Tarih: 20.06.2018 15:45
AKP Bilimi, bilgiyi, adaleti ve mühendisliği "OY ve PARA" uğruna yok sayıyor
AKP Bilimi, bilgiyi, adaleti ve mühendisliği
"OY ve PARA" uğruna yok sayıyor
CHP Esenler Belediye Meclis Üyesi inşaat Müh. Mustafa Usta:" İmarı Affı İle İlgili Olarak Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul Ve Esaslar Açıklandı.Kaçak olarak yapılmış olan yapılara af getirildi. Bu yapılar ister ruhsatlı olsun, ister de ruhsat ekinde bulunan belgelere aykırı olsun, isterse tümüyle kaçak olarak üretilmiş olsunlar af kapsamına alındılar.” dedi.
Yapıların Deprem Güvenliği " Yapı Sahibinin" Beyanına Bırakılıyor!
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Haziran ayı başında TBMM tarafından çıkarılan "İMAR AFFI" ile ilgili Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Tebliğini, 6 Haziran 2018 tarih ve 30443 sayılı resmi gazetede yayınladı.
Kaçak olarak yapılmış olan yapılara af getirildi. Bu yapılar ister ruhsatlı fakat ruhsat ekinde bulunan belgelere aykırı olsun, isterse tümüyle kaçak olarak üretilmiş olsunlar af kapsamına alındılar. Konuyu sevimli göstermek için af konusu topluma "İMAR BARIŞI" olarak sunuldu. 12-13 milyon konutun kaçak yapı kapsamında olduğu açıklandı. Bu tür yapılara "YAPI KAYIT BELGESİ" verilerek yasal bir duruma kavuşturulacağı hükmü temel alındı. Yapı Kayıt Belgesi alabilmek için yapı yaklaşık bedelinin konutlarda %3 ü, ticari kullanımlarda %5 i oranında bir paranın yatırılması yeterli olacak. Ayrıca Yapı Kayıt Belgesi alan yapıların iskanlı hale getirilmesi için yapı kayıt belgesine yatırılan bedel kadar (Konutlarda %3, ticari yapılarda %5) bir paranın daha ödenmesi gerekecek.
"YER SENİN GÖK ALLAHIN" anlayışıyla iç içe yaşayan kentler yaratıldı.
Ne yazık ki ülkemiz toprakları ve kentlerimiz uzunca bir süredir; "YER SENİN GÖK ALLAHIN" anlayışıyla zenginleşmenin bir aracı olarak kullanıldı. Bilim, bilgi, mühendislik ve sağlıklı bir kentleşme anlayışı yok sayıldı. Çevre güvenliği olmayan, birçok sorunla iç içe yaşayan kentler yaratıldı. Orman alanları, su havzaları, yeşil alanlar, kıyılar ve büyük kentlerde bulunan deprem toplanma alanları yapılaştı. Özelleştirme kapsamına alınarak satılan Cumhuriyet Dönemi`nin fabrikaları kapatıldı, bulundukları yerlerde lüks konutlar ve alış veriş merkezleri yükseldi. Ülkemizin ekonomisi üretim yerine inşaat sektörüne bağlı olarak yürütüldü. Bu anlayış yasal olmayan inşaatların yapılmasının önünü açtı. Ülkemiz tarihinde görülmeyen bir anlayışla ülke toprakları inşaat sektörünün bir arazisine dönüştürüldü. Kurumsal inşaat firmaları iş alamadıkları gibi haksız rekabet karşısında giderek eridiler.
Şimdi seçim var. Ülkemizin 450 milyar dolar iç ve dış borcu var. 2002 yılında 130 milyar dolar mertebesinde olan ülkemizin borcu 16 yılda 450 milyar dolara ulaştı. Borçlanılarak gerekli gereksiz inşaatlar yapıldı. Bugün döviz tırmanıyor, enflasyon yükseliyor. Ülkemiz de satılacak bir şey kalmadı. Her şey satıldı. Paraya ve oy almaya büyük ölçüde ihtiyaç var.
Namuslu vatandaş ve her zaman işini doğru yapan mühendis ve mimarlar bir kez daha cezalandırılıyor! Hayatı boyunca çalışarak ve kredi kullanarak kendisine mütevazı bir daire edinen namuslu yurttaş cezalandırılırken, kamu arazisini işgal ederek kaçak yapı yapanlar ödüllendiriliyor! İktidarın "İmar barışı" olarak açıkladığı düzenleme ülke genelinde mülkiyet ve imar sorunu olan ruhsatsız yapıların yanında, ruhsatlı fakat imar mevzuatına aykırı olarak eklentileri olan tüm yapılar da af kapsamına alınıyor. Doğal ve arkeolojik sit alanları üzerinde, otel ve ticari yapılar, kıyı bölgelerinde yapılan turistik tesisler, Uzun Göl ve Ayder Yaylası`nda bulunan birçok yapı kaçak olarak üretilmiş ve korunmuşlardır. 31.10.2018 tarihine kadar af için talepte bulunulması kayıt altına alındığına göre, bu süre içinde yeni kaçak yapıların yapı stokuna ilave edilmeyeceğinin bir garantisi de yoktur.
İmar aflarının her zaman kente, çevreye ve yaşam alanlarına olumsuz etkisi olmuştur. İmar aflarından sonra kaçak yapı üretimi arttığı gibi yurttaşlar arasında da eşitsizlikler yaratmıştır. Bir imar affı daha sonra yapılacak olan afların birer nedeni olarak karşımıza çıkmıştır. Yapı yasağının olduğu yerler kaçak yapılarla dolmuştur. Bu yasal olmayan yapılaşma anlayışı mühendislik ve mimarlık hizmetlerinin kalitesini olumsuz olarak etkilediği gibi mühendislik ve mimarlık mesleğinin gelişimine de olumsuz bir katkısı olmuştur.
Bugün bir kez daha inşaat yapım ruhsatının en temel eki olan projelere uymayıp kaçak ve yasa dışı inşaat yapanlar ödüllendiriliyor! Birkaç kat kaçak yapı yapabilirsin! İnşaatlarını enine ve boyuna büyütebilirsin! Hatta inşaat yapmak için arazi ve arsanın senin olmasına da gerek yok! Her hangi bir kamu arazisini işgal ederek inşaat yapabilirsin! Nasıl olsa "AF" gelecek anlayışı var. Bu anlayış, kaçak ve mühendislik hizmeti almadan inşaat yapmanın önünü sürekli olarak açık tutuyor.
Şimdi, imar yasalarına uyarak inşaat yapanlarda, büyük bir zorluk içinde konut sahibi olan yurttaş da; bilime, tekniğe ve mühendislik ilkelerine uyarak işini doğru yapan mühendisler de cezalandırılıyor.
HER TÜRLÜ KAÇAK YAPI, YAPI SAHİBİNİN BEYANI DOĞRULTUSUNDA AFFEDİLİYOR.
Topraklarımızın büyük bir bölümü deprem tehlikesi altında bulunduğu gibi, yapı stokumuzun önemli bir bölümü de aynı zamanda deprem riski taşıyor. Yıllardır bu yapıların güçlendirilmesini veya yıkılıp yeniden yapılmaları gerektiğini ifade ediyoruz.
Oysa bugün ruhsatlı fakat ruhsat eklerine uyulmadan yapılan yapılarla tümüyle kaçak olarak yapılan yapıların DEPREM GÜVENLİKLERİ YAPI SAHİBİNİN KENDİ BEYANINA BIRAKILIYOR. Düşünsenize! Tümüyle kaçak olarak yapılan her türlü yapı, yani; otel, motel, okul, hastane, turizm tesisi ve konut nitelikli yapıların deprem güvenlikleri yapı sahibinin beyanına bırakılıyor. Böyle bir ülkede mühendislik ve mimarlık gelişir mi?
Bu yasayı çıkaranlarla; "İmar Affı Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esasları" hazırlayan ve bunun altına imza atanlar adına bizim yüzümüz kızarıyor.
Kaçak yapının deprem güvenliği olur mu? İnşaat mühendislerinin diplomalarını yırtmaları gerekecek!
İmar affı kapsamında getirilen hükümler ve uygulamalar aynı zamanda mühendislik ve mimarlık mesleğini yapı sahibinin "beyanına" teslim etmektir. Bilimi, bilgiyi, adaleti ve mühendisliği "OY ve PARA" uğruna yok sayanları, halkımızın bilgisine önemle sunuyoruz.
TBMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —