Verdiği sözlerinin hiç birini yerine getirmeyen, halk düşmanlığına devam eden bu şımarık diktatör heveslilerine inananlar gördünüz mü veya seyrettiniz mi “ASGARİÜCRET” tiyatrosunu. Yıllar yılı, yağan zamlarla, enflasyon ezmeleri ile kandırılmışlığın ezikliği tüm halk kesimlerinin yüreğinde karalar bağladı. Aradan geçen, akıp giden yıllara yazık ettiler, açlık ve yoksulluğun kader olarak dayatmasına dualarla inanan, masallarla uyutulan halk, 2002’den 2024’e yutturulmuş vaatler, yeniden 2025’de elbette katmerlisiyle açlık ve yoksullukla beraber halkın nikâhlısı olmaya devam edecek.
Biz çok yazdık inanmadınız, şimdi gördünüz mü AKP’nin bir balon olduğunu, bir emperyalist proje, kapitalizme uşaklık ve hizmet ettiğini. Yıl 2025 ve Türkiye 23 yıldır iktidarın yarattığı yalanlar ve hayal kırıklıklarıyla enkaz oldu. Emekliler, çalışanlar, öğrenciler ve daha pek çok kesim için geçim derdi bitmek bir yana, her geçen gün daha da büyüyor.
AKP'nin yıllardır devam eden "güçlü ekonomi" masalları, 2025 yılında da yine aynı şekilde birer yalan olarak hayatımızda olacak. 2024, "Emeklinin Yılı" olacak dediler; oysa 2024, emeklilerin enflasyona karşı ezilmeye devam ettiği, maaş artışlarının yetersiz olduğu, yaşam pahalılığının tavan yaptığı bir yıl oldu. Emekli maaşları, ek ödeme vaatleri ve "refah artışı" gibi söylemler, gerçekte sadece halkın umutlarıyla oynanan ve her geçen gün biraz daha değersizleşen kelimelerden başka bir şey değildi.
Sarayda rahatça yaşayıp, halkın çilesine kayıtsız kalan Erdoğan ve çevresindeki mutlu azınlık, aynı zamanda bu yalanları dile getiren kiralık televizyon sözcüleriyle halkı kandırmaya devam ediyor. Bir yandan, "Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik" diyerek halkın aklıyla dalga geçiyorlar; diğer yandan ise bu halkın alın terini, gözyaşını, emeğini hiçe sayarak kendi ceplerini dolduruyorlar. Ekonomik krizle mücadele eden halk ise bu yalanlarla daha da derinleşen bir umutsuzluğa sürükleniyor.
Özellikle AKP iktidarının, "refah payı" gibi güzel laflar eşliğinde emekçilerin haklarını çiğnemesi, sarayda keyif çatan bir avuç elitis halk düşmanının, halkın sırtından beslenmeye devam etmesi, Türk halkı için adeta bir kabusa dönüştü. Her geçen gün, orta sınıfın eridiği, işsizlik oranlarının arttığı, gençlerin umutsuzca iş bulmaya çalıştığı bir ülkede yaşıyoruz. 2024, bu düzenin devam ettiği, 2025’de de devam edeceği dün belli oldu. İnanmak zor ama halk olası bir ergen seçimde sandığa, sadece yalanları değil, gerçekleri göstermek, bu halk düşmanlarını sandığa giderek bu tescilli yalancıları siyasi mezarlığa göndermezse yazıklar olsun.
Zaten, ne yazık ki bu halk, sandıkla iktidarın hesap vermesini sağlama konusunda çoktan geç kalmış durumda. Her geçen gün artan enflasyon, dövizdeki dalgalanmalar, temel gıda maddelerinin fiyatlarındaki devasa artışlar, halkı iyice perişan etti. Oysa iktidar, bu sorunların üzerine gitmek, halkın bu zorluklarla baş etmesine yardımcı olmak yerine, "huzur ve refah" masallarıyla günden güne halkı daha fazla yoksullaştırıyor.
2025’in kapıları aralanıyor, ancak 2024’ün bıraktığı bu yıkım ortada. Halk, artık iktidarın yalanlarıyla daha fazla vakit kaybetmemeli. Bu gidişata dur demek, bu iktidarın halkı yalnızca yalanlarla oyalamasına engel olmak, halkın gerçek temsilcilerine ses vermek için bir fırsattır. Erdoğan ve AKP'nin sarayındaki rahat yaşamlarını sürdürmelerine izin vermemek, halkın gerçek yaşam mücadelesine destek olmak, bu yılın en önemli görevi olmalıdır.
2025’e girerken halk, bu yalanlara, soygunculara, sermayedarların uşaklarına ve halkın ta kendisine düşman olanlara karşı gerçek bir hesap sormak anasının ak sütü gibi helaldir.