Tarih: 04.02.2021 13:25

AYM'nin Enis Berberoğlu kararı

Facebook Twitter Linked-in

Anayasa Mahkemesi, Enis Berberoğlu hakkında verdiği ikinci ihlal kararının gerekçesini yayımladı. Kararda, yerel mahkemenin yeniden yargılama yapması, mahkûmiyet hükmünün infazının durdurulması, Berberoğlu’nun hükümlü statüsünün sona erdirilmesi ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi gerektiği vurgulandı. Hukuk devleti vurgusu yapılan ve AYM kararlarının bağlayıcılığına dikkat çekilen kararda; “Anayasa'nın öngördüğü hukuk düzenine karşı koyma anlamına gelen keyfî kararlara hiçbir hukuk sisteminde müsaade edilemez” denildi.
Berberoğlu, AYM’nin ilk ihlal kararının yerel mahkemece uygulanmaması nedeniyle, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle yeni bir başvuru yapmıştı. AYM bu başvuruyu 21 Ocak’ta karara bağladı. Ve Berberoğlu’nun seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verdi. O kararın gerekçesi Resmi Gazete’de yayımlandı.

İŞTE GEREKÇELİ KARAR

Gerekçeli kararda, Berberoğlu’nun yargılanma ve vekilliğinin düşürülmesi süreci hatırlatıldı. Ve özetle şu tespitlere yer verildi:

AYM KARARLARI BAĞLAYICIDIR: 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı ile derece mahkemelerinin görev ve yetki alanına müdahalede bulunduğunu ileri sürerek başvurucu yönünden yargılamanın yenilenmesine yer olmadığına ve mahkûmiyet hükmünün aynen infazına karar vermiştir. Başvurucunun anılan karara yönelik itirazını inceleyen İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi ise yeniden yargılama yapma yetkisinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde olduğundan bahisle itiraz hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair bir hüküm tesis etmiştir. Anayasa'nın 153. maddesinde yer alan Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğuna dair hükmün herhangi bir istisnası bulunmamaktadır. Dolayısıyla mahkemeler ve kamu gücünü kullanan diğer organlar Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamaktan veya gereğini yerine getirmekten kaçınamaz.

ANAYASA MAHKEMELERE DİRENME YETKİSİ VERMİYOR: Anayasa, kamu makamlarına ve derece mahkemelerine Anayasa Mahkemesi kararlarına direnme veya bağlayıcılığını tartışma yetkisi vermemektedir. Anayasa Mahkemesi kararının bağlayıcılığı, yapılması gerekenleri ve ihlalin sonuçlarını ortadan kaldıracak merciin belirlenmesini kapsar. Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmasının reddedilmesi ve ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılmaması, Anayasa ile açıkça çelişen ve anayasa koyucunun iradesine aykırı bir yorum ve uygulamadır. Anayasa'nın 67. maddesinde güvence altına alınmış olan seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlal edildiği şeklindeki Anayasa Mahkemesi kararına rağmen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmaması başvurucunun aynı hakkının bir kez daha ihlaline neden olmuştur.

YEREL MAHKEME KARARI ANAYASA’NIN ÖZÜNE AYKIRIDIR: Mahkûmiyet hükmünün TBMM Genel Kurulunda okunmasıyla milletvekilliği sıfatı sona eren başvurucu 5 Haziran 2020 tarihinde ceza infaz kurumuna konulmuştur. Anayasa Mahkemesi’nin başvurucu hakkındaki hak ihlali kararına rağmen ilk derece mahkemesi yeniden yargılama yapılmasına yer olmadığına ve mahkûmiyet hükmünün aynen infazına karar vermiş, itiraz mercii de itirazı reddetmiştir. Derece mahkemelerinin kararlarının Anayasa'nın sözüne aykırı olduğu sonucuna varılmıştır. Böylece başvurucunun hükümlü statüsünün devam ettirilmesi hukuki dayanaktan yoksun hâle gelmiştir. Başvurucunun ceza infaz kurumunda hükümlü statüsü devam ettirilmesi Anayasa'nın 83., 153. ve 19. maddelerine aykırılık oluşturmuştur. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

