Tarih: 11.09.2013 20:08
Bu Mezarda Bir Yiğit Yatıyor
Bu Mezarda Bir Yiğit Yatıyor
2020 Olimpiyatlarını alamadık diye hepimiz üzüldük. Herşeyden önce Cumhuriyetimizin ilk başpehlivanı Arnavut Benli Abdullah’ın Atışalanı'nda bulunan mezarına gitmeye gerek duymayanlar, bunun sebebini halka anlatmalıdır.
Cumhuriyetimizin ilk başpehlivanı Arnavut Benli Abdullah Esenler Atışalanı'nda yaşadı ve muhtarlık yaptı. Mezarı ise yaşamının önemli ve büyük bir süresini geçirdiği Atışalanı'nda bulunmaktadır.
Tarihçi Haşim Albayrak, Esenler tarihi ile ilgili çalışmalar yaparken Türk Spor Tarihi'nin bilinmeyenlerini de gün yüzüne çıkardı.
Benli Abdullah Pehlivan, Soyadı Kanunu ile "Subaşı" soyadını alır. 16 Kasım 1949 yılında boğaz kanserinden ölür. Mezarı o zamanki Avas, şimdiki adıyla Atışalanı Mezarlığı’ndadır. Başpehlivanı Arnavut Benli Abdullah’ı tanıyanlar 50 yıllık pehlivanlık tarihinin izleyicisi olarak sadece bir cümle ile özetliyor Abdullah Benli pehlivanı. “Cumhuriyet dönemi Kırkpınar’ın ilk başpehlivanlarındandır”.
Gelelim bilinmeyen fakat ilgililere çok yakın bir yerde yaşayan Cumhuriyet'in ilk başpehlivanı Arnavut Benli Abdullah ile ilgili bilgilere. Bu bilgiler Haşim Albayrak tarafından Esenler Havaalanı Mahallesi yaşlıları ile yaptığı alan çalışmalarını derlemesiyle meydana gelmiştir.
Benli Abdullah, Arnavut olarak kayıtlarda yer almasına rağmen uzun yıllar muhtarlığını yaptığı Esenler Avas Köyü’ndeki (Atışalanı) akrabalarının anlattığına göre Selanik Kılkış kazası Armutçu köyünden geldiği söylenir.
Abdullah pehlivanın dayı tarafı pehlivan sülalesidir. Annesinin babası Veli Efendi, Selanik tarafının büyük başpehlivanlarındanmış. Hatta onu gören güreş organizatörleri onu İstanbul’a getirirler ve büyük paralara devrin İstanbul’daki pehlivanları ile güreştirirlermiş. Veli pehlivanın iki kızı olur. Birini Azim Ağa ile evlendirir ve onun Eyüp adlı oğlu büyük pehlivan olur. Bu pehlivan tam 170 kiloluk dev gibi cüssesiyle rakiplerinin korkulu rüyası olurmuş. Eyüp’ün diğer kardeşi Ali Pehlivan’da tanınmış pehlivanlardan olur. Bunlar Atışalanı (Avas) köyünde yaşarlar ve mezarları günümüzde Atışalanı Mezarlığı adını alan Avas Mezarlığı’ndadır.
Abdullah pehlivan, 1306 Hicri doğumlu. Miladi 1890 yılına denk geliyor doğumu. Gençliğinde pehlivanlık yapıyor fakat Balkan Savaşları ve ardından gelen ağır yenilgiden en çok zararı görenlerden biri oluyor. 1911 yılında Selanik’in zenginlerinden Emin Ağa’nın kızı Merzuka Hanım ile evlenir. İlk çocuğu orada doğar. 23 yaşında ailesiyle birlikte yurtlarını terk ederek İstanbul’a geliyor. Balkan muhaciri olarak ilk olarak İstanbul’a en yakın yerleşim yerlerinden Bakırköy’e, oradan Rami’ye yerleşiyor. Burada diğer aile tanıdıklarıyla çok sıkıntılı zamanlar geçiriyor. Bu sıkıntılarını zaman zaman yaptığı güreşler ile unutmaya çalışıyor.
1924 yılında Nüfus mübadelesi sonucunda Balkanlar’dan Türkiye’ye mübadil göçmenler gelmeye başlıyor. Bu göçmenler arasında Abdullah pehlivanın akrabaları da vardır. Bu akrabalarına devlet Avas Köyü’nde hane başına dörder dönüm arazi ve giden Rumlardan kalan evlerden birer ev verir. İstanbul’a yabancı olan bu akrabalara Abdullah pehlivan Hızır gibi yetişir. Onların devletle olan bürokratik işlerini çözmeye çalışır. Devletin onlara verdiği dört dönüm arazi ve ev olayından o da yararlanarak Avas’a yerleşir. Avas’ta kendi gibi Selanik’in köylerinden gelen on civarında akraba ailesi ve Kavala’dan gelen 70 hane halkı vardır. Abdullah pehlivan onların arasında, onların işine koşuşturduğu ve burayı çok iyi bildiği için kendilerine baş yaparlar. Böylelikle Avas Köyü’nün ilk muhtarı Abdullah pehlivan olur. Geniş, bol, arazide pehlivanlık çalışmalarını da aksatmaz. Gelen göçmen çocuklarla sürekli idman tutar. Güçlü kuvvetli biridir zaten. Balkanlardan gelenlerden yeni oyunlarda öğrenir.
1924 yılının Mart ayında Edirne’de Kırkpınar güreşlerinin yeniden yapılacağını duyar. Hazırlıklara başlar. Henüz muhtar olmamıştır. Bir taraftan yeni gelen göçmenlerin işleri, bir taraftan da güreş ve idmanlar. Haziran ayında Edirne’ye güreşlere gittiği zaman fazla tanıdığı yoktur. Çoğu kimse de birbirini tanımamaktadır. Çünkü uzun yıllar savaşlar nedeniyle Kırkpınar güreşleri yapılamamış, bu güreşlerin en önemli ayağını oluşturan Balkan toprakları Osmanlıların elinden çıkmış, Hatta uzun süre Edirne’de ve Kırkpınar’ın yapıldığı topraklarda Osmanlılardan çıkmış ve işgale uğramıştı. Cumhuriyet’in ilanı ile yeni yeni toparlanmalar vardı ve eski namlı, şanlı pehlivanlar dönemini kaybetmişti. Kendisi Kırkpınar’da o yıl Cumhuriyet’in ilk başpehlivanı olur. Önüne çıkan rakiplerin hepsini yener. Bu güreşleri ile ilgili kaynaklarda bilgiye ulaşılamaz. Sadece yukarıda bir gazetecinin dediği “Cumhuriyet döneminin (1924) Kırkpınar’da ilk Başpehlivanı Arnavut Benli Abdullah’ı anlata anlata bitiremezler. sözü kalır. Anlatırlar da ne anlatırlar? Nerede anlatırlar? Kim anlatır? Bilinmez.
1924 yılı başpehlivanı olması onun köyde kolaylıkla muhtar seçilmesine de neden olur. Zaten köye gelen göçmenlerin işleriyle uğraşmaktaydı. Bir de Selanik’ten okul ve mahalle arkadaşlığı yaptığı Mustafa Kemal Atatürk ile de başpehlivanlığı vesilesiyle görüşmüş, anı tazelemişlerdi.
Daha sonradan Atışalanı Köyü adını alacak olan Avas köyü, kısa zamanda bamya ve pehlivan köyü haline dönüşür. Selanik ve Kavala’da şehir hayatını yaşayanlar birden kendilerini burada yenidünyada verilen köy arazisi ile çiftçi olarak bulurlar. Muhtarları pehlivan Abdullah ise pehlivanlar yetiştirir. Yetiştirdiği en büyük pehlivan daha sonraları sekiz kez Kırkpınar başpehlivanı olan Tekirdağlı Hüseyin Pehlivandır. Hüseyin Pehlivan’ı çalıştıran pehlivanlar arasında o da vardır. Abdullah Pehlivan’ın pehlivanlığı 1928 yılına kadar devam eder.
Avas çayırları uzun zaman pehlivan antrenman sahası olmuş. Muhtar Abdullah Pehlivan, Avas’ın çayırlarında Ayazma denilen yerde Kırkpınar dönüşü İstanbul’a dönen ve buradan memleketlerine gidecek olan pehlivanları ağırlarmış hep. Bu gelenek olmuş. Pehlivanlar, İstanbul’a gelmeden önce hem mola verirlermiş hem de Kırkpınar’da eksik bıraktıkları yeteneklerini sergilerlermiş. Avaslılarda büyük heyecan ile seyrederlermiş. Abdullah pehlivan ise hem hocalık yaparmış hem de hakemlik. Ama en önemlisi birçok pehlivanı kendi mütevazı evinde ve teyze çocukları Eyüp ile Ali Pehlivan’ın evinde ağırlarlarmış. Bu gelenek İkinci Dünya Savaşı’nın yoklukları arasında kaybolan değerlerden biri olmuş.
Arnavut Benli Abdullah Pehlivan namıyla anılan Muhtar Abdullah Pehlivan, 1944 yılında muhtarlığı damadı Kavala Muhaciri (Mollaosman’ın oğlu) Mustafa Sevinç’e devreder Oda 14 yıl muhtarlık yapar. Onun ile ilgili bir anekdotta “Menemen Olaylarında adı geçen fakat olayla ilgisi olmadığı söylenen Haznedar Çiftliği sahibi Hüseyin Merter ile ilgilidir. Hüseyin Merter’in, Menemen Olayları’ndan dolayı suçlu bulunarak idamına karar verilmesi üzerine, Atatürk ile arkadaşlığı bilindiğinden ona başvurulur. O da Atatürk’e giderek Hüseyin Merter’in olayla ilgisinin olmadığını yeniden yargılanması gerektiğini söyler. Atatürk, Selanik’ten çocukluk ve gençlik arkadaşı Benli Abdullah’ın ricasını kırmaz ve yeniden yargılanma ister. Yapılan yargılanmada Hüseyin Merter suçsuz bulunur ve affedilir. Hüseyin Merter, Abdullah Pehlivan’ın bu iyiliğinin altında kalmak istemez. Ondan bir şey istemesini ister. O da muhtar olduğu köyde okul olmadığını söyler ve köye bir okul ile bir çeşme yapılmasını ister (Köyde kullanılmayan kilise vardır ve cami henüz yoktur). Hüseyin Merter’de köyebugünkü Atışalanı İlkokulu binasının yerinde bir ilkokul ve onun cadde köşesindeki duvarına da bir çeşme yaptırır. 1933 yılında yapılan bu okul ve çeşmeden günümüzde çeşme yıkılmıştır.
Benli Abdullah Pehlivan, soyadı Kanunu ile Subaşı soyadını alır. 16 Kasım 1949 yılında boğaz kanserinden ölür. Mezarı o zamanki Avas, şimdiki adıyla Atışalanı Mezarlığı’ndadır. Teyze çocukları olan Eyüp ile Ali Pehlivan’ın da mezarları bu mezarlıktadır.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —