Ayrımcı ve kendi yandaşını koruma geleneği yaşıyor, yaşatılıyor AKP’lilerce. “ben bilirim ve hesap vermem” alışkanlığı esiyor Esenlerde. Ramazan ayı fırsata dönüşmüş beytülmal hoyratlığı, nimet
Düşün artık çocuklarımızın yakasından
Esenler yine Ramazan’a o bildik manzaralarla girdi. Bir kesimin mutluluğu, bir kesim ise ötekileşmesi yaşanıyor yaşatılıyor bu kutsal ayda. Öyle ki, daha ilk günde bizim çocuklar dediler ve iftar sofrasını çocuk sokağında kurdular. Bırakın anne babaları çocuklarımız üzerinden siyasi rant devşirmeye besmele çekilerek başlandı.
Ayrımcı ve kendi yandaşını koruma geleneği yaşıyor, yaşatılıyor AKP’lilerce. “ben bilirim ve hesap vermem” alışkanlığı esiyor Esenlerde. Ramazan ayı fırsata dönüşmüş beytülmal hoyratlığı, nimet savurganlığını yapıyorlar korkmadan, utanmadan. Nasılsa kimsenin hesap sormadığı, hesap kesemediği, muhalefetin ise varlığını yokluğu belli olmadığı bir ilcedir Esenler.
Esenler’de Ramazanın bereketinden, nimetlerinden kimler yararlandığını, kimlerin hakkının gasp edildiğini, harcamaların nerelere, kimlere hangi bedeller karşılığında fatura edildiğinin sorgulanmadığını diğer aylarda olduğu gibi, Ramazan ayında da bol bereketli bir şekilde göreceğiz, hem de en alasından…
Evet, birileri bu halkın kendilerine inandığını zannediyor, ama bu halk bu filmi yıllarca seyretti. Öyle bir ülkeyiz ki İnancımız hortumlanıyor, Din iman edebiyatı servetlere servet katıyor, siyasi çıkar hesapları bu kutsal ayda en verimli, en bereketli zamanını yaşıyor, kimsenin sesi çıkmıyor. Sesi çıkanlara ise olmadık zulümler yapılıyor benin ülkemde.
On iki ayın Sultanı’nın gelmesi din tüccarları için “fırsat” bu ayın gelmesiyle hummalı bir çalışma başlar, her fırsatçı” iyilik meleği” olur, okkalı günahkârlar ise kendince tertemiz olur. Her ilçe belediyesi, her siyasi parti temsilcileri sadaka paketlerini hazırlatır depolarına yerleştirir. Ramazan çadırları kurulur. Birkaç yandaş dernek yağcılık olsun diye sahura kadar emir kulu olur. Televizyonlara, dini motifle süslü birkaç söz söyleyen “sözde” din adamlarına okkalı paralar verilir, para ile dini anlatmak için programlar yapılır.
Yönetenler aklanır, iktidarları paklanır. Aslında onlar tüm kesimleri yoksulaştıranlar, aç bırakanlardır. Yine onlar o insanları kameraların önünde doyurmaya çalışırlar. Yine onlar haklı çıkarlar ve kandırılmış, yoksul, sefillerin“hayır dualarını” alırlar ve hakkını yetikleri o nasırlı ellerin sahibi olan halkın oyunu alırlar.
“ Din Ticareti” meslekleri... Tutmuşlar bir yol Hak yolu. Daha üç gün önce kara cahil bir yobaz tarafından kandırıldılar, ezildiler, büzüldüler. Şimdilerde ise bu güzel ayda o kandırılmışlar en karlı mesleklerini icra ediyorlar… İktidardalar anlamıyorlar aç, yoksul, işsiz vatandaşın halinden, kimse sormuyor ahalinin halını. Umurunda değil bunların çarşılarda pazarlarda yapılan alışverişin ahvali, duyulmuyor bitmiş, tükenmiş esnafın kan ağlaması, Kör olmuş gözleri, görmüyorlar kepenklerin indiğini, işyerlerinin bir biri ardı sıra kapandığını.
Esenler Belediye başkanı meydanı boş buldu, sallıyor ve nutuk atıyor “1500 çocukla, hayatlarında ilk kez oruç tutmanın ve Ramazan'ın bereketini paylaşmanın mutluluğunu yaşadığını” Esenler’de o sofraya gelemeyen, ötekileştirdiğiniz, yok saydığınız ve o sofradaki nimetleri rüyasında bile görmeyen çocuklar ne olacak. Onların hakkını nasıl ödeyeceksiniz. O sofra ile sorunların çözüldüğünü zanneden AKP’liler, bu ülkenin geleceğini ve o çocukların yarınlarını nasıl hiç ettiğinizi biz biliyoruz, biz yazıp söylüyoruz. Sizin çocuklarınız ve bizim çocuklarımızı o sofralar kurtarmaz, çözüm aldığınız veya birilerine peşkeş çektiğiniz çocuklarımızın yarınlarını geri vermektedir, çalınan soruların ve hayatların akıbetini bilmemektir.
Sözün özü…
Düşün artık çocuklarımızın yakasından… Dinimizi kullandınız, servetler yaptınız, ne olur o saf, temiz çocuklarımızı siyasi emellerinize alet etmeyin.
Biz gazeteciler hep hedef olduk, olmaya da devam ediyoruz. Doğru bildiğimiz yoldan dönen dönsün biz asla dönmeyeceğiz. Esenlerin siyasi muhalif ilce başkanları, ne etliye, ne sütlüye karışmayanlar, bir envanteri bile olmayanlar, “ürkek, korkak” kaderciler “Ninnilerle, sadaka paketleri ile Ramazan çadırları ile gerici, dinci, Osmanlı hayranı ulemalarla, din tacirleri ile uyduruk hadislerle, dini telkinlerle uyuyun be uyutulanlar. Biz dünya döndükçe, evren var oldukça hep konuşacağız, hep yazacağız, uyumayacağız. Bu topraklar, o koltuklar sizin arpalığınız değil.Çünkü ülkemin çocukları, tüm çocuklar bizim çocuklarımız…
