Eski imam ve müftü Turan Dursun, İstanbul’da evinden çıkıp işine giderken, evinin önünde silahlı saldırıya uğradı ve köktendinciler tarafından katledildi.
Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım?' sözleriyle karanlığa karşı savaş açan aydınlanmacı yazar Turan Dursun, 4 Eylül 1990 tarihinde gericiler tarafından silahlı saldırı ile katledildi. Dursun'un düşünceleri halen daha bizleri aydınlatmaya devam ediyor.
O dönem Cumhuriyetçi kesime yönelik cinayetler serisinin Çetin Emeç ve Muammer Aksoy cinayetinden sonraki 3. halkasıydı. Ardından da Bahriye Üçok, Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalılar katledildi.
Turan Dursun, akıldan yana tavır koymuş bir aydınımızdı. Dursun'un gerçekleri aramasından rahatsız olanlar tehdit mektupları gönderiyordu. Dursun, bu tehdit mektuplarına 2000'e Doğru dergisinin 13 Mayıs 1990 tarihli sayısında şöyle yanıt vermişti:
'Küfür de, tehdit de yüreksizliğin, tükenmişliğin ürünüdür ve boşunadır. Tabular üzerine gidiş sürecek.'
Tabulara, karanlığa, gericiliğe karşı yürüyüşünü yazılarıyla, düşünceleriyle sürdürdü.
Ve ne yazık ki, tıpkı diğer katledilen aydınlarımız gibi bir suikaste kurban gitti. Arkasında yüzbinler satan kitaplar bırakarak.
1934'te Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Gümüştepe köyünde Caferî bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen, Mustafa Kemal Atatürk'e gönülden bağlı vatansever aydınımız Turan Dursun'un aydınlık Türkiye mücadelesini bizler devam ettirmeye söz veriyoruz.
Cinayetten dört yıl sonra, İslami Hareket Örgütü'ne yönelik operasyonda cinayetin çözüldüğü açıklandı. Örgüt üyesi Arif kod adlı Tamer Aslan, Devlet Güvenlik Mahkemesinde verdiği ifadede Turan Dursun'un öldürülmesine nasıl karar verdiklerini anlatmıştı.
TURAN DURSUN: DİN İNSANLIĞA ÇOK ŞEY YİTİRTMİŞTİR
Dursun kendisiyle yapılan bir röportajda ise dinleri şu ifadelerle eleştirmişti:
Bence din insanlığa çok şey yitirtmiştir. Dinsizlik ne kazanır? Önce bu yitirilen şeyleri bir daha yitirme durumuna düşmemeyi kazanır. Dinler neyi yitirtmiştir? Bana göre dinler insana gözyaşı getirmiştir, ölümler getirmiştir. İslam da bunların arasındadır. Bugün Yahudiler eğer Filistinlilere birtakım zulümler yapıyorlarsa, bence bunların Yahudiliğin içindeki Yehova'nın, Tevrat Yehovası'nın insanların kafasına aşıladıklarının çok büyük etkisi vardır. "Gidin, vurun, acımayın." en büyük etkisi vardır. İslam öyle olmuştur. Muhammed döneminde de öyle olmuştur. Ebu Bekir döneminde de, daha sonraki dönemlerde de. Ebu Bekir döneminde, "Riddet" (dinden dönme) olaylarında, belgelere göre, ateş havuzları açılmıştır. O ateş havuzlarına insanlar inançlarından dolayı atılmış, yakılmışlardır. Muhammed'den sonraki dönemde, Osman döneminde bir Cemel olayını anımsıyoruz. Bu Cemel olayında, iki yanda da Muhammed' in arkadaşları vardı. Bir yanda, 400 kadar "biat-ı Rıdvan"da bulunmuş olan kişi vardı. Başlarında Ali, Muhammed' in damadı. Öbür yanda, yine cennetle müjdelenmişler vardı. İki kesim birbirine saldırıyorlardı, öldürmek için ve o olayda tarihlerin bizlere kaydettiğine göre, 15 bin kişi hayvan boğazlanır gibi boğazlanmıştır.