YEREL MAHKEMEYE: HÜKÜMLÜ STATÜSÜNÜ SONA ERDİR

AYM gerekçeli kararının hüküm kısmına da İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ne yapması gerektiğini de açık açık yazdı. Yüksek Mahkeme, yerel mahkemeden; yeniden yargılama işlemlerine başlanması, mahkûmiyet hükmünün infazının durdurulması, Berberoğlu’nun hükümlü statüsünün sona erdirilmesi ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı vermesini istedi.

Yerel mahkemece bu işlemlerin yerine getirilmesinin zorunluluk olduğunu vurgulandı. “Hukuk devleti” vurgusu yapılan gerekçede şu çarpıcı tespitlere yer verildi:

AKSİ HALDE HUKUK DEVLETİNDEN BAHSEDİLEMEZ: Anayasa'nın 2. maddesinde anlamını bulan hukuk devleti retorikten ibaret değildir. Kamu gücünü kullanan organların, mahkemelerin ve bireylerin hukuka uygun davranmadıkları bir ülkede hukuk devletinin varlığından söz edilemez. Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğu yönündeki Anayasa'nın 153. maddesinin açık hükmüne rağmen her ne sebep ve mülahaza ile olursa olsun yerine getirilmemesi hukukun üstünlüğü ilkesinin ve bu ilkenin temel alındığı anayasal düzenin ağır bir biçimde ihlali anlamına gelmektedir.

KEYFİ KARARLARA MÜSAADE EDİLEMEZ: Bu kapsamda, türlü bahaneler ve hukuk tanımaz tutum ve davranışlarla bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesine ve mevcut ihlallerin sürdürülmesine neden olacak şekilde, Anayasa'nın öngördüğü hukuk düzenine karşı koyma anlamına gelen keyfî kararlara hiçbir hukuk sisteminde müsaade edilemez.

ANAYASAL DÜZEN KORUNMALI: Bir hukuk devletinde anayasal hükümlere uymamanın ilgililer açısından cezai, idari ve hukuki sorumluluklar doğuracağı açıktır. Anayasal düzenin korunması yalnızca Anayasa Mahkemesine ait bir görev değildir. Anayasal kurumların, kamu gücünü kullanan organların, gerçek veya tüzel kişilerin Anayasa'yı koruma ve anayasal kurallara sadakat gösterme yükümlülüğü bulunmaktadır.

MECLİS VURGUSU: Anayasa Mahkemesinin Kadri Enis Berberoğlu ve kararlarında tespit edilen hak ihlallerinin ortadan kaldırılması ve kararların gereğinin yerine getirilmesi yalnızca ilgili derece mahkemelerinin değil başta Türkiye Büyük Millet Meclisi ile Hakimler ve Savcılar Kurulu olmak üzere kamu gücünü kullanan diğer organların da görevidir. Bu sebeple ihlal kararının ilgili kurumlara da gönderilmesi gerekir.

ŞİMDİ NE OLACAK?

Bu karar sonrası gözler; yeniden İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne çevrildi. Mahkemenin AYM kararı uyarınca yeni hüküm tesis edecek. Yerel mahkemenin AYM’nin kararı doğrultusunda karar vermesi durumunda ise bu kez gözler, Berberoğlu’nun vekilliğini düşüren Meclis’e çevrilecek.

 



ŞENTOP'TAN AÇIKLAMA

Anayasa Mahkemesi'nin Enis Berberoğlu hakkındaki gerekçeli kararını değerlendiren TBMM Başkanı Mustafa Şentop, "Bilhassa TBMM'ye bu şekilde bir tembihte bulunması, nasihatte bulunması, öğüt vermesi Anayasa Mahkemesi'nin çok açık bir yetki aşımıdır. Bu kararı, bir siyasi bildiriye dönüştüren bir kısmıdır bu" ifadelerini kullandı.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —