Bu adamların yüzlerinde astar yok; bunların ar damarı çatlamış vallahi. Bu kişiler AKP ürünü, ABD taşeronları ve ülkenin pazarlamacıları olanlardır; zenginliklerine zenginlik katmak için her türlü
Bunların ar damarı çatlamış
Bu adamların yüzlerinde astar yok; bunların ar damarı çatlamış vallahi. Bu kişiler AKP ürünü, ABD taşeronları ve ülkenin pazarlamacıları olanlardır; zenginliklerine zenginlik katmak için her türlü pisliğe bulaşan ve haram lokmaları sofralarından eksik olmayanlardır. Bu tiplerin yatacak yeri yok ama toplumda değeri bir hayli çok. Bunların servetlerine şaibe bulaşmış bir kere. Pişkinliklerinden ve mezheplerinin genişliğinden dolayı utanmıyorlar. Yüzleri ise kızarmıyor. Çizdikleri yol haritalarından asla vazgeçmeyecekler. Çünkü yasama, yürütme, yargı bunların eline geçmiş. Adalet idam edilmiş, baskılar günden güne artıyor, özgürlükler bir bir uçuyor elimizden.
Halkı ve ülkeyi soyup soğana çeviren bu tipler, bu toprakları kendi arpalığı bizleri soyulacak kaz, yargıçları ise özel memurları yapmak için uğraşıyorlar. Gayrimeşru işlere, karanlık ilişkilere alenen bulaşmışlar. Yaptıklarının üstünü örtmekte, halka yalan söylemekte kimse ellerine su dökemez. Kul hakkı yemenin, helali, haramı ayrım yapmadan kendilerine herşeyi hak kabulleniyorlar. Yanlış yapılanları kitabına uydurmuşlar bir kere. Ancak… Şunu unutmasınlar, mahkeme aklar, vicdanlar mahkûm eder. Halkın nezdinde vicdanlarda mahkûmiyet en kötüsüdür. Çünkü tapeler ortada. İşlenen suçlar ağır…”güneş balcıkla sıvanmaz”
Halk isyan ediyor, beddualar ise: “soydunuz bizi, soydunuz ülkeyi, eleriniz cebimizde, çıkarın cebimizden ellerinizi, kirletmeyin temiz duygularımızı. 12 yıldır yetikleriniz kursağınızda kalsın, artıklarınızı arar olun, kan kusun, şayet çalmışsanız, çatlıklarınız size ve çocuklarınıza haram olsun” şeklinde.
AKP iktidarı boyunca hep konuşulanlar hırsızlık, yolsuzluk oldu. AKP belediyelerinin usulsüz ihaleleri, TOKİ’nin arazi tahsisleri, imar yolsuzlukları, “Ya Allah, Bismillah” diyerek kentsel dönüşüm mevzuatı oldu. Din ticareti yapılarak aydınlıktan uzaklaşarak karanlığa doğru hızla kayar olduk. Emekler çalıntı emeksiz kazanımlar öne çıkarak tartışma konusu oldu.
Bunlar iktidara mağduriyetle geldiler, fırtına gibi estiler. Ülkenin nesi varsa sattılar. Bulduklarını yetiler, yarınlarımıza ipotek koydurarak halkın yoksullaşıp köleleşmesine neden oldu. İşsizliği ve yoksulluğu yaratmanın temelini özelleştirmelerle attılar. Halkımızın aklını başından alarak din, iman edebiyatı yaptılar ve ballı ihaleleri yandaşa, bakan çocuklarına verdiler. Hiç zahmet çekmeden geleceğimizi yarattıkları dalancılara ve yalancılara bir güzel ihale ettiler. Ayakkabı kutularını, para sayma makinelerini belgeleri ile ortaya koyanlara “artık ortağımız değilsiniz, paralelsiniz” diyerek hain dediler. Yargılayanlar ise neye göre karar verdikleri kafalarda soru işaretleri bırakarak cevaplanması her yurttaşın haklı beklentisi olsada aklımızla dalga geçercesine kararlar verenler bir gün bu halka hesabını ama öyle ama böyle verecektir. Açıkça yapılanları kitabına uydurarak bunlara yol verenler hesabın henüz kapanmadığını, bu işin çok daha su kaldıracağını unutmasınlar.
Bildiklerimizi midemiz bulana bulana köşelerden yazıyoruz, ya bilmediklerimiz..? Sığmaz sütunlara, kitaplara… Okuyoruz gazetelerden, izliyoruz televizyonlardan. O kadar çok pisliğe ve kirliliğe bulaşmışlar ki, çırpınıyorlar çıkamıyorlar işin içinden battıkça batıyorlar. Kurmuşlar aç kurtlar sofrasını, birileri sunmuş altın tepside sofralarına ülkemin gelecek yarınlarını. Yiyorlar yetimin yoksulun hakkını yetikçe doymak nedir bilmiyorlar. Karnı aç, beyni boş kendilerine biat etmiş bir toplum yarattılar. Bu yaratılanlar verdikleri oylarla kaderimizi belirleyenler geleceğimizi çalanların günahlarının destekçisidir. Bilim ve ilim adamlarının belalısı oldular. Amortiyle avunarak sattılar emekçi halk kesimlerini, aynı kaderi paylaştıklarından koptular. Sermaye kesiminin yanında yer aldılar. Çocuklarının yarınlarını, geleceğini mahvederek ülkenin günden güne batmasının günahını işler oldular.
Bu adamların yüzlerinde astar yok; bunların ar damarı çatlamış vallahi...
