Sayın başbakanın Osmanlı Devleti’nin bir dönemini konu edinen bir dizideki harem sahnelerine atfen yaptığı konuşma, yeni gündem maddesini oluşturdu.
Başbakanın gündem belirlemesine artık alıştık. Muhtemeldir ki; bizlere Muhteşem Yüzyıl dizisini ve kendisinin bu diziyle ilgili düşüncelerini tartıştırırken, bir başka yasal düzenlemeyi, ya da uluslar arası bir sorunu kamuoyundan gizlemek istemektedir.
Sivilleşme, demokratikleşme edebiyatı ile gelen, bir şiirden dolayı kendisinin tutuklandığını, mağdur edildiğini her fırsatta bas bas dilendiren Sayın başbakanın, bu konuşması bazı çevreleri savcıların, yargıçların hedefi haline getirmektedir. Açıkçası bu dizinin senaristinin, yönetmeninin, oyuncularının, bu diziyi yayınlayan TV kanalının suç işlediklerini savcılara işaret etmektedir. Yani muhbirlik, ispiyonculuk yapmaktadır.
Sayın başbakan, “ecdadımız, atalarımız bu dizide gösterildiği gibi değildir. Onlar ömürlerini at sırtında muharebe meydanlarında geçirmişlerdir” diyor.
Son olaylar, (Suriye açmazı, PKK terörü ve Kürt sorununun çözümsüzlüğü, 29 Ekim ve 10 Kasım’da partisinin ve kendisinin takındığı yanlış tutum…gibi şeyler) kendisini fazlasıyla germiş olmalı ki, yeni bir gündem yaratma yolunu seçti. Kendisini RTÜK yerine koyarak dizi denetleyiciliğine soyundu.
Asıl sorun sayın başbakanın tahammülsüzlüğüdür. Asıl sorun sayın başbakanın baskıcı, sansürcü dünya görüşüdür.
Sayın başbakan maşallah söz konusu Atatürk olunca, cumhuriyetin kuruluşu olunca ortalığı toz duman ediyor. Onlara ağzına geleni söylüyor. Dinsizlikle mi suçlamıyor, darbecilikle mi, diktatörlükle mi…
Ne var ki o meşhur atalarına, ecdadına (!) Osmanlı’ya sıra gelince kimseye toz kondurmuyor.
Peki, Osmanlı yönetimi ne kadar Türk’tü? Ne kadar Müslüman’dı? Aile yaşamları ahlak değerlerimize ne kadar uygundu?
Bakınız sevgili okurlarım, Osmanlı günahıyla sevabıyla bizim tarihimizdir. Ben Osmanlı döneminde yaşam bulmuş olan kültür ürünlerini, (varsa) icatları, yenilikleri başım üstüne koyarım. Ama bir ülkenin yönetimini tek elden gerçekleştiren (muhteşem) Süleymanların, hükümdarların hareminde onlarca cariye ile cilveleşmesini günümüz anlatımıyla (gurup seks yapmalarını), cariyeleri tıktıklamasınlar diye zenci kölelerin hadım edilmelerini, neredeyse tamamının Türk olmayan, gayrimüslüm kadınlarla evlenmelerini haklı göremem. O düzenlemeyi, o anlayışı haklı göremem. Ahlaki göremem.
Onlarca şehzadenin tahta çıkmak için birbirlerini boğazladığı kardeş katlini haklı göremem. İnsani göremem. Ahlaki göremem. Hele hele bunu İslam dini ile açıklamaya kalkışmayı kabul edemem.
Bugünkü ABD’nin emperyalist işgali gibi, o dönemin güçlü ordusuna sahip olan Osmanlı Devleti’nin işgalci tutumunu haklı göremem.
Bakınız başbakanın o, “at sırtındaki ecdadımı kimse bu dizilerdeki gibi gösteremez” dediği ecdadımızın evlilik karnelerine birlikte bir göz atalım:
I.Murat’ın annesi Nilüfer Hatun Yarhisar tekfuru Mihalis’in kızıdır. Asıl adı Holofira’dır. Orhan Gazi ve arkadaşları bu hatunu Bilecik tekfurunun oğluyla nişanlıyken düğün günü kaçırmışlardır.
Yıldırım Beyazıt’ın annesi Gülçiçek Hatun aslen Rum’dur.
