CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geride bıraktığımız hafta CHP İstanbul Büyükşehir Grup Başkanvekili Fahrettin Kayhan ile Grup Sözcüleri Mehmet Yıldız ve Özgen Nama'yı makamında kabul etti. Kılıçdaroğlu, hem CHP Büyükşehir Belediyesi Meclisi'nin çalışmaları hakkında bilgi aldı, hem de partisinin Kadir Topbaş'ın hukuk dışı uygulamalarına karşı açtığı 107 davanın akıbetini öğrendi.
Kılıçdaroğlu'nun açılan davalar hakkında yaklaşık iki saat süren bir brifing alması, İstanbul'a verdiği önemi gösteriyor. Kılıçdaroğlu, yapılacak olan ilk yerel seçimde İstanbul'da ciddi bir başarı kazanılamadığı taktirde, koltuğunu koruyamayacağını görüyor. Bu yüzden, İstanbul'daki rant ilişkilerini mercek altına alıyor. Seçim öncesi, partisinin bir yol kazasına uğramasını istemiyor.
Kılıçdaroğlu'nu İstanbul siyasetiyle ''yakından'' ilgilenmek zorunda bırakan gelişme ise CHP adına anket yaptıran Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın'ın verdiği bilgi... Günaydın, İstanbul'da yaptırdığı anketlerin analizini kısa bir süre önce Kılıçdaroğlu ile paylaştı. Anketlere göre, 12 belediyeye sahip olan İstanbul'dan iç açıcı bir fotoğraf çıkmıyor!
Günaydın'ın elindeki anketlere göre, AKP ile CHP arasındaki oy farkı 1 milyon 200 bine dayandı. Bu anketin analizinin tamamını önümüzdeki günlerde yayınlayacağım. CHP'nin diğer illerde yaptırdığı anketlere ilişkin bilgileri de paylaşacağım. Çok merak edenler için ''şimdilik'' kısa bir bilgi vermekle yetineyim:
İstanbul'da 12 belediyesi olan CHP'nin durumu çok parlak değil. Sadece beş belediye başkanı yapılan anketlerde "memnuniyet testi"ni geçmeyi başarmış. Bu isimler; Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen, Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal, Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi, Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk ve Çatalca Belediye Başkanı Cem Kara...
Ankara Yenimahalle'de Fethi Yaşar başarı grafiğini yüksekte tutarken; İzmir'deki tablo ise tam bir felaket... CHP, AKP'ye on puan fark atarken, yani makas CHP'nin lehine açılırken, ilçe belediye başkanları ise dökülüyor... ''Memnuniyet oranı'' en alt düzeylerde seyrediyor. Bu tablo, CHP'nin İzmir'de en az 20 başkanı yeniden aday yapmayacağını gösteriyor...
İstanbul'da da buna benzer bir tablo var... Bazı ilçelerde halk CHP'yi destekliyor ama belediye başkanına bir daha oy vermeyeceğini söylüyor. Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu'ndan memnun olanların oranının yüzde 18 çıkması, söyleyecek çok fazla söz bırakmıyor...
Belediye mevzuunu şimdilik bir kenara bırakıp asıl meseleye dönelim:
Yazının girişinde, Kılıçdaroğlu'nun İstanbul'da ''bir yol kazası''na uğramamak için kentteki rant ilişkilerini yakın takibe aldığını söylemiştim. Kılıçdaroğlu'nun bu çabası, takdire değer... Zira; önümüzde zorlu bir yerel seçim süreci var. AKP her türlü imkanı kullanarak, CHP'nin önünü kesmeye çalışacak. Muharrem İnce'den sonra üç milletvekilinin daha şantaja maruz bırakılacağı ve CHP'ye yönelik sistemli bir kampanyanın başlatılacağı Ankara'da konuşuluyor.
Kılıçdaroğlu, hem bunlara yönelik önlem almalı; hem de tıpkı İstanbul'da yaptığı gibi, ''evin içine'' biraz daha odaklanmalı:
Son birkaç günümü geçirdiğim Ankara'da, CHP içindeki önemli kaynaklarla görüştüm. Duyduğum ve doğrulattığım bilgiler, beni hem üzdü; hem de ümitsizliğe sevk etti.
2006 yılında Gerçek Gündem.com'u yayın hayatına soktum ve o günden beri de ayakta tutmayı başardım. 2007 yılının ilk aylarında açtığım TOKİ dosyası, bu kurumu Türkiye'nin gündemine soktu. Dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, TOKİ'ye ilişkin yaptığım yayınları yakından takip ettirdi ve bu kurum hakkında tam 17 soru önergesi verdirtti. TOKİ, yayınlarımızı durdurabilmek için inanılmaz reklam tekliflerinde bulundu. TOKİ'den reklam almayacağımı hem katıldığım TV programlarında hem de bu köşede ilan ettim!
AKP'nin para kaynaklarından olan TOKİ'yi şu sıralar CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu mercek altına alıyor. Biz de o çalışmaları tüm ayrıntılarıyla duyuruyoruz. Ancak; Ankara'da edindiğim izlenime göre, Aykut Erdoğdu bu çabasında yalnız kalmanın yanı sıra, bir de engellerle uğraşıyor. Erdoğdu TOKİ'nin üzerine gittikçe, CHP'li bazı milletvekilleri bundan rahatsız oluyor. Erdoğdu'nun çalışmaları engellenmek isteniyor.
İlginç gelişme ise farklı bir cephede yaşanıyor:
CHP'li bazı milletvekilleri Enerji Bakanı Taner Yıldız hakkında gensoru verilmesi gerektiğini söylüyor. Bu öneri parti içinde tartışılırken, CHP'li birkaç milletvekili Taner Yıldız'a gidiyor ve "Sizin hakkınızda gensoru verecekler. Biz bu gensoruya imza atmayacağız'' diyor. AKP'li Yıldız bu durum karşısında önce şaşırıyor; şaşkınlığını attıktan sonra ise ''CHP''li vekillere teşekkür ediyor.
Taner Yıldız hakkındaki gensoru, engelleme girişimlerine rağmen TBMM'ye geldiğinde ise ortaya ilginç bir tablo çıkıyor. Yıldız, gensoru görüşmelerinde kürsüye çıkıyor ve şunu söylüyor:
"Arkadaşlarınız bana gelerek gensoruya imza atmayacaklarını söylediler."
Yıldız'ın bu sözleri, CHP'de yankı buluyor ama "kol kırılır yen içinde kalır'' misali üstü örtülüyor. Bazı milletvekilleri ve Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, AKP'li Yıldız'a "Bu isimler kim açıklayın?" diye tepki gösteriyor. Ama konunun üzerine gidilmiyor...
Yaşananlar bununla sınırlı kalsa iyi!
"Tek kişilik muhalefet'' olarak adlandırılan Kamer Genç, bir hafta önce AKP'li Ali Babacan'a ilişkin eleştirilerini kürsüde dile getirmek istiyor. Bunu duyan Babacan, CHP'nin üst düzey yöneticileriyle görüşüyor ve Kamer Genç'in konuşturulmamasını rica ediyor. Genç, Ali Babacan'a yönelik konuşma yapmaya hazırlanırken, adını vermek istemediğim bir üst düzey yetkili, Kamer Genç'e "Konuşmanızı istemiyoruz" diyor. Böylece, Genç'in TBMM'de yapacağı konuşma engelleniyor. Genç de bu yüzden Tunceli'de arkadaşlarıyla sohbet ederken "Siyaseti bırakacağım" diyor.
Okuduğunuzda inanamayacağınız birkaç gelişme daha var ki; onları daha sonra paylaşacağım.
Yazı çok uzadığı için, şimdilik burada keselim...
Biliyorum; bu yazdıklarımın tamamı biraz sonra "yalanlanacak." Hatta Kemal Kılıçdaroğlu bu yazıyı okuduktan sonra etrafındaki bazı aklı evveller Gerçek Gündem.com'u susturmak için bir yıl önce denedikleri o çirkin yönteme yine başvuracak. Özel Kalem Müdürü Tuncay Bey, "Efendim görüyorsunuz yine partiyi karıştırıyor" nakaratını tekrarlayacak!
Sonra tam bir yıl önce yaptıkları gibi, Erdoğan Toprak'ın yardımcısı çağırılacak ve "Gerçek Gündem'i yalanlayan sert bir bildiri kaleme al" denilecek. Bildiri yazılacak ama beğenilmeyecek. Tuncay Bey, "Daha sert, daha sert, bu olmamış" diyecek. Bildiri yeniden yazılacak. Ama o bildiride, yukarıda yazdığım üç konuya ilişkin ''tatmin edici'' bir cevap verilemeyecek...
Beni sizin yazdığınız bildiri değil; ortaya koyduğum somut gelişmeler ilgilendiriyor...
Buyrun Kemal Bey; sadece İstanbul'a değil, Ankara'ya da yakından bakın... TOKİ'yle, Enerji Bakanı'yla ve Ali Babacan'la iç içe olan milletvekillerinizin kimler olduğunu ve bu ilişkilere neden girdiklerini bize de açıklayın...
Sizden bunu bir seçmeniniz olarak talep ediyor ve öğrenme hakkım olduğunu düşünüyorum...
www.twitter.com/barisyarkadas