Kendimi yenileme, geliştirme adına bir süreliğine sizlere elveda demeden geldiğim Kaz Dağlarında, arkadaş olduğum çiçekler, böcekler, temiz hava, su sesi, kuş sesleri ile merhabalaştım. Esen rüzgarın ıslığı, ya
Bir Süreliğine Yokum… Pandemi Arası
Değerli okuyucular, uzun süredir bu düzenle ve bu düzenin iyi çocukları olanlarla savaştım, kendimle ise zaman zaman iç hesaplaşma yaptım. Gazetemde yazdıklarıma baktım iç dünyamdan aldığım kararım, bana “iyi ki yazmışsın” dedi. Şunu belirteyim, asla yazdığım hiçbir yazımdan, yaptığım haberlerden pişman değilim. Yazılarımdan kim ne anladıysa, o'dur.
Son sözümü söylemeden veda etmeyeceğim. Özellikle “Halkı adam yerine koymayan ama halkın verdiği oylarla, desteklerle yapıştıkları koltukların hakkını vermeyen, ellerini beydulmaldan çekmeyen hırsız, arsız, namussuz emek düşmanı, gericilerle başlattığım kavganın mahkeme davaları sonuçlanmadan bırakmayacağım. Yoruldum yazmaktan, yoruldum bu ahlaksız sistemin, bu bozuk düzenin beslemelerine küfretmekten, yanlışlarını midem bulanarak yazmaktan ve anlatmaktan.
İçeriği okumadan, okuyorsa anlamadan, kafasına göre yorum yazanlara ise “gördüğüm yanlışları yazdığım için, sen eleştirsen de, kızsan da, senin benimsediklerine, hizmet ettiğin emek sömürüsü yapan ağababalarına dokunmuş olsam da ben yazarım arkadaş” Her ne söylerseniz söyleyin, ben yazarım, bedeli ne olursa olsun yazarım, yazacağım.
Kendimi yenileme, geliştirme adına bir süreliğine sizlere elveda demeden geldiğim Kaz Dağlarında, arkadaş olduğum çiçekler, böcekler, temiz hava, su sesi, kuş sesleri ile merhabalaştım. Esen rüzgarın ıslığı, yağan yağmurun damlaları, gök gürültüsü, doğanın yeşili, renk renk açan çiçeklerin kokusu, yıldızların parıltısı, meyve bahçelerinde alınteri döken yurdum insanıyla ve o insanların nasırlı ellerine dokundum, onlarla buluştum.
O insanların emeğinin karşılığını alamadığı ama toprağın kokusunu soluduklarını, Tanrının bahşettiği çağlayanlardan akan sulardan kana kana içtiklerini, çıplak ayaklarla çimenlere temas etmenin huzurunu yaşadıklarını gördüm. Onlar yoksullar ama doğa ile barışık, kirliliklere bulaşmamış memleketimin üretenleri, küreseller tarafından sömürülen toprağın bekçileri, doğanın koruyucu Sadık dostları olduğunu bilmenizi istedim. Bu temiz ve saf insanlarla tanıştım, onların dünyasına geldin ve onlarla bu güzel dünyayı yaşadım, dünyaya yeniden geldiğimi hissederek yeni bir başlangıca, yeniden merhaba diyebileceğim enerjiyi depoladığımı hissettim… Sesiz gecelerin sesi olan yapan hayatını, yapan hayati dediğimiz doğanın gerçek sahiplerinin yaşam alanlarını, küresellerin nasıl ranta çevirdiğini, tahrip ettiğini, yağmaladığını, yeşili yok ettiğini hüzünle yerinde gördüm.
M. Kemal’in “Köylü Milletin Efendisidir” veciz sözüne karşılık, şehirlerde istediğiniz kadar efendiler yaradın, gerçek efendiler toprağı işleyen, doğayı ve doğadaki canlılara zarar vermeden yaşama tutunan köylülerdir, Milletin efendisi üreten halktır. Düzenin iyi çocukları benden kurtuluşunuz kolay olmayacak, bir süreliğine pandemi arası.