II. Murat’ın annesi Emine Hatun’un asıl adı Verenika’dır.
Fatih Sultan’ın annesi Hüma Hatun’un asıl adı Despina’dır. Sırp olduğu söylenir.
II.Beyazıt’ın annesi Gülbahar Hatun’un Arnavut veya Sırp olduğu söylenir.
Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Ayşe Hafsa Sultan Kırım Hanı Mengli Giray’ın kızıdır.
II. Selim’in annesi yani şu meşhur Kanuni’nin eşi Hürrem Sultan’ın asıl adı Roxelanne idi.
III. Murat’ın annesi Nurbanu Sultan 1520’lerde henüz 10 yaşındayken korsanlar tarafından kaçırılıp köle tüccarlarına satılmış
Venedikli Yahudi bir ailenin kızıdır.
III. Mehmet’in annesi Safiye Sultan’da 1530’ların sonlarına doğru korsanlar tarafından kaçırılıp Osmanlı’ya getirilmiştir. Asıl adı Soffia Baffo’dur.
I.Mustafa’nın annesi Arnavut asıllıdır.
I. Ahmet’in annesi Handan Sultan Rum asıllıdır. Asıl adı Helen’dir.
Genç Osman’ın annesi Mahfirüz Hadice Sultan Sırp asıllıdır. İlk adı Mari’dir.
IV. Murat’ın annesi Kösem (Mahpeyker) Sultan Bosnalıdır. Asıl adı Anastasya’dır.
IV.Mehmet’in annesi Turhan Sultan Rus asıllıdır. Asıl adı Nadya’dır.
II. Süleyman’ın annesi Saiha Dilaşub Hatun Sırp kökenlidir.
II. Ahmet’in annesi Hatice Muazzez Sultan Yahudi Leh asıllıydı. İlk adı Eva idi.
II. Mustafa ve III. Ahmet’in anneleri Emetullah Rabia Gülnuş Venedik’lidir.İlk adı Evemia’dır.
I.Mahmut’un annesi Saliha Sultan Rum asıllıdır. İlk adı Aleksandra’dır.
III. Mustafa’nın annesi Mihrişah Sultan Fransız asıllı ve ilk adı Janet’tir..
I.Abdulhamit’in annesi Rabia Şermi Sultan Fransız asıllı adı İda’dır.
III. Selim’in annesi Mihrişah Valide Sultan Ceneviz asılı ve ilk adı Agnes’tir.
IV. Mustafa’nın annesi Sineperver Valide Sultan Bulgar asıllıdır. İlk adı Sonya’dır.
II.Mahmut’un annesi Nakşidik Sultan Fransız asıllıdır.
I.Abdülhamit’in annesi Bezm-i Alem Valide Sultan’ın Yahudi asıllı olduğu söylenir.
Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Sultan Romen asıllı, ilk ismi Besime’dir.
V. Murat’ın annesi Çerkefsa Sultan Çerkez.
II.Abdülhamit’in annesi Tirimüjgan kadınefendi Trabzon’da esir pazarından alınma dansçı bir Çerkez kızıdır.
Mehmet Reşat’ın annesi Gülcemal Kadınefendi Arnavut ve ilk adı Sofi’dir.
Vahdettin’in annesi Gülüstü Kadınefendi Çerkezdir.
Görüldüğü gibi “ecdadımız at üstünde bir hayli gezmişe” benziyorlar (!) O dönemde iyi ki motorlu taşıtlar yokmuş. Bir de şimdiki ulaşım araçları olsaydı kim bilir daha ne kadar dolaşırlardı.
İşte böyle sayın başbakan; sizin o pek övünerek bahsettiğiniz ecdadımızda kimin eli kimin uçkurundaymış belli değil. Ve bir şey yine; soy dediğiniz acaba sadece baba tarafıyla mı alakalıdır? Soy sop işinde anne tarafının rolü hiç mi yoktur?
Ne var ki, o dönemi o dönemin anlayışıyla, cumhuriyetin kuruluş yıllarını o dönemin koşullarıyla, bugünü de bugünün koşullarıyla değerlendirmek kanımca doğru olandır.
Siz bırakın sinemayı, tiyatroyu, sanatı, diziyi o alanda görevli insanlar değerlendirsinler. Siz kendiniz doğru durun yeter.
Sonra birileri kalkar bugünkü yöneticilerin de soyunu sopunu araştırmaya kalkışır. Ola ki mahcup olanlar olabilir!!!...
Esen kalın.
27.11.2012
