2015 Genel Seçimleri CHP 25. Dönem milletvekili adaylarından. 2013-2014 yılları arasında CHP Parti Meclisi'nde görev yapan, siyaset adamı Dursun Bulut, sosyal medya hesabından, “AKP Genel Başkanı önümüzdeki s&
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Gezi Eylemleri’ne katılanlara yönelik sarf ettiği “sürtük” hakaretine tepkiler gelmeye devam ediyor. CHP eski Parti Meclis üyesi, Dursun Bulut,sosyal medya hesabından, “AKP Genel Başkanı önümüzdeki süreçlerde üç şeyi sıklıkla yapacak: Bol bol hakaret edecek” kaleme aldığı yazısında Erdoğan’a tepki gösterdi, muhalefete ise yol gösterdi...
BULUT..."Peki bu kadar kan dökülmesine sebep olanlar neden tekrar tekrar seçiliyor? İşte bunuda kendimize sormalıyız… Başta ana muhalefet olmak üzere herkes başını ellerinin arasına alıp düşünmeli ve çözüm üretmelidir. Demokrasiden yana herkesi mücadeleye katmalıyız. Özellikle ittifak partileriyle ortak etkinlikler düzenleme- liyiz" diyerek CHP Genel başkanına ve CHP kadrolarına göndermede bulundu.
CHP ESKİ PARTİ MECLİS ÜYESİ, DURSUN BULUT BÖYLE YAZDI
AKP Genel Başkanı önümüzdeki süreçlerde üç şeyi sıklıkla yapacak: ● Bol bol hakaret edecek.
● Ana muhalefetin örneğin; milletvekilleri, İstanbul il başkanı ve İBB başkanı gibi, diğer muhalif partilerin örneğin; HDP eş başkanları, milletvekilleri, belediye başkanları ve binlerce parti yöneticileri gibi, tüm sivil toplum örgütleri temsilcilerinin haklarından haksız davalar açtırtmaya hızla devam edecek.
● Hem içte hem dışta, savaş ortamını canlı tutacak.
● Neden bol bol hakaret edecek?
Çünkü; AKP'nin ortamı germeye, gerçekleri gizlemeye ihtiyacı var. 20 yılı aşkındır bir avuç yandaşı zengin etmek için her yolu mübah gördü. Ülkemizin tüm dengelerini bozdu. Ülkemizin içinde bulunduğu daha doğrusu AKP tarafından içte ve dışta itibarsızlaşmamızı eleştirenleri de dış güçlere havale ederek kendilerini milli, eştirenleri de gayri milli ilan etti. Ülkemiz insanı bunları haketmiyor. Başta ana muhalefet olmak üzere herkes başını ellerinin arasına alıp düşünmeli ve çözüm üretmelidir.
AKP'ye laf yetiştirme yarışına girerek politika yapılmaz. O ne dediyse karşı cevap verme gibi... AKP'nin bizi çekmek istediği polemiklere girmek çözüm değildir. Salı toplantıları da karşılıklı atışmalar da halka, ülkeye bir şey kazandırmıyor. Tartışmanın seviyesini düşürenlerle tartışmayı devam ettirmek zaman kayıbıdır.
Oysa ki, bizim hem kendi içimizdeki eksiklikleri gidermek hem ittifak içi çalışmaları bir an önce tamamlamak hem de ittifak dışı parti ve siyasal oluşumlarla geleceği planlayıp kamuoyuna sunulmasını sağlamak gibi sorumluluğumuz var. Eğer bunlar ihmal edilirse olası bir terslikte vebal tüm yöneticilerin boyunlarındadır.
● NEDEN SÜREKLİ DAVALAR AÇILIYOR?
Nedeni çok basit, muhalif kişi ve kurumları yıldırmak, karamsar bir ortam sağlamak, muhalefeti sürekli meşgul etmek ve konsantrasyonunu bozmak. Halka "yok canım, bunlar seçim yaptırmayacak, baksanıza dilediğini içeri tıkıyorlar" dedirterek korku iklimi yaratarak tıpkı,1Kasım 2015 seçimleri öncesi puslu havayı yaratmak istiyorlar. Belirtmeden geçemeyeceğim, tüm bu gelişmelerin önünü yani AKP'yi pervasızlaştırmanın önünü Genel Başkanımızın tek başına aldığı dokunulmazlıkların kaldırılması kararı açmıştı.
AKP'nin bu stratejisini, evlerimize kapanarak ya da sadece ev ve esnaf ziyaretleri yaparak dağıtamayız. Artık güçlü eylemleri örneğin; mitingleri, anında tepki vermeyi peryodikleştir- meliyiz. Demokrasiden yana herkesi mücadeleye katmalıyız. Özellikle ittifak partileriyle ortak etkinlikler düzenleme- liyiz. Halk haksız güçlüden yana olmaz. Ancak haklıdan yana olması için de güvene bakar. Haklıların bu işi yapıp yapamayacağına bakar, kendisini aydınlık geleceğe taşıyıp, taşıyamaya- caklarına bakar. İnanın halk, AKP genel başkanına karşı çok bağırana pirim vermiyor. Hele hele çekingenlik gösteren, “aman ha, provokasyona gelmeyin” diyenlere hiç bakmıyor. Yönetimlerle yakın ilgi içinde olan partililerimizin itirazsızlıklarına bakarak doğru kararlar alındığını düşünmeyin. İnanın partililerimiz, mühürsüz oy pusulalarını kabul edin diyenleri, Ekmelettin İhsanoğlu kararını, dokunulmazlıkların kaldırılmasına destek kararını hiç unutmuyor. Yine halk ve partililer, kendilerini kararlara katanları, birlikte üretenleri, müsses düzene karşı çıkanları, kendisi olanları, güven verenleri destekliyor.
● Neden hem içte hem de dışta gerilim yaşıyoruz?
1984'den beri ve de tüm sağ parti iktidarlarında hep dış müdahalelere başvurup içte de aynı gerilimi yaşattılar. Hatırlayalım Özal "Körfez savaşında bir koyup üç alacağız" demişti. Sonuç: Özal'n başlattığı noktadan itibaren, Ortadoğu adeta kan çanağına dönüştü. Bu politika Erdoğan ile birlikte her yere sıçradı ve düşman olmadığımız komşumuz kalmadı. Yine aynı kişilerin dönemlerinde iç barışı sağlama yerine, salt güvenlikçi politikalar uygulanarak on binlerce vatandaşımızın ölümüne ve yine on bine yakın sivil gorevli, asker ve polisimizin genç yaşta katledilmesine sebep olundu ve olunmaya devam ediliyor.
Peki bu kadar kan dökülmesine sebep olanlar neden tekrar tekrar seçiliyor? İşte bunuda kendimize sormalıyız. Sağ iktidarlar, halkın hassas noktalarını siyasi emelleri için kullanarak iktidarlarını sürdürüyorlar. Ama savaş politikalarına, iç barışı bozup salt güvenlikçi politikalara sarılanlara karşı çıkan bizler, halkı barış ve huzur konusundan ikna edememişiz ki, halk 20 yılı aşkın bir süredir bunları iktidardan tutuyor. Dahası var. Ekonomiyi yerle bir eden dışa bağımlı hale getiren iktidarların, talan politikalarını da halka iyi anlatamamışız. Bunlar kaçıyorlar laflarıyla politikalar inandırıcı olmuyor. Karşı çıktığın her şeyi, bulunduğun her yerde ilkesel hale getirirsen, öncelikle yoksul insanların sorunlarına çözüm üretirsen inandırıcı olursun. Bu halk bilmeliki, muhalefet iktidara geldiğinde ülkeyi kalkındırır, şehirleri betonlaş- tırmaz, yolsuzluğa müsade etmez, ülke çıkarları gerekçesiyle sınır ötesi operasyon yapmaz. Yapanlara karşı çıkar. Ülkemizin menfaatlerini gözü gibi korur. "Yurtta sulh cihanda sulh" ilkesine uyar, kan dökmez ve döktürmez. Kimse terörle mücadele etmeyelim demiyor. Ama bu halk diyor ki, biz asırlar boyunca kardeşçe yaşadık, yaşamaya devam edecegiz.
#AhmetArif'in dedigi gibi:
Kirveyiz, kardeşiz, kanla bağlıyız
Karşıyaka köyleri, obalarıyla
Kız alıp vermişiz yüzyıllar boyu,
Komşuyuz yaka yakaya
Birbirine karışır tavuklarımız
Bilmezlikten değil, Fıkaralıktan Pasaporta ısınmamış içimiz
Budur katlimize sebep suçumuz,
Gayrı eşkiyaya çıkar adımız
Kaçakçıya, soyguncuya, hayına…
Birilerimizi hain, bir diğerlerini sadık vatandaş ilan edip güvenlikçi politikardan çözüm ararsak kırılmaya devam ederiz. Halbuki bizim temel savunumuz: Özgürlükçü laiklik, en geniş anlamıyla demokrasi, emekten yana tavır. Ancak biz bu temel savunulardan uzaklaştık. AKP, İYİ Parti, MHP dışpolitikadan birlikte davranıyor, biz farklılığımızı koyamıyoruz. Bazen operasyonlara evet, bazen hayır diyoruz. Nereden kaldı ilkeli duruş? Tüm araştırmalar gösteriyor ki, birinci parti değiliz ve ikinciliği de kaptırabiliriz. Bu çok büyük vebaldir. Geçmişte aldığınız en kötü kararlardan biri Ekmelettin kararıydı. Onu bile bağrımıza taş basarak destekledik. Ancak bu vebalin altındayken başka veballer yüklenmeyin. Doğru kararlar alın. Yoksa siz yöneticileri de, biz sade üyeleri de kimse kurtaramaz.
#Kendimizolmaktankorkmayın!
Eğer hayatta kendi yolunuzu çizmezseniz, kendinizi başkalarının yolunda yürürken bulursunuz.
Emanuel James Rohn