BASINDA ÖZGÜRLÜK, SIRAMIZ 138…
Basın özgürlüğü sıralamasında Türkiye’nin yerini 138. sırada olarak tanımlayan Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü-RSF, TMMOB Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde bir basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda RSF Genel Sekreteri Jean François Julliard, RSF Türkiye temsilcisi Johann Bihr, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti -TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş ve Gazeteci İsmail Saymaz Türkiye’de basın özgürlüğü ile ilgili kaygılarını dile getirdiler. Örgüt, ayrıca 3 Mayıs tarihinde Gazetecilere Özgürlük Platformunun-GÖP düzenleyeceği Uluslararası Basın Özgürlüğü Kongresi’ne de katılacağını duyurdu.
RSF adına basın açıklamasını yapan Julliard; “Şu anda gazetecilerin yargılandığı 2 bin dava var. Ayrıca gazetecilere yönelik şiddet uygulamaları da oldukça yaygın. Kınadığımız bir diğer konu İnternet sansürü. Şu anda Türkiye’de sınırlı şekilde ulaşılan ya da tamamen yasaklı olan 8 bin site var. Üçüncü olarak bilgiye erişim sorunu çok önemli. Soruşturmanın gizliliği iddia edilerek yargılanmayla ilgili bilgilere ulaşamıyoruz. Gazetecilerin üzerindeki ekonomik baskılar da yumuşak bir baskı mekanizması. Birçok gazeteci içsel baskılar sonucu haberlerinin geri çekildiğini bize bildiriyor. Medya patronları, şirketler arasındaki siyasi ilişkilerin ortaya çıkarılmasında fayda var.”
RSF olarak Türkiye’deki yetkililere de üç tavsiyede bulunduklarını dile getiren Julliard, “Gazetecilere sistematik bir şekilde aktivist ve terörist muamelesi yapmaktan kaçınmak ve bununla ilgili yasanın ve ilgili maddelerin değiştirilmesi gerekiyor. Cezaevlerindeki gazetecilerin sayısına dair bir liste hazırlamalılar. Türkiye bu sayıyı belirleyemediğimiz tek ülke. Devlet STK’lar ve yerel derneklerin çalışmalarına daha fazla kulak vermeli” dedi.
TGC ve GÖP adına konuşan, TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, 10’u kadın 68 gazetecinin tutuklu olduğunu, gazeteciler hakkında açılmış 2 bin dava ve 4 bin soruşturma olduğunu hatırlattı. Hükümetin bu sorunları görmezden geldiğini belirten Güneş, “Türkiye demokratik hukuk devleti olarak nitelendirildiği bir dönemde basın özgürlüğü açısından en karanlık dönemlerinden birini yaşıyor. Biz 68 gazeteci tutuklu diyoruz hükümet 27 diyor. Hükümet bizim listemizde ismi olan gazetecileri terörist olarak kabul ediyor. Bizim listemizde yer alan gazeteciler yalnızca gazetecilik mesleğini yerine getirdikleri için tutuklanmış bulunuyorlar. Sayın Başbakan Ahmet Şık’ın kitabını bomba olarak tanımlıyor, sözün bittiği yere geliyoruz” dedi
Yaptığı haberler nedeniyle 100 yıl hapis cezasıyla yargılanan Radikal Gazetesi Muhabiri İsmail Saymaz ise; “O yıllarda hakkında yazı yazılması zor olan tek kurum Türk Silahlı Kuvvetleriydi. Derin devlet yapılanmalarıydı. Bugün bu yapıların eleştirilmesi, haklarında soruşturma açılması memnuniyet verici. Ama şimdi aynı dokunulmazlığın başka topluluklara yüklendiğini görüyoruz. İktidara, yargı ve polis örgütüne ve yaygın baskın bir dini eğilime yönelik en ufak bir eleştiri terör örgütü propagandası ile karşı karşıya kalma nedeni olabiliyor” diyen Saymaz, bu nedenle Ahmet Şık ve Nedim Şener’in suçsuz olduğunu düşündüklerini ve onların ifade özgürlüğünün Türkiye’deki kahramanları olduğunu belirtti.