Tarih: 08.01.2016 10:43
Dedesi iyi bir sosyalistmiş
Dedesi iyi bir sosyalistmiş
Kendi deyimiyle dedesi iyi bir sosyalist olan Bişri Hafi Gençlik ve Dayanışma Derneği Başkanı Ömer Faruk Yazar uyuşturucu madde bağımlısı olan Esenler’li gençleri yıllardır topluma kazandırma mücadelesi veriyor.
“Maalesef imam hatipler camiye, öğretmenler ise okula dayalı bir eğitim sistemi uyguluyor. Ama sokakta ayrı bir dünya var ve bu dünya hiçbir yere benzemiyor”diyen Ömer Faruk Yazar 21 Temmuz 2013 tarihinde Fetullah Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen Zaman Gazetesi’ne bazı açıklamalarda bulunmuştu.
21 Temmuz 2013 tarihinde Zaman Gazetesi Muhabiri Bünyamin Köseli’ye açıklamalarda bulunan Ömer Faruk Yazar’ın o röportajından bazı kesintiler şöyle;
Asker arkadaşı kollarında ölünce hayatı değişti
Esenler’de doğup büyüyen Ömer Faruk Yazar, askere gidene kadar ehl-i dünya bir hayat yaşar. Uzun yıllar Almanya’da kalan dedesi iyi bir sosyalisttir. Ömer, ilk gençlik yıllarında diğer mahalle arkadaşları gibi gece geç saatlere kadar sokaklarda dolaşır, bazı günler sabaha karşı ancak eve girer. Yazar’ın manevi dünyasındaki değişiklik, 2005 yılından sonra başlar. Askerde başına gelen üzücü bir olay, hayatı sorgulamasına vesile olur. Daha 22 yaşındaki can ciğer arkadaşı mayına basar ve “Anne, anne, anne…” diye inleyerek kollarında can verir. Bu sahne, hayatın faniliğini anlatan bir şimşek olur, Ömer’in zihninde çakar. Askerden döndükten sonra, babasının genç yaşta iş kazasından ölmesi, onu büyük bir manevi boşluğa iter. Bu iki ölüm, “Nereden geldik, nereye gidiyoruz?” sorularıyla bütünleşince bir arayış içerisine girer.
Tekstil atölyesinde çalıştığı bir gece, radyodan, namazın ehemmiyetinin anlatıldığı bir vaaz dinler. Vaazı dinledikten sonra sabah namazını kılmaya niyetlenir; hayatını, İslam dairesi içerisinde yaşamaya karar verir. İlahiyat okur, İsmailağa Cemaati’ne intisap eder. En çok da cübbe giyip sakal bırakmak, takke takmak nefsine ağır gelir, ilk birkaç ay, “İşyerinde ya da sokakta birileri kılık kıyafetime karışır mı acaba?” sorusu aklını kurcalar durur.
Aileler, polisten önce onu arıyor
Ömer Faruk Yazar’ın telefonu 24 saat açık. Karakola düşen gençler, anne ve babasından önce Ömer Hoca’yı arıyor. Gecenin bir yarısı yatağından kalkıp karakola gidiyor, gözaltına alınan gençlerle ilgileniyor. Anne-babasıyla kavga edip evden kaçan gençler hemen Ömer Hoca’nın evinde soluğu alıyor. Gençlerle ilgilenmeyi kendisine gaye edindiğini söyleyen Ömer Hoca, “Sinemin geniş olması için hep dua ediyorum, çünkü talip olduğumuz bu iş sabır gerektiriyor. İlk defa evime gelen gençler sokak ağzıyla konuşabiliyor, küfür ediyor. Bunların hiçbirini duymuyorum. Uyuşturucunun fiziksel zararlarından bahsediyorum. Gençler çok fedakârlar. Ceplerindeki son kuruşu size verebilirler. Biz de bu fedakârlıklarını Allah rızası yönünde kullanmak istiyoruz. Eğlenmek için helal dairede yetiniyoruz. Çekirdeğimizi alıp Balat’a gidiyoruz, sahilde mangal yapıp türkü söylüyoruz. Kendi yağımızda kavruluyor, lükse kaçmıyoruz. Maalesef imam hatipler camiye, öğretmenler ise okula dayalı bir eğitim sistemi uyguluyor. Ama sokakta ayrı bir dünya var ve bu dünya hiçbir yere benzemiyor.” diyor.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —