AKP, üniversitelere gönderdiği bir yazı ile akademisyenleri “AK Kütüphane Sosyal Bilimler Teşvik Ödülü” kapsamında kendi politikalarını incelemeye çağırmış ve beğenilen “bilimsel” çalışmanın ödüllendirileceğini duyurmuştur.
29 Aralık 2011 tarihli ve AKP Ankara milletvekili Reha Denemeç imzası taşıyan yazı, AKP’nin üniversitelerimize yönelik çarpık bakış açısını açıkça yansıtmaktadır. Öyle ki ilgili yazının içeriği akademisyenlere ve üniversite yönetimlerine talimat verir niteliktedir. Yazının son kısmında, “…öğrencilerinize ve öğretim elemanlarınıza ‘AK Kütüphane Sosyal Bilimler Teşvik Ödülü’ duyurusunun yapılmasını ve afişin öğrencilerinizin görebileceği bir yere asılması hususunu bilgilerinize sunarız.” denilerek, neresinden bakılsa “parti-devlet birliği”ni çağrıştıran bir talimat verilmiştir.
Ismarlanmak istenenin, AKP’yi “en çok öven” çalışma olduğuna şüphe yoktur. Öyle ki, kendisi gibi düşünmeyen herkesi hedef haline getiren AKP’nin eleştiriye tahammülü olmadığı bilinmektedir. Akademik faaliyetlerinden dolayı cezaevinde bulunan akademisyenlerin varlığı bunun en açık göstergesidir. Bu atmosfer altında ödüllendirilecek söz konusu çalışmaların niteliğinin, kaçınılmaz olarak “güzelleme” olacağı açıktır. Örneğin güvencesiz istihdam edilen 50/d’li bir araştırma görevlisinin, AKP’nin politikalarını eleştiren bir çalışmanın altına imza atması, ilerde karşılaşabileceği işsizlik tehdidinden dolayı mümkün değildir. Genel hatlarıyla baktığımızda, kendisine güzelleme yapacak bilimsel çalışmalar beklediği üniversitelerde yaşanan sorunlar şunlardır:
• Üniversitede gerçeği arama ve ifade etme özgürlüğü yok edilmek istenmektedir. Üniversitelerde öğrenciler başta olmak üzere tüm asli bileşenler üzerinde yoğun bir baskı ve sindirme politikası yürütülmektedir. Bu kapsamda 12 Eylül ürünü mevcut öğrenci ve memur disiplin yönetmelikleri halen varlığını sürdürmektedir.
• Öğrenci ve mezunların müşterileştirilmesi projesi olan “Bologna Süreci” Türkiye’nin bütün üniversitelerinde hızla ilerlemektedir.
• Üniversite özerkliği, akademik özgürlük ve demokratik katılım sağlamak gibi iddialarla ortaya çıkılan bu süreçte, bu kavramların içi boşaltılarak içerdiği anlamlar ortadan kaldırılmıştır.
• Yeni açılan üniversiteler üzerinden ciddi bir siyasal kadrolaşma politikası yürütülmektedir. Bugün birçok üniversite yönetiminin farklı cemaat/tarikatlar arasında paylaşıldığı birçok kimse tarafından açıkça dillendirilmektedir.
• Üniversitelerde akademik kadroların dağıtımında, keyfi ve ayrımcılık içeren uygulamalar giderek yaygınlaşmaktadır.
• Üniversitelerde sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda yaşanan dönüşüme paralel olarak araştırma görevlilerinin istihdam edilme biçimleri çeşitlenmiş ve esnekleştirilmiştir. Farklı adlar altında (50/d, 33/a, ÖYP, 35, teachingasistant) aynı işi yapan, kamuda ve vakıf üniversitelerinde çalışan araştırma görevlileri iş güvencesinden yoksun durumdadır.
• Türkiye üniversiteleri, yaşattıkları kültür bakımından çok kültürlü ve çok dilli Anadolu coğrafyasının renklerini yansıtmamaktadır. Temel insan haklarından olan anadilinde eğitim üniversitelerde özgür bir biçimde tartışılmamaktadır.
12 Eylül ürünü YÖK ile üniversitelerin üzerindeki baskısını her geçen gün daha fazla artıran ve polisiye yöntemlerle akademik çalışmaları engelleyen AKP, bilimsel faaliyetleri destekliyormuş görüntüsüyle ikili oynamaktadır. Eğer AKP hükümeti, politikalarının eleştirilmesini, kendisine bir ayna tutulmasını istiyorsa, sendikamızın eğitim ve yükseköğretim politikaları kapsamında hazırladığı raporlara www.egitimsen.org.tr adresinden ulaşabilir.
Kaynak:www.eğitimsen.org.tr