Anjelika Akbar Esenlerde!
Esenler belediyesi ESEV kültür etkinliği kapsamında Anjelika Akbar Sondurak’taki eğitim merkezinde öğrencilerle buluştu.
Çok sayıda öğrencinin yanında yerel medyanın ve vatandaşların katıldığı etkinlikte merak edilen soruları Akbar yanıtladı. Müziğin evrenselliğini ve toplum üzerindeki etkisini etkilerini anlattı.
Müziğin kendisine Allah vergisi olduğu ifade eden Anjelika Akbar Müzik benim yaşamında çok önemli bir yere sahiptir diyerek çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Müzik insan ruhunu zinde tutma yöntemidir
Anjelika Akbar “ Çok eski çağlardan beri, hatta antik çağlardan beri müzik insan yaşamına girmiştir. Bazen bir terapi, bazen de insan ruhunu zinde tutma yöntemi olmuştur. Eski Mısırda, Ortaasyada, Hindistan’da ve Osmanlı’da müzik terapi yöntemi olarak kullanılıyordu. İbni Sina’nın Kurtuluş kitabını çok beğeniyorum. Batı dünyası İbni Sina’yı tıbbın babası olarak kabul ediyor. Bildiğimiz gibi geçmişten günümüze kadar birçok hastalığın ana sebebi psikolojiktir. Psikolojik hastalıklarıda müzikle tedavi etmek bir yöntemdir.
Mozart’ı dinlemek bir terapi yöntemidir
Batıda bazı doktorlar bu konuda 30 yıldan beri araştırmalar yapıyorlar. Mozart’ı dinlemek bazı insanlarda olumlu etkiler bırakmıştır. Mozart’ın müziğindeki frekanslar karaciğer rahatsızlığına iyi geldiği saptanmıştır veya başka bir renkteki müzik başka bir rahatsızlığa iyi gelebilir.
Müzik evrenseldir
Biz Allaha yaklaşmak için erimemiz lazım müzik evrenseldir. İllaki Allaha yaklaşmak için müzik dinlemek gerekmiyor. Bizim saydam olmamız gerekiyor. Müzik duygularımızı pekiştirebilirse; huzura yaklaşmış olabiliriz. Her insanın bir müzik menüsü vardır. Müzik sizi bazen de depresyona sokabilir.
Türkiye’de kadının yerini müzikte değil de hayattaki yaşam koşullarında aramak lazım. Mesela Karadeniz bölgesinde Atmacayı eşinden çok seven bir anlayışın hakim olduğu söyleniyor.
Türkiye Kapitalist blokta olduğumuz bilgimiz vardı
Biz Sovyetler Birliğinde demir perde ülkesinde yaşıyorduk. Türkiye ile hiç bir şey bilmiyorduk. Tek bildiğim bir köprü var onun altında balık yeniyordu. Demir perdenin ötesinde ne var ne yok bilmiyorduk. Türkiye Kapitalist blokta olduğumuz bilgimiz vardı.
Atatürk’ü Kültür ve Sanata değer veriyordu
Atatürk’ü Türkiye’ye geldiğimde bile tanımıyorduk. Televizyon izlerken beni duygulandıran bir müzik çalmaya başladı. Daha sonra bu müziğin İstiklal Marşı olduğunu öğrendim. Atatürk’ü bu noktadan öğrenmeye çalıştım. Araştırmalarımın sonucunda kültür ve sanata değer veren aynı zamanda zor dönemlerde ve savaşlarda kültür ve sanata değer veren bir insandı. Kültür ve sanata nerede değer veriliyorsa beni m için çok önemlidir.
Türkiye’de ilk eserim Güneşin Doğduğudur
Türkiye’de ilk eserim Güneşin Doğduğudur. Bu Atatürk’e duyduğum hayranlıktır. Zor şartlarda nelerin başarıldığı eserdir. Hiç bir bilgin olmadan fotoğraflara bakarak duygularımı yansıttığım bir eserdir.
Müziği hiçbir zaman ticari düşüncelerle yapmadım
Ben müziği hiçbir zaman ticari düşüncelerle yapmadım. Kendimi ifade etmek ve sanat için müzik yapıyorum. Dünyada iki şeye önem verdim. Biri uzay bilimleri diğeri ise sanat ve kültürdür.
Ben müzikle insanlara dokunabiliyorum aynı zamanda ruhlarına hitap edebiliyorum. Bu düşüncelerimden hiçbir zaman vazgeçmedim. Müzik benim hem aşkım hem de mesleğimdir. Doğaldır ki bu işten parada kazanıyorum. Allah bana böyle bir fırsat verdi ki müziğe olan aşkımı da yaşamış oluyorum.