Tarih: 12.09.2016 16:42
Aynı Kafa Aynı Zihniyet ve 36 yıl
Aynı Kafa Aynı Zihniyet ve 36 yıl
2 Eylül 1980 darbesinin üzerinden 36 yıl geçti. 12 Eylül 1980 ve sonrasında yaşanan acılar, aradan 36 yıl geçmiş olmasına rağmen hala silinmedi. 12 Eylül ile yaratılmak istenen baskıcı-ve otoriter yönetim zihniyeti, bugün AKP eliyle daha da derinleştirilerek sürdürülüyor
12 Eylül, “Türk-İslam sentezi” anlayışının özellikle eğitim sistemi içinde kurumsallaşmasını sağlarken, AKP eliyle eğitimin ve toplumsal yaşamın bütün alanlarında hayata geçirilmeye çalışılan tekçi, baskıcı ve otoriter yönetim anlayışının yaygınlaşmasını sağlamıştır.
Aradan geçen 36 yıl içinde eğitim yaşanan ticarileştirme ve eğitimi dinselleştirme uygulamaları tüm hızıyla sürmüş, bir taraftan laik ve bilimsel eğitime açıkça meydan okunurken, diğer taraftan Eğitim hakkına yönelik yasak ve engeller ısrarla devam ettirilmiştir. Bugünden geriye doğru baktığımızda, 12 Eylül rejiminin uygulamaları ile AKP eliyle ulaşılmak istenen hedeflerin bire bir aynı olduğu görülmektedir.
Türkiye, 36 yıldır darbe hukukuyla yönetiliyor
12 Eylül, hukuktan eğitime, iş yaşamından sanata, insan haklarına ve özgürlüklere büyük darbe vurdu. Gözaltıların, işkencelerin, kaybedilen yurttaşların, idamların ürpertici anısı silinmezken, darbeyle gelen hukuksal uygulamalar da hâlâ sürüyor. Hem de 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL’le katlanarak
Bugün 12 Eylül darbesinin 36. yıldönümü. Türkiye, 36 yıldır darbe hukukuyla yönetiliyor. Tıpkı 36 yıl önce olduğu gibi bugün de sol muhalefeti yok etmek üzere uygulanan sıkıyönetim politikaları yeniden gündemde. Cunta rejiminin yaşattığı acılar ise 36 yıldır yürekleri dağlamaya devam ediyor. 12 Eylül 1980’de, faşist cunta ülke yönetimine el koydu. Tüm Türkiye’de sıkıyönetim ilan edildi. 650 bin kişi gözaltına alındı. Kayıtlı 90 güne kadar gözaltında tutuldular. Kayıtsız 150 günü geçen gözaltılar yaşandı. Gözaltına alınan insanların yüzde 95’i işkenceye tabi tutuldular. İşkencede 171 kişi öldürüldü. 12 Eylül döneminde bütün cezaevleri zulüm ve işkence evine dönüşmüştü. Ancak en yoğun işkence Diyarbakır Cezaevi’nde yaşandı. Oradan 34 tutuklunun cansız bedeni çıktı. İç Güvenlik Komutanı Esat Oktay Yıldıran, tutuklu ve hükümlüleri, kaba dayak, falaka, dışkı yedirme, copla tecavüz, lağım suyunun içine bırakma gibi vahşet tezgâhlarından geçirdi. Yıldıran, 1988’de, İstanbul Kısıklı’da bir halk otobüsünün içinde ailesinin gözü önünde başından vurularak öldürüldü.
Netekim Paşa,'Bir Sağdan Bir Soldan'
Askeri mahkemelerde açılan 210 bin davada, 230 bin kişi yargılandı. 98 binden fazla insan ‘örgüt üyesi’ olmakla suçlandı. Yargılanan 6 bin 353 kişinin idamı istendi. 49 kişi idam edildi. Darbenin ilk infazı Necdet Adalı ve Mustafa Pehlivanoğlu, Ankara’da 7 Ekim 1980’de idam edildi. Serdar Soyergin, 25 Ekim’de, Erdal Eren ise 13 Aralık’ta Ankara’da idam edildi. Devlet eliyle öldürülenlerin 17’si sol, 7’si sağ görüşlü; 25’i adli suçlu, biri de ASALA militanıydı. Darbenin başı Kenan Evren, yıllar sonra bir televizyon programında idamlar için şöyle demişti: “Ben sağ ve sol ayrımı yapmadım. Hatta o kadar ki mahkûm olanlar, idam cezası alanlar var. Mesela sağdan bir tane mahkûmun idamından sonra, bekletirdim. Sonra soldan bir tane idam ettirip, ötekini bekletirdim. Yani bir tane sağdan bir tane soldan adam astık. Sırf denge olsun diye buna dikkat ettim.”
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —