Tarih: 05.01.2016 12:22
Dönüşüm değil ticaret yapılıyor
Dönüşüm değil ticaret yapılıyor
İstanbul’da kentsel dönüşüm adına binaların yıkıldığını ve yerine lüks konutların yapıldığını söyleyen deprembilim uzmanı ve eski CHP İstanbul Milletvekili Prof. Dr.Eyidoğan, “Dönüşüm yok, yenileme var. Deprem değil, ticaret düşünülüyor’’ dedi
İSTANBUL’da kentsel dönüşüm yapılan ilçeler şantiye alanına döndü. Depreme dayanıklı binalar yapmak adına binaların yıkıldığını ve yerine lüks konutların yapıldığını söyleyen deprembilim uzmanı Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, yapılan işin dönüşüm değil yenileme olduğunu öne sürdü. Eyidoğan, “Yaşanabilir mekânlar oluşturmak adına yapılan kentsel dönüşüm projesi ile ilçelerde nüfus yüzde 30-40 oranında artacak. Aşırı yoğunluk yaratmanın adı da kentsel dönüşüm değildir’’ dedi. 2012’de çıkan bir yasa ile “Kentsel Dönüşüm Projesi” kapsamında Türkiye genelinde 121 riskli alan ilan edildi. Bunun 5’te biri İstanbul’da bulunuyor. Türkiye’de kentsel dönüşüm projelerini yakından takip eden ve envanterini yapmaya çalışan bir isim olan deprembilim uzmanı ve eski CHP İstanbul Milletvekili Prof.Dr. Haluk Eyidoğan, İstanbul’da riskli alan ilan edilen ilçelerde incelemeler yapıyor.
‘Bu iş iyice ticarete döndü’
Depremin değil, ticaretin düşünüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, binaların İstanbul’un büyük para getirecek alanlarına yapıldığını, yüz binlerce kişinin yaşadığı heyelan, dere yatakları ve vadiler gibi öncelikli alanların dikkate alınmadığını vurguladı.
Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, “Bu iş bir ticarete döndü. İstanbul’da birçok yerde sistem böyle yürüyor. Üst gelir grubunun yaşadığı alanlarda zaten konut sorunu yok. Asıl dönüşümün yapılması gereken, alt gelir grubunun yaşadığı ve deprem için öncelikli alanlar olduğu gibi duruyor” görüşünü dile getirdi. Türkiye’deki kentsel dönüşüm faaliyetlerinin büyük kısmının İstanbul’da olduğunu anımsatan Eyidoğan, her şeye kentsel dönüşüm denmeye başlandığını ifade ederek şunları söyledi:
“Kentsel dönüşüm kavramının ne olduğu bilinmiyor. Birileri yüksek kâr amacı güden projeler üretiyor. Gayrimenkul geliştirme işi yapanlar o yolda devam ediyor. Orada ince bir çizgi var. Kentsel dönüşüm yeniden bir planlama gerektiriyor. Hak sahiplerinin sürece katılımını gerektiriyor. Sadece para kazanmak için yapılan bir müteahhitlik işi değil. İşin sosyal, kültürel boyutu da var. Her sokak şantiye alanı gibi Fikirtepe, Okmeydanı gibi bu uygulamanın yapıldığı yerlerde insanların bir kısmı tasfiye oluyor. Örneğin Fikirtepe’nin geldiği durum çok vahim. 134 hektarda 56 ada var. O adalardan 4-5’inde ancak ruhsat alınabilmiş. Binlerce konut yıkılmış. Bazı planlı alanlarda ise, örneğin Kadıköy ilçesinde müteahhitler geliyor, eski bina sahipleri ile anlaşıp yıkıyor ve daha pahalı, lüks daireler yapıyor. Müteahhit yaptığı binaları daha yüksek fiyata satıyor, hak sahibi de yeni ve iyi para eden daire sahibi oluyor. Kadıköy’de şu anda 700 tane inşaat var. Hemen her sokakta bir bina yıkılmış. Kentsel dönüşüm yapıldığı söylenen diğer ilçelerde de durum aynı. İşin gözden kaçan bir boyutu da yeni binalarla birlikte yaşanacak olan nüfus yoğunluğu. Kadıköy’e fazladan 100 bin nüfus gelecek. Aynı altyapı, aynı alan ama mevcuda 100 bin kişi katılacak. Neyi dönüştürüyorsun? Nüfusu yüzde 30-40 artırarak nasıl yaşanabilir mekânlar yaratacaksın? Aşırı yoğunlukla kentsel dönüşüm olamaz.
YENİ YÜZYIL GAZETESİ.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —