Yenikapı’da düzenlenen ‘Demokrasi ve Şehitler Mitingi’nde Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile
“Cübbeli Ahmet Hoca” olarak tanınan Ahmet Mahmut Ünlü’nün samimi fotoğrafı dikkat çekmişti.
Kısıklı'daki "demokrasi nöbeti"nde "demokrasi nöbeti; namazdan, niyazdan daha sevaptır" açıklamaları
yapan ve daha sonra Yenikapı'daki mitinge protokolden katılan Cübbeli Ahmet, geçtiğimiz sene
"ne demokrasisi biz şeriatçıyız" açıklamasında bulunmuştu.
Tayyip Erdoğan ve Fethullah Gülen’in arasının iyi olduğu zamanlarda, ne diyordu Cübbeli :
‘biz Fetullah Gülen diyemeyiz, Hocaefendi diyeceğiz. Biz Mahmut efendi hazretlerinden
duyduk ki, birisi Fethullah Gülen dedi, Mahmut efendi hazretleri dedi ki, Hocaefendi de…’
Cemaat böyle bir şey işte. Cemaatin başı ne diyorsa aslolan odur. Cemaat lideri devletin yanındaysa
devletçi, değilse hepsi karşısındadır. Kur’an-ı Kerim bile, cemaatin liderinin söylediği şekliyle kabul
edilir. Cübbeli, Tayyip Erdoğan için ‘Tayyip’e itaat farzdır’ diyor şimdi. Yarın araları bozulunca da ‘
Tayyip’e isyan farzdır’ diyebilir, tıpkı şimdi Fethullah Gülen ile aralarında yaşanılanlar gibi.
Bizim anladığımız Cübbeli’nin devlet kurumlarında Fethullah Gülen’den boşalan koltuğa göz dikmiş gibi.
Cübbeli gibi din tüccarları da diğer cemaatçiler gibidir. Demokrasi mitingine bu adamları getirenler,
hala kayıtlarda bulunan demokrasiye hakaretlerini, demokrasiyi tehlikeli bulup “biz şeriatçıyız”
demesini nasıl yok sayacaklar?
15 Temmuz darbe girişimini yapan FETÖ’cü TSK askerlerine hala operasyonlar devam ederken,
hemen hemen kamu kurumlarında örgüt üyesi olduğu insanlar hakkında gözaltı ve tutuklamalar,
tasfiyeler sürerken, bir cemaatçiden kurtulmaya çalışanların, başka bir cemaatçiyle yakınlaşması
nasıl “demokrasi” olarak adlandırılır ki?
Demokrasi karşıtı, şeriatçı, İslamcı gözüken ama baştan sona saçmalıkları, yalanları din diye
dayatan bu adamları gördükçe “Nasıl öfkelenmem düşündükçe memleketimi?”
