BU KİRLİ SAVAŞIN SORUMLUSU

BU KİRLİ SAVAŞIN SORUMLUSU

Peki, bu savaşın sorumlusu veya sorumluları kim veya kimlerdir?

BU KİRLİ SAVAŞIN SORUMLUSU

Şimdi başlığa bakıp bazıları “bu bir savaş değil” diyecekler. Olsun varsın desinler. Bana göre bu bir savaştır. Adı konulmamış pis bir savaş. Kahpe bir savaş. Adi bir savaş.

Peki, bu savaşın sorumlusu veya sorumluları kim veya kimlerdir?

7 Haziran’a kadar susmuş olan, durmuş olan silah sesleri, akmayan kardeşkanı ne oldu da birden bire yine depreşti?
7 Haziran’a giden süreçte terör örgütüne ne sözler verilmişti? Oslo’da ve İmralı görüşmelerinde terör örgütüne neler vaat edilmişti?
400 milletvekili isteyen muktedir’in isteği yerine gelmediği için mi?
Kandil mi?
İmralı’mı?
Almanya mı? ABD’mi?
Nedir sebep?

Bu kirli savaşın tek bir sorumlusu vardır: O da Recep Tayyip ERDOĞAN’dır.
Sayın Erdoğan kendisi için Cumhurbaşkanlığını yeterli görmedi. Çünkü onun hedefinde cumhuriyeti tamamen ortadan kaldırma vardır. Onun “hedef 2023” sözünün arkasında yatan yegane arzu cumhuriyetin tamamen ortadan kalktığı ve kurallarını tamamen kendisinin belirleyeceği yepyeni bir yönetim anlayışı yatmaktadır.

Bakınız onun istediği gerçek anlamda “başkanlık sistemi” de değildir. Çünkü başkanlık sisteminin kuralları da Sayın Erdoğan’a uygun değildir.

Bakınız biraz hatırlatma yapayım: Erdoğan göreve geldiğinde kamudaki tüm valileri, tüm kaymakamları, tüm müdürleri görevden aldı ve yerine kendi isteği doğrultusunda atamalar yaptı. Bunu “Ben kendi kadrolarımla çalışmak zorundayım” diye açıkladı. Peki, bununla yetindi mi? Hayır.
Tüm yargı sistemini kendine göre uyarladı. Yetindi mi? Hayır.
Kamu ihale yasasını onlarca defa değiştirdi. Yetindi mi? Hayır.
Askerin dizaynından davranışına kadar, emniyetin tüm yapılanmasına, çalışma biçimine, adaletin işleyişine kadar her şeye beyefendi karıştı mı? Evet.

Bir kadının kaç çocuk doğurması gerektiğinden, öğretmenin öğrencisine ne öğretmesi gerektiğine kadar, valilerin kaymakamların neler yapması, neler söylemesi gerektiğine kadar karıştı mı? Evet.
Gazetecilerin ne yazması, beyefendiye nasıl sorular sorulup, nelerin sorulamayacağına kadar karıştı mı? Evet.

Merkez bankası başkanının faizler konusunda neler yapması gerektiğinden neleri konuşmaması gerektiğine kadar karıştı mı? Evet. Sırf bu yüzden dolar 1500 liralardan 3000 liranın üstüne çıktı mı? Evet. Yani paramız yüzde yüz devalüasyona uğradı mı? Evet.
Bütün bunlara A-KA-PE ve Davutoğlu dahil, kimse ses çıkardı mı? Hayır.
7 Haziran sonrası hükümetin kurulmasını iki aydan fazla geciktirip, hükümetin kurulmamasını isteyen kimdir?  Sayın Erdoğan’ın kendisi.

Sayın Erdoğan 2001’den bu zamana kadar neyi istemişse yaptırmıştır.
Fakat ona rağmen tatmin olamamıştır. Çünkü az da olsa, kırıntısı da kalmış olsa hala cumhuriyet denilen bir idare var. Hala birtakım kurallar var. O bunların hiçbirisini istememektedir.
Hala istemeden de olsa Anıtkabir defterine yazı yazması gerekiyor. Hala demokrasiden bahsedilebiliyor. Oysa o, belediye başkanlığı yaptığı dönemlerde bir konuşmasında açık açık “benim için demokrasi amaç değil, araçtır” dememiş miydi?
İşte şimdi bütün bunlardan kurtulmak için kendisine has bir “başkanlık” sistemi getirmek istiyordu. 400 milletvekilini bunu için istiyordu.
Olmadı.

Olmadı fakat bizimkisi yılmadı. HDP’ye Doğuda ve Güneydoğuda kaptırdığı vekillikleri yeniden elde etmenin peşine düştü. Bunun için SAVAŞ hamlesini başlattı.
Savaş hamlesindenbeklenen nedir?
Birincisi bölge halkı savaşla korkutularak oylarını yeniden A-KA-PE’ye verecek. Böylece HDP eğer barajı aşamazsa oradan bu zamana değin kazanmadan aldığı vekillikleri “baraj sisteminden dolayı” yeniden elde edecek.

İkincisi, bu savaş sürdürülürken terör örgütüne karşı oldukça sert söylemlerle, milliyetçi nutuklarla MHP’nin altı oyulacak. MHP oyları üzerinde oynanacak. (Hoş MHP de meclis başkanlığı seçimi ve hükümeti kurma çalışmalarındaki yanlışlarıyla biraz bunu hak etti ya….O ayrı bir konu)
Evet, kısaca anlatmaya çalıştığım ve bir AKP li vekilin de Hürriyet Gazetesine yapılan baskın sırasında söylediği gibi “ Ne olursa olsun seni başkan yapacağız” sözü savaşın asıl nedenidir.
Şimdi yapılacak şey şudur: 1 Kasım seçimlerinde ya Tayyip Beyin partisine 400 milletvekili çıkartacak oyu vereceğiz ve demokrasiden, cumhuriyetten, Atatürk’ten, Anıtkabir’den falan tamamen kurtulacağız; ya da AKP yi tamamen çizip, Tayyip Bey’den bu yaptıklarının hesabını soracağız.

Hadi hayırlısı.