CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Hedef İktidar” sloganıyla yapılan 37. Olağan Kurultayının ardından ilk PM toplantısında Erdoğan’a nasihat etti ve türbanlı PM üyesini yanına çağırarak foto
Nuri Ulusu'nun anılarından Esinlenmeyen Kılıçdaroğlu ve salonda bulunan CHP’liler, Atatürk'ün örtünme ile ilgili yaklaşımının ne yönde olduğunu açık ve net olarak anlamamış olduklarından kurulan divanı ve divanda oturanları alkışladılar. CHP bu fotoğrafla Atatürk’ten savrularak, laikliği ilke olarak benimsemediğinin fotoğrafını verdi…
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
Erdoğan eskiden milleti seviyormuş!...tekrar sevmenin nasihatini yaptı
Sosyete damadı görevden al: Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a da şu çağrıyı yaptı: “Hala bu milleti seviyorsan, ilk yapacağın iş, o sosyete damadın işine son vermek. Bu sosyete damadın ekonomiden anladığı yok. Onun bir eli yağda, bir eli balda. Onun görevden alınması, halkı rahatlatacak. Bu kadar beceriksiz bir yönetim Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gelmedi. Alabilir mi görevden? Alamaz. Beceremez, güvenemez. Çünkü devlette güveneceği adam yok. Kuşkuyla, kaygıyla devleti yönetemezsiniz.
2. YÜZYILA ÇAĞRI BEYANNAMESİ’Nİ DAĞITIN TALİMATI VERDİ
2. Yüzyıla Çağrı Beyannamesi’ni hep birlikte oyladık ve kabul ettik. 2. Yüzyıla Çağrı Beyannamesi nasıl bir Türkiye istiyoruz bunu anlatan bir beyanname. Oy birliği ile kabul edilmesi hepimize sorumluluk yükledi. 2. Yüzyıla Çağrı Beyannamesi’ni toplumun her kesimine anlatmamız gerekiyor. Ana omurgasını ilk Anayasamızın birinci maddesi oluşturuyor. Yani egemenlik milletindir. Bir sınıfa egemenliğin verilmesini kabul etmiyoruz.
Parti Meclisi’mizin yüzde 41.6’sı yenilendi. Biz kapsayıcı bir siyaseti yaşama geçirmek istiyoruz. Eğer sorun ortak ise bu sorunu çözmek için birileri talip olmalı. Türkiye’nin onlarca yıldır çözülemeyen sorunların çözümüne talibiz. Kişilerin yaşam tarzı, inancı farklı olabilir ama bir sorunu varsa o sorunun çözümüne talip olan bir partiyiz. Biz Cumhuriyet Halk Partililer, siyaset bize ne verecek diye bir sorunumuz yok. Biz siyasete ne verebiliriz diye görüyoruz. Siyaseti halka hizmet aracı olarak görüyoruz. Siyaseti temiz ve ahlaklı zeminde yürütmek zorundayız.
Siyasete giriyorsan 24 saat telefonunuz açık olacak. Size ulaşıp derdini anlatıyorsa o mutlu bir vatandaştır. Siyaset, topluma adanmışlıktır. Herkesin huzurlu yaşadığı bir Türkiye düşünün. Siyaset bir çatışma alanı değil, uzlaşma alanıdır. Uzlaşma alanına dönüştürürseniz, bu işin zararlısı çıkmaz.
Mücadele edeceğiz: Bizi hapisle tehdit edecekler, bizi korkutmak isteyecekler. Hepsiyle mücadele edeceğiz. İsterlerse dört kol değil, dört yüz kolla gelsinler. Mücadele edeceğiz. Her türlü karalamayı yapacaklar ama kimsenin unutmaması gereken bir şey var: Cumhuriyet Halk Partisi, vatandaşın sigortasıdır. Çünkü biz emekçiyiz, çitfçiyiz, memuruz, sağlık çalışanıyız, biz halkız, halktan yanayız. Biz ahlaklı bir siyasi partiyiz. Her birimizin tek tek Türkiye coğrafyasında çalışması lazım. 18 yılda memleketi bu hale getirdiler, 5 yılda bölgenin yıldızı haline getireceğiz”
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Nuri Ulusu'nun anılarından bir alındı: Atatürk'e yakın masalardan birinde şık giyinmiş ancak başında siyah bir örtü olan bir kadın oturuyordu. Bu kadın düğünün başından beri Atatürk'ün dikkatini çekmişti. Gece saat üçte düğün sona erdikten sonra Atatürk yerinden kalkıp o başı siyah örtü ile kapalı hanımefendinin yanına nazikçe gidip, kendine has nezaketi ile 'Hanımefendi kıyafetiniz çok güzel, otururken de sizi izledim, her şey güzel de şu başınızdaki siyah örtüyü anlayamadım. Ben artık kara çarşaflar, kara peçeler, baş örtüleri pek istemiyorum, müsade eder misiniz, şunu bir kafanızdan çıkarıp atayım' dedi. Hanım önce şaşırdı, sonra başıyla olur gibi ifade kullanınca, Atatürk hanımefendinin başörtüsünü eliyle zarif bir şekilde çıkartıp yanında bulunan bir beye verdi ve ilave etti: 'Bu güzel saçlar kapatılırmı hiç?' ve yavaşça eğilip yaşlı hanımın elini hafifçe öptü. Kadıncağızın gözleri dolu dolu oldu ve 'Paşam elinizi öpebilir miyim?' deyince, elini uzatan Paşa'nın ellerini defalarca öptü ve ağlayarak 'Söz Atam söz, artık başımı asla kapatmayacağım' dedi
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------