eder.

- Kızın var sızın var: Kız çocuğunun sorunları ve sorumlulukları çok çeşitlidir. Ana baba, sürekli olarak bunun tedirginliği içinde bulunurlar.

-Oğlan doğuran övünsün, kız doğuran dövünsün: Doğacak çocuğun oğlan olması istenir. Kız olması istenmez. Onun için oğlan doğuran ana sevinir; kız doğuran ana üzülür.

‘Kız ya evlenmeli ya ölmeli’- On beşindeki kız ya erde gerek ya yerde: kız on beş yaşına ulaştı mı evlendirilmelidir. Evlendirilmezse anneyi, babayı güç durumda bırakacak çok üzücü olaylar çıkabilir. Böyle olacağına kızın ölmesi daha iyidir.

- Sevip dostuna, boşanıp kocana varma: Bir kadın töre dışı sevdiği kimseye varmamalıdır. Çünkü bu adam kendisi gibi başkasıyla da sevişti ya da sevişir diye kadına karşı içinde sürekli bir kuşku duyar. Bu da evlenenler için geçimsizlik kaynağı olur.

- Tarlayı düz al; kadını kız al: Tarla alacak kimse düz yerden almalı, bayırdan engebeli yerden almamalıdır. Evlenecek erkek de dul kadını değil, kızı yeğlemelidir.

-Tarlayı taşlı yerden, kızı kardaşlı yerden: Taşlı tarlanın tahılı daha güzel olur. Erkek kardeşi bulunan kız da hem sarkıntılıklara karşı korunmuş, hem de kardeşine hizmet ederek ileride kocasına nasıl hizmet edileceğine alışmış bulunur.

Kürdün yağı, Kürt eşeği..

- Kürdün yağı çok olunca, hem yer hem yüzüne sürer: Malı çok olan akılsız kişi, bunu gerekli olan iş için kullandıktan sonra kalanını tutmasını bilmez, çarçur eder.

-Acemi nalbant Kürt (gâvur, ahmak) eşeğinde dener kendini: İşinde ustalığa erişmemiş kimse, ilk denemelerini heder olmasına acınmayacak malzeme üzerinde yapar.