Tarih: 29.06.2022 14:47
AKŞENER: İKTİDARIN GÖZÜNDE; MİLLETİMİZİN, ARTIK ARABA LASTİĞİ KADAR DEĞERİ YOK
Akşener, "Geçen ay, çaya gelen yüzde 47’lik zamdan sonra, geçtiğimiz hafta da, şekere yüzde 67 zam geldi. Yani, artık şekerli çay içmek bile, zengin işi oldu. Hani Almanya bizi kıskanıyordu? Doktor sayımız da yetersiz, sağlık personeli sayımız da yetersiz. Ama Bay Kriz’e göre; “Giderlerse gitsinler!” değil mi? Yazıklar olsun!" ifadelerini kullandı.
HASTANE KUYRUKLARINI BİTİRDİK.” DİYE ÖVÜNENLER, ASLINDA, SANAL KUYRUKLAR OLUŞTURMUŞLAR
Hemen hemen gittiğimiz her ilde, bir vatandaşımız yanımıza geliyor; “Nerede bu devlet?” diye soruyor. Bu sese kulak verdiğimizde de; Hastaneden randevu alamadıklarını, Randevu alsalar bile, doktor bulamadıklarını, Doktoru bulsalar bile, bu sefer de, ilaçlarına ulaşamadıklarını söylüyorlar. Yani sağlıkta yaşanan sorunlar, zincirleme bir şekilde ilerliyor. Zincirin ilk halkası randevu sistemi… “
Hastane kuyruklarını bitirdik.” diye övünenler, aslında, sanal kuyruklar oluşturmuşlar. Merkezi Hekim Randevu Sistemi üzerinden, randevu alabilenler, artık birbirlerini tebrik eder hale gelmiş durumda. Evet, artık hastane kuyrukları yok. Çünkü sistem üzerinden randevu alıp, hastaneye gidebilen yok. Artık randevu kuyrukları var… Hasta, ya da hasta yakınları, işi gücü bırakıp, saat tam 16:00'da, yeni açılacak randevu kayıtları için, sistemin başında bekliyor. Üstelik bunu da, düzenli periyotlarla yapmaları lazım. Çünkü, randevu açılacağının garantisi yok. Yani randevu alana kadar, her gün alarm kurup, tam o saatte, sisteme girmeleri lazım… Şu işe bakar mısınız? Yani; hasta vatandaşlarımız, doktoru artık hastanede değil, evde bekliyor. Yani; Ak Parti iktidarı, her konuda olduğu gibi, yine sorunu çözmek yerine, sorunun şeklini değiştirmeyi seçiyor.
“HANİ ALMANYA BİZİ KISKANIYORDU? DOKTOR SAYIMIZ DA YETERSİZ, SAĞLIK PERSONELİ SAYIMIZ DA YETERSİZ”
Aziz milletim; Merkezi Hekim Randevu Sistemi’nde alınamayan randevular, sorunun sadece görünen yüzü. Altında yatan esas sebep ise; sağlık sistemimizdeki sorunlar zincirinin ikinci halkası olan, doktor yetersizliği… Son OECD verilerine göre, Ülkemizde 100 bin kişiye, 195 hekim ve 240 hemşire düşüyor. Oysa, nüfuslarımızın birbirine çok yakın olduğu Almanya’da; 100 bin kişiye, 450 hekim ve 13 bin 900 hemşire düşüyor. Almanya’da, 100 bin kişiye düşen sağlık çalışanı, 644 iken, biz de ise bu sayı, sadece 112… Hani Almanya bizi kıskanıyordu? Doktor sayımız da yetersiz, sağlık personeli sayımız da yetersiz. Ama Bay Kriz’e göre; “Giderlerse gitsinler!” değil mi? Yazıklar olsun!
“İKTİDARIN GÖZÜNDE; MİLLETİMİZİN, ARTIK ARABA LASTİĞİ KADAR DEĞERİ YOK”
Değerli dava arkadaşlarım; Diyelim ki randevu alındı, doktor da bulundu. Bu sefer de karşımıza; sağlık sistemimizdeki sorunlar zincirinin, üçüncü halkası çıkıyor. O da, muayene süresi… Bugün ülkemizde, bir hastanın muayene süresi ne kadar, biliyor musunuz? 5 dakika… Yanlış duymadınız, sadece 5 dakika. Musluk tamiri10 dakika, lastik tamiri 20 dakika, araç muayenesi 45 dakika, ama hasta muayenesi, sadece 5 dakika. Yani
iktidarın gözünde; Milletimizin, artık araba lastiği kadar değeri yok. İşte size, iktidarın öve öve bitiremediği, sağlıkta dönüşüm programı…
Muayene sürelerini 5 dakikaya indirmek ve hekimlerin, günde 90’dan fazla hasta bakmasını istemek; hem hastaya, hem de hekimlerimize karşı yapılabilecek, en büyük kötülüktür. Dünya Sağlık Örgütü, muayene süresi standardını, 20 dakika olarak belirlerken, Sağlık Bakanlığı'nın, 5 dakika gibi bir süreyi öngörmesi; hem sağlıkta şiddet vakalarını artmasına, hem hekimlerimizin, mesleki tatmin duygusunun zedelenmesine, hem de hastalarımızın, tanı ve tedavisinin, iyi yapılamamasına yol açıyor. Buradan, Sağlık Bakanlığı’na bir çağrıda bulunmak istiyorum. Bu uygulamadan, derhal vazgeçin. Hem sağlık çalışanlarımızın, iş yükünün hafifletilmesi hem de milletimizin, kaliteli bir sağlık hizmeti alabilmesi için, gelin, bilimsel gereklere uygun olarak, Dünya Sağlık Örgütü'nün de öngördüğü çerçevede, gerekli önlemleri alın. Hekimlerimizin ve hastalarımızın, daha fazla mağdur olmasına izin vermeyin.
“BU SEFER DE KARŞIMIZA İLAÇ YOKLUĞU ÇIKIYOR”
Eveet… Randevuyu aldık, doktoru bulduk; 5 dakika da olsa, muayene de olduk. Doktor da, 5 dakikada teşhis koyup, ilaç yazdı diyelim… İşte bu sefer de karşımıza; Sağlık sistemimizdeki sorunlar zincirinin dördüncü halkası çıkıyor. O da ilaç yokluğu… Avrupa kapsamında yapılan bir çalışmaya göre; Avrupa Birliği’nde ilaç erişilebilirliği, ortalama yüzde 49 iken, Türkiye’de bu oran, sadece yüzde 12… Kanser ilaçlarında, Avrupa Birliği’nin ortalaması yüzde 58’ken, Türkiye’de, sadece yüzde 22… Yetim ilaçlarda, yani, nadir hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlarda; Avrupa Birliği’nin ortalaması, yüzde 41’ken, Türkiye’de bu oran yalnızca yüzde 6…
Bu tablonun sebebi ne biliyor musunuz? Artık güncelliğini kaybeden, sabit ilaç kuru. 2022 Şubat’ında, yılın tamamı için belirlenen avro kuru, 6,29 lira. Hâli hazırdaki kur seviyesiyse, 17 buçuk lira. Sabitlenen kurla, gerçek kur arasındaki makasın büyüklüğü nedeniyle, ülkemize yeni ilaç gelmiyor. Yerli ilaç sanayimiz ise, kura bağlı maliyet artışları nedeniyle, neredeyse üretimden vazgeçmek üzere… Peki, sağlıktaki kriz, her geçen gün daha da derinleşirken; Bay Kriz ne yapıyor dersiniz? Kendisi hâlâ kürsülerden şov yapmakla, diktiği hastane binalarıyla övünmekle meşgul… Doktorların, dertlerinden bihaber. Sağlık sisteminin, sorunlarından bihaber. Hasta vatandaşlarımızın, çektiği çileden bihaber. Varsa yoksa inşaat…
“BÖYLE SIĞ BİR ANLAYIŞLA DEVLET YÖNETİLMEZ”
Sayın Erdoğan; O işler öyle olmaz. Böyle sığ bir anlayışla devlet yönetilmez. Eğer en iyi sağlık hizmeti, en iyi binada verilseydi, en iyi fotoğraf makinesiyle, en güzel fotoğraf çekilirdi. Nitekim, aynı cahilliği eğitimde yaptın, sonuçlarını gördün. İçinde bilim olmayan binalarda, gençlerimizin geleceklerini heba ettin. Hatandan ders almadığın gibi, şimdi de çıkmışsın, sağlığı bina dikmeye indirgeyip, milletimizin sağlığını tehlikeye atıyorsun. Ayıptır, günahtır. Aziz milletim; İYİ Parti iktidarında, ilk işimiz, ücretlerin iyileştirilmesi, iş-yaşam dengesinin sağlanması, çalışan haklarının korunması, ve çalışma güvenliğinin tesisi olacak. Sağlık çalışanlarımızı küstürmeyeceğiz. Performans sisteminin, hekimlerimiz üzerindeki baskısını kaldıracak, artık bu eziyete son vereceğiz.
Sonrasında; Sağlık çalışanlarının, istihdam modelini değiştireceğiz. Daha az yük, daha çok gelir sağlayacak, bir çalışma düzeni kuracağız. Sağlık çalışanlarımıza, güvenceli ve kadrolu iş ortamı sağlayacağız. Bunu da, sağlık sektöründeki çalışan sayısını artırarak yapacağız. Sevk zincirinin, etkin çalışmasını sağlayacak, ilk ve en önemli adım, birinci kademenin, fiziksel ve beşeri sermayesi ile güçlü olmasıdır. O nedenle, birinci basamak sağlık hizmetlerini güçlendireceğiz. Bu çerçevede; Aile hekimliği kurumunu, amacına uygun hâle getireceğiz. Aile hekimlerinin, ikinci ve üçüncü basamak kurumları ile etkileşimde olmasını sağlayacak, teletıp altyapısını geliştireceğiz. Kiracı aile hekimlikleri uygulamasını sonlandırıp, aile hekimliklerini güçlendirerek, birer semt polikliniği altyapısına kavuşmalarını sağlayacağız.
