Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi” Son nefeslerinde egemenlere böyle haykırmıştı o üç genç fidan."Tam Bağımsız Türkiye" şiarını belleklere kazıyan 68- 78 ruhunu yaşayan- yaşatan tüm yurtseverleri saygıyla anıyorum... Yaşamım boyunca onların yolunda yürüme gayretinde oldum, hep yasaklara karşı geldim, özgürlüklerin önüne engel olanlarla kavga yaptım, tam bağımsızlık şiarı ile yol yürüdüm.
İyi ki bu yoldan sapmadım, iyi ki bu yolu benimsemeyen bugünkü CHP’ile olan bağlarımı kopardım. Geçmişe baktığım sol penceremdem “değmezmiş” dediğim birçok olayın sızısını elbette yüreğimde yaşıyorum, ödediğim onca bedel boşunaymiş..Geçmişimi inkardan korkan birisiyim, toprağa düşenlerin kemiklerinin sızlamasının, toprak ananın ağlamasının, yaşayanların sitem edişlerinin, ideolojik görüşümüm Makyavelizm anlayıştan kurtuluşun yolu geçte olsa bu ayrılık oldu.
Bir türlü evrimleşmeyen CHP’de pragmatik olmayan, tek başına program hazırlayan Kılıçdaroğlu, liderliği değil diktatörlüğü benimsemiş. Kılıçdaroğlu lider değil Başkandır…Başkan, evirilip kıvrılsa da İnce’ye gönderme yaptığı, biraz küfür kokan, biraz kişilerin sosyal hayatına müdahil olan, biraz da dini motiflerle süslü ama hakaret dolu konuşmasıyla aleni sola değil sağa sinyal çaktığını belli etti. AKP’liler kıskansın kıskanacağı kadar“Artık CHP’nin de bir Erdoğan’ı var!”
CHP’nin Erdoğan’ı AKP’nin Erdoğan’ını aratmayacak kadar sert ve küfre varan sözler ediyor, partisinde muhalefet istemiyor, etrafında sol düşünenlere ise “düşmanca” bir gözle bakıyor. CHP’liler birbirini yemiyor, Kemal bey, CHP’nin içinde kendisini kim eleştiriyorsa ve kim solun evrensel ilkelerinden nasiplenmişse onları “güç bende” diyor ve kimseye bırakmadan yiyor.
CHP’ye yönelik sert eleştirileri dikkati çeken Muharrem İnce hakkında da konuşan Kılıçdaroğlu, “Rakı masalarında CHP’yi eleştirmeyi asla kabul etmem ve doğru bulmam. Oturup, CHP’yi samimi olarak eleştirenleri dikkatle okurum. Ama oturup kendisine post tahsis edilmedi diye veryansın edeni samimi bulmam. Bunlardan dost da olmaz, partiye, ülkeye yarar da gelmez” dedi.
Kılıçdaroğlu, net anlaşılmadığı için sosyal medyada çok seslilik oldu ama sözler net ve yenilir yutulur gibi değil, içki içenlere gönderme olduğu gibi, AKP’lilere de yığınla malzeme çıkan bir konuşma oldu. Kılıçdaroğlu, artık insanların özeline karıştığı gibi, nerede neyi konuşacağının kararını “ben veririm” diyor. CHP’de bundan sonra siyaset yapacaksan konuşmayacaksın, çünkü yasak geldi ama yasak gelmese ne yazar. Kimseler zaten konuşamıyordu ki.
Kim nerede ne zaman konuşabildi ki. Kürsüde süren belli, egemenler konuşur, toplumda parti içi iktidar olanlar konuşur, mecliste sözcüler, Salı günleri post başı konuşur. Eee diğerleri meyhanede veya başka bir yerlerde konuşuyordu, ona da yasak, dinen posta oturmak ise her adamın işi olmadığına göre, o zaman konuşmak siyaseten olduğu gibi dinen yasak. Sen sus dostlar konuşsun… Postlar vaaz yapsın, fetva versin hayırlı işler postlar ve dostlar… İşin özü Dardan indirme Kemal’i, sonra eremezsin Kemal’e, zorlama oturamazsın posta – selam olsun dosta. Maşallah- İnşallah…
CHP’de bundan sonra slogan da yolda belli “Dar particilik yok, içki yok, eleştiri yok “TEK YOL SAĞ PARTİCİLİK- TEK YOL POST VE DOST” Yoldaşlık tarih oldu…