Bakırköy'de binlerce kişi, emeğin hakları için buluştu
AKP iktidarının ekonomik krizin faturasını halkın sırtına yıkmaya çalışmasına karşı Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda bir araya gelen binlerce kişi, “Krizin faturasını ödemeyeceğiz” mesajını verdi.
KESK, DİSK, TMMOB ve TTB, “Yoksullaşmaya, işsizliğe, güvencesizliğe karşı birlikte mücadeleye” sloganıyla Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda gerçekleştirdiği mitinge akın eden binlerce kişi , “Siz saraylarda saltanat sürerken biz krizin faturasını ödemeyeceğiz” diye haykırdı. Öğle saatlerinde Dikilitaş Meydanı’nda kortejler oluşturan sendikalar, emekçiler, meslek örgütleri ve siyasi partiler, “Zam, zulüm, işkence işte AKP” sloganı eşliğinde Bakırköy Özgürlük Meydanı’na yürüdü. DİSK ve KESK’in başını çektiği kortejin ön saflarında KHK’lerle hukuksuz bir biçiminde ihraç edilen emekçiler ve kölece çalıştırma koşullarına karşı çıktıkları için hapsedilen 3. Havalimanı işçileri yerini aldı.
Birleşik Haziran Hareketi, HDP, ESP, SODAP, SDGF, EMEK Partisi, Halkevleri, BDSP, SEP, Devrimci İşçi Partisi ve çok sayıda partinin katılımıyla gerçekleşen yürüyüşte, insanca yaşam talebi damgasını vurdu. HDP Milletvekilleri Oya Ersoy, Züleyha Gülüm , CHP Milletvekilli Ali Şeker’in yerini aldığı yürüyüşte, “Rakamlar sahte, yoksulluk gerçek”, “Krize karşı emeğin hakları için omuz omuza” yazılı pankartlar taşındı.
Yürüyüş boyunca hep bir ağızdan, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Sefalete teslim olmayacağız”, “Çalmadık, çırpmadık, bedelini ödemeyeceğiz”, “Savaşa değil emekçiye bütçe”, “Yaşasın sınıf dayanışması”, “ Çalışırken ölmek istemiyoruz” sloganları atıldı. Dikilitaş’tan Özgürlük Meydanı’na üç arama noktası oluşturan polislerin bazı pankart ve flamaları tutan soplara el koyması dikkat çekti.
‘PARANIN ARTMASI POŞETLERİMİZİN KÜÇÜLMESİDİR’
Emek ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenler için yapılan 1 dakikalık saygı duruşu ardından KESK, DİSK, TMMOB ve TTB’nin ortak basın açıklamasını KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen okudu. Enflasyondan işsizliğe, yoksullaşmadan ekonomik durgunluğa kadar hayatının her alanda kâbusa çeviren kapsamlı bir ekonomik krizle karşı karşıya olunduğunu vurgulayarak sözlerine başlayan Gezen, “Ülkeyi yönetenler ‘En kötüsü geride kaldı, ekonomi tıkırında, her şey yolunda’ nutukları atmaya devam ediyor. Ancak halkın % 99’u olarak bizim için yaşadığımız gerçek değişmedi. Çünkü bizler için krizin anlamı iğneden ipliğe her şeye gelen zamlardır. Artan hayat pahalılığıdır. Eriyen maaşlarımız-ücretlerimiz, satın alma gücümüzdeki düşüştür. Her alış verişte cebimizden çıkan paranın artması, poşetlerimizin küçülmesidir” dedi.
KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen
‘KRİZİN FATURASI YÜZDE 99’UN SIRTINA YIKILMAYA ÇALIŞILIYOR’
İktidarın şimdiye kadar yaşanan krizlerde olduğu gibi bu krizin faturasını da işçi sınıfına, emekçilere, yoksul halka çıkartmaya hedeflediğini kaydeden Gezen, şunları kaydetti:
“Üçte ikisi özel sektöre ve bankalara ait 467 milyar dolar dış borç 81 milyona ödetilmek isteniyor. Küçük bir azınlığın borcu, zamlarla, adaletsiz vergilerle, işsizlik tehdidiyle halkın yüzde 99’u olarak bizlerin sırtına yıkılmaya çalışıyorlar. Sadece yükü bizim sırtımıza yıkmakla kalmayıp krizi emeğe, doğaya yönelik saldırıların fırsatı haline getiriyorlar. Bunun için ülkeyi uçurumun eşiğine getiren neoliberal politikalara daha çok sarılıyorlar.”
GERÇEK ÇIPLAKTIR!
Gezen, gerçeğin çıplak olduğunu ve AKP iktidarının sürdürdüğü, ithalata, betonlaşmaya, dış borçlanmaya, ranta, spekülasyona dayalı ekonomik modelinin çöktüğünü ve Türkiye’nin her alanda dışa bağımlı hale geldiğinin altını çizdi. Gezen, “Ülkede yaşanan ekonomik krizin sorumlusu işçisinden kamu emekçisine, asgari ücretlisinden emeklisine, küçük esnafından çiftçisine kadar toplumun %99’unu oluşturanlar olarak bizler değiliz. Krizin sorumlusu, Türkiye’yi sermaye için cazip bir ülke yapmak adına emeğin en temel haklarını gasp edenlerdir. Krizin sorumlusu şeker fabrikalarından kağıt fabrikalarına kamu birikimini özelleştirmeler yoluyla talan edip Türkiye’yi ithalata mahkum edenlerdir” diye konuştu.
ARTIK YETER!
“Sendikal örgütlenmenin engellendiği, onbinlerce kamu emekçisinin ihraç edildiği, grevlerin yasaklandığı, hak aramanın bastırıldığı bir ortamda elde edilen yüksek kar oranlarını paylaşmayanların bugün zararlarını ve borçlarını bizim sırtımıza yıkmasını kabul etmiyoruz” diyen Gezen, “%1’in yarattığı krizin faturasının %99’a yıkılmasına artık yeter diyoruz” diyerek emekçilerin, işçilerin, yoksulların taleplerini sıraladı.
TALEPLER
Gezen’in açıkladığı ortak talepler ise sıraladı:
“Elektrik, doğalgaz, su, akaryakıt, ekmek, toplu taşıma gibi temel ihtiyaçlara yapılan zamların geri alınmasını, zam yapılmamasını,Kriz bahanesi ile yaşanan işten çıkarmalara, ücretsiz izinlere son verilmesini, ücretlerimizde yaşanan erimenin satın alma gücümüzdeki azalma ve ekonomik büyüme oranları dikkate alınarak telafi edilmesini, Asgari ücretin net 2 bin 800 TL olarak belirlenmesini ve tümüyle vergi dışı bırakılmasını, tüm yükü emekçilerin sırtına yıkan vergi adaletsizliğine son verilmesini, toplumsal yararı, vergide ve gelir dağılımında adaleti sağlayan, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı, emekten yana, katılımcı –şeffaf- hesap verebilir demokratik bir bütçe,yaşanan enflasyon karşısında hükmünü çoktan yitirdiği tescillenen toplu sözleşmenin derhal yenilenmesini, kamuya alımlarda eşitsizliği artıran, torpilin, kayırmanın, kadrolaşmanın önünü açan mülakat, sözlü sınav, güvenlik araştırması ve arşiv kaydı uygulamasına son verilmesini, emeğin haklarını yok eden KHK’lerin iptal edilmesini,OHAL KHK’leri ile herhangi bir hukuki delil ve mahkeme kararı olmadan işinden ekmeğinden edilen tüm kamu emekçilerinin işine iade edilmesini, iş güvencemizi ortadan kaldırmayı hedefleyen her türlü güvencesiz istihdam uygulamasına son verilmesini, Kadınların sürekli, güvenceli işlerde istihdam edilmesinin önündeki tüm engellerin kaldırılmasını istiyoruz.”
DİKTATÖRLER ÖNÜNDE BAŞIMIZ DİK!
Basın açıklamasının ardından Kanun Hükmünde Kararname’ler (KHK) hukuksuz bir biçimde ihraç edilen kamu emekçileri alkışlar eşliğinde sahneye çıktı. Emekçiler adına söz alan Nuray Şimşek, şu ifadeleri kullandı:
“İstanbul’un her sokağında sesini çıkartan direnişimize Mezopotamya’dan, Anadolu’dan, Paris sokaklarından ve bütün coğrafyalardan yükselen bilincin parçası olarak devam ediyoruz. Bizi işsiz bırakan yeryüzü tanrılarına sesleniyoruz; Bu güne kadar hiçbir diktatör karşısında eğilmeyen başlarımız hala dimdik. Bizi gözaltılar tutuklamalar yıldıramıyor. Özgürlüğümüz ve onurumuz için direnmeye devam ediyoruz. Yüksek yüksek tepelere kurdukları saraylarda oturanlar bilmeli ki onları utanç müzesinde sergileyeceğiz. O kara paraları onları kurtaramayacak. İşimizi bugünümüzü ve geleceğimiz geri alacağız. Son arkadaşımız işine dönene ve ağlayan son çocuk gülene kadar pes etmeyeceğiz. Krallar tarihe gömülecek. Kahkahalarımız kalacak KHK’ler gidecek. Zafer direnen emekçinin olacak.”
SİZ SARAYLARDA SALTANAT SÜRERKEN BİZ KRİZE KARŞI SESSİZ KALMAYACAĞIZ!
Konuşmanın ardından mitingin ortak metnini Flormar işçisi Nurhan Güler ve 3. Havalimanı işçisi Özgür Karabulut okudu. Alandan iktidara seslenen Güler ve Karabulut, “Siz saraylarda ejder suyu içip saltanat sürerken ekmeği küçülen halk krize sessiz kalmayacak! KHK’lerle, sorgusuz sualsiz ihraç edilen, açığa alınan emekçiler sessiz kalmayacak! İş cinayetleri ve kölece çalışma koşulları altında emekleri sömürülen başta 3. Havalimanı işçileri başta olmak üzere işçiler krize karşı sessiz kalmayacak! Üniversitelerden ayrılan bütçe azalırken, geleceksizlik kaygısı her geçen gün artan gençler krize sessiz kalmayacak! Bir ömür çalışıp, üç kuruş emekli maaş da krizle birlikte eriyen emekliler krize sessiz kalmayacak.”