İYİ Parti iktidarında; Şehir hastanelerinde de kullanılan, Yap-işlet-hüplet sistemine son verip, yandaşlara akıtılan, rant musluklarını kapatacağız. Mevcut hastanelerin tümünün, sözleşmelerini yeniden ele alacak, gereken durumlarda, hukuki süreçleri çalıştıracağız. Mevcut şehir hastanelerinin, daha etkin çalışması için; mimari ve sağlık hizmeti açısından, yeniden planlama yapacak, ve hastaların, hastane içindeki çilelerine son vereceğiz. Uygun görülen şehir hastanesi kampüslerinde, sağlık teknolojilerine yönelik, Ar-Ge merkezleri kuracağız. Ayrıca, üniversite hastanelerimize de, doğrudan finansal desteği artıracağız. Üniversite hastanelerinin, hastalardan ek bedeller talep etmek durumunda kalmaları, Ak Parti iktidarının, sağlık sistemimize verdiği en büyük zararlardan biri oldu. İYİ Parti iktidarında; Üniversite hastaneleri yeniden, bu ülkenin, en nitelikli hekimlerinin çalıştığı, ve en nitelikli hekimlerini yetiştiren kurumlar hâline gelecek.
İlaç yokluğuna son vermek için ise; İlaç fiyatlarını belirleme ve ilaç tedariğinde, sadece ilaç firmaları ile anlaşmak yerine; eczacılar, ecza depoları ve eczacılık meslek odalarını da kapsayan, katılımcı bir mekanizma geliştireceğiz. Kur ayarlaması da, piyasa koşulları dikkate alınarak, yılda birkaç defa yapılabilecek. Ayrıca, eczane ve ecza depolarında da, “ilaç yokluğu uyarı sistemini” devreye sokacağız. Ez cümle; İktidarın, sağlıkta dönüşüm diye başlattığı; ama sağlıkta çöküşe götüren bu düzeni, beraber değiştireceğiz. Devri iktidarlarında kaçırdıkları, yetişmiş insanlarımızın, ülkemize dönüşünü beraber mutlulukla izleyeceğiz. Mutsuz, değersiz ve çaresiz hisseden sağlık çalışanlarımızın, mesleklerini huzurla yapmalarını sağlayacak, Türkiye’yi hak ettiği gibi bir sağlık sistemine, birlikte kavuşturacağız. Emin olun, çok az kaldı! Değerli dava arkadaşlarım; Atatürk’ümüzün, o büyük Cumhuriyet vizyonundan aldığımız ilhamla, Güçlü, zengin ve mutlu bir Türkiye için; enerjimiz de, kadrolarımız da, çözümlerimiz de hazır. Sadece bir yıl içinde, enflasyonu da, faizi de tek haneye indireceğiz. Sadece bir yıl içinde, milletimize kaybettiği alım gücünü geri vereceğiz. Sadece bir yıl içinde, Türkiye’ye huzuru getireceğiz.
“İYİ PARTİ, İSTİBDATIN SONU, HÜRRİYETİN BAŞLANGICI OLACAK”
İYİ Parti iktidarında; Türk lirası da değerli olacak, alın teri de değerli olacak, emek de değerli olacak. Bu ülkede, hukuk da olacak, adalet de olacak, liyakat de olacak. Demokrasi olacak, özgürlük olacak, saygı olacak. Hazır olun. Sandık ufukta göründü.
Allah’ın izni, milletimizin de, her geçen gün artan desteğiyle, iktidarı devralmamıza, çok az kaldı! İYİ Parti, hakkı yenilen milyonların iktidarı olacak! İYİ Parti, ezilenlerin iktidarı olacak! İYİ Parti, umutları çalınan gençlerin iktidarı olacak! İYİ Parti, sesleri kısılmaya çalışılan kadınların iktidarı olacak! İYİ Parti, bir başına bırakılan emeklilerin iktidarı olacak! İYİ Parti, fikri hür, vicdanı hür nesillerin iktidarı olacak! Ez cümle; İYİ Parti, istibdatın sonu, hürriyetin başlangıcı olacak! Bir kişi kaybedecek, 84 milyon kazanacak. Rantçılar gidecek, söz yeniden milletimizin olacak. Hiç merak etmeyin, güneş yeniden doğacak, Ve Türkiye İYİ Olacak!
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —