Bundan tam 29 yıl önce Türkiye vahşice işlenen bir cinayetle gözünü açtı. Yaz güneşi koynunda zemheri ayazının yaşandığı karlı bir pazar günü hunharca işlenen cinayet, gazeteci yazar Uğur Mumcu&
Ankara’daki evinin önünde 24 Ocak 1993’te bombalı suikast sonucu katledilen araştırmacı-gazeteci Uğur Mumcu’nun bugün 29’uncu ölüm yıldönümü. Araştırmacı gazeteciliğin öncülerinden olan Uğur Mumcu, mafya ilişkilerine, yolsuzlukları ve karanlık alışverişleri ortaya çıkarmak için yıllarca mücadele verdi. Uğur Mumcu, Cumhuriyet gazetesinde 1975 yılında yazdığı bir yazıda geçen “Vurulduk ey halkım, unutma bizi” sözleriyle 29 yıldır anılıyor
Türkiye’de hemen her dönem düşüncelerini özgürce ifade edenler, emekten, demokrasiden, laiklikten, bilimden ve barıştan yana tutum alanlar hedefte olmuştur. Ülkenin yetiştirdiği en değerli beyinler faili belli cinayetlerle aramızdan koparılmıştır.
Uğur Mumcu cinayeti ülkenin bilim insanlarını, aydınlarını, gazetecilerini, aydınlarını, sanatçılarını hedef alan bu cinayetler zincirinin en önemli halkalarından birisidir.
Daha öncesinde ve sonrasında işlenen pek çok cinayette olduğu gibi Mumcu cinayeti de failleri, azmettiricileri apaçık ortada olmasına rağmen kozmik odalarda tozlanmaya bırakılmıştır.
Tıpkı Abdi İpekçi, Musa Anter, Metin Göktepe, Bahriye Üçok, Hrant Dink cinayetleri başta olmak üzere pek çok cinayette olduğu gibi kimseyi ikna etmeyen bir soruşturma ve yargılama süreciyle örtbas edilme yolu izlenmiş, gerçek katillerin ortaya çıkarılması yönündeki talepler göz ardı edilmiştir.
Aradan geçen 29 yıla rağmen OHAL’in kalıcı hale getirildiği Türkiye’de gazetecilerin, aydınların, bilim insanlarının şahsında suskun, tepkisiz bir toplum inşa etmeyi hedefleyen saldırılar artarak devam etmektedir.
Yasakçı zihniyet ve bu zihniyetten beslenenler Türkiye’yi dünyada en fazla tutuklu gazetecinin olduğu ülke haline getirmiştir. Buna rağmen aydınlar, bilim insanları, gazeteciler ve halkın doğru haber alma özgürlüğü için mücadele eden özgür medya üzerindeki baskılara her gün bir yenisini eklenmektedir.
Ülkemizde yaşanan toplumsal sorunların demokratik ve barışçıl zeminlerde çözümünün önün açılmasının anahtarının basın özgürlüğünün, düşünce ve ifade hürriyetinin önündeki tüm engellerin kaldırılmasından geçtiğinin altını tekrar çiziyor, bu noktada hükümetin öncelikli görevinin Uğur Mumcu gibi birçok gazeteci-yazar aydınımızı katleden karanlık güçlerin ortaya çıkarılması olduğunu hatırlatıyoruz.
Uğur Mumcu şahsında; demokrasiden, emekten, laiklikten, bilimden ve barıştan yana tutum alıp baskılar ve tehditler karşısında hiçbir zaman boyun eğmediği için katledilen tüm gazetecilerimizi, yazarlarımızı, aydınlarımızı saygıyla anıyoruz.