“1500 öğrenci için yeni modern yurtlar yapıyoruz”
AK İnşaat şirketler gurubu ortaklarından 1966 Trabzon –Of doğumlu iş adamı Ahmet Karaahmetoğlu, “35 yıldan beri İstanbul’un suyunu içiyor, ekmeğini yiyorum. Bana bu kadar olanakları sağlayan bu şehre asla vefasızlı k yapmadım, yapamam, bu şehrin gelişmesi ve güzelleşmesi için elimden ne geliyorsa yapıyorum. Güzel yurdumun bir parçası olan bu şehre hizmet etmek benin için onurdur” diyerek açıklamada bulundu.
Ahmet Karaahmetoğlu, “35 yıldan beri İstanbul’da yaşayan gurbetçi Trabzonlulardan birisiyim. Esenler önceliğim olmak üzere İstanbul’un birçok ilçesinde çağdaş konutlar yapmak için mücadele ettim. Yurt dışında şantiyecilik yaptım. 3-4 yıldan beri ise İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesinde Cevre ve şehircilik Bakanlığının 1500 yataklı modern yurtlarının yapımını tamamlamak üzere çalışıyorum.
Dünya harikası olan bu şehre kötülük yapılıyor
Türkiye’mizin, öncelikle İstanbul’umuzun en büyük meselelerinden biri olan kentsel dönüşümdür. Bugün yapılmak istenen kentsel dönüşüm, binaları yenilemekten başka bir şey değildir. Hâlbuki ada bazında kentsel dönüşümü yapmalıyız. Ada bazında yapılan dönüşümle hem şehirlerimiz hem de şehirde yaşayan insanlarımızın nefes alacakları alanlara kavuşacaklar ve sağlıklı bir alt yapıya kavuşacaklar. Ama biz inşaatları parsel bazında dönüştürüyoruz. Yerinde ve nüfus yoğunluğunu artırmadan dönüşüm yapılmalı. Bugün ülkemizde her şey amacı dışına çıkarak rant sektörü yaratılmış. İş yapmak değil, günü kurtarma politikası izleniyor.
“Hatırlı kişilere imar verilmemeli”
Bakın bugün yapılanlar hizmet değil, İstanbul gibi güzel ve dünya harikası olan bu şehre kötülük yapılıyor. Yeşil alanları refüze ederseniz, binaları i
yok ettiğiniz gibi hizmet kalitesini de düşürürsünüz. Sonuç ise eğitimde ve sağlıkta verimlilik sıfıra iner. Bakınız İstanbul’un şiddetle dönüştürülmesi gereken yerlerinin biran önce imara kapatılması lazım. İstanbul’un yerleşimini ve yanaşık düzenini korumak istiyorsanız hatırlı kişilere imar verilmemeli. Bu söylediklerimi yapmazsanız, İstanbul’a ne kadar yol, köprü ve otopark yaparsanız yapın sorunları çözemezsiniz. Şehri beton yığını haline getirir, yaşanılmaz bir hale sokarsınız. Sanayinizi Anadolu’ya taşıyacaksınız, bizler halen daha İstanbul’a adapte olamadık, apartman yaşantısına, kültürüne alışamadık.
Kömür dağıtmakla sorunlar çözülmez
Esenlerin sorunları büyük, nedenleri ise çarpık yapılaşmadır. Halen daha yeterli eğitim verilemiyor, çocuklarımız başka ilçelerde eğitim alıyor. Devletin aslı görevi, vatandaşın eğitim, ulaşım, sağlık ve güvenliktir. Yükselen dev binalar AVM’ler çevre kirliliğinden başka birşeye yaramıyor. Çarpık yapılanma ve kentleşmenin sebebi ranttır. Türkiye’de yaşam standartlarını yükseltmek asgari ücrete ayar yapmakla olmuyor. Gelişmenin ve kalkınmanın eğitimle olduğunu herkes anlamalı. İnsana önem vermeliyiz ve yurttaş bilinci ile hareket etmeliyiz.
Depremlerde en çok kayıp yaşayan bir ülkeyiz, ben ülkemin hayranıyım, ama Avrupa ülkelerine gitsinler şehirler nasıl yapılır bir görsünler. Bizleri yönetenler öyle hava atmasınlar, samimi olalım, halen daha semt pazarlarını düzenleyememiş bir durumdayız. Kömür dağıtmakla sorunlar çözülmez, ancak günü kurtarırsınız. Avrupa ülkeleri 100 yıllık planlama yapar, biz beş yıllık planlarla uğraşırız. her yıl altyapı çalışması yaparız, durmadan yıkar, yaparız ve hatırlı kişileri zengin ederiz. Kurumlar arasındaki kopukluk var, kurumsallaşamadığımız için halkımızın bir kesimini ötekileştiriyor, bırakın adil olmayı adaleti kökünden sarsıyoruz. Yasama yürütmeye, yürütme ise yasamaya karşı. Özelleştirilmiş ve cemaatlere teslim olmuş bir eğitim bizi çağdaşlaşmaya değil, çağın gerisine iter, “Afrikalaşırsınız”.
“Yerel yönetimlerde bayrağı liyakatli ve emin ellere vermeliyiz”
Yerel yönetimler, o bölgede yaşayan insanların yaşamının en önemli sosyal alanıdır. Yerel yönetimlerde bayrağı verecekseniz, liyakatli ve emin ellere vermeniz lazım. Belediyeler insanların sosyalleşmesi için uğraş vermeli ve o şehrin kültürünü yükseltmeli. Esenler’de yaşayan insanların büyük bir kesimi dünyadan habersiz, bırakın dünyayı yaşadığı bu şehrin boğazını bilmez, denizini görmez ve tarihi, kültürü yerlerini gezecek olanaklara sahip değildirler. Esenlerin Sineması, tiyatrosu olmadığı gibi ailece gezecek, oturacak bir mekanı bile yok. Bakın Esenlerin bir Davutpaşa Caddesi var, çekirdek yemeye ve volta atmaya yarıyor. Esnaf Beyoğlu’ndan yüksek kira ödüyor ve kısa bir süre sonra kapatıyor, bu konular sosyal bir yaradır. Siz hatırlı kişi diye birilerini korur iş verirseniz, iş adamlarının önünü açmazsanız ve adaletli davranmazsanız orada adalet ve huzur olmaz kargaşa ve çarpıklık olur. Bizde gelenekselleşmiş bürokrasiyi tıkarız işi adama değil hatırlı kişiye işi veririz, liyakatli olana değil, becerene veririz. Yani bu kadar güzel ve tarihi bir şehri bizden başka kimse bu kadar hırpalayamaz. Kazan kazan mantığı ile yönetiyoruz, yönetiliyoruz.
“Yaşadıkça mücadele vermeli, kazandıkça bölüşmeliyiz”
Benim dünya görüşüm insan yaşadıkça mücadele vermeli, kazandıkça bölüşmeli. Eğitim sevdalısıyım ve elimden geldiğince okuyan çocuklarımıza yardımcı oluyorum. Her bir çocuk kendi çocuğum kadar değerlidir, önemlidir çünkü onlar ülkemizin yarınlarıdır ve geleceğimizdir. Birçok inşaat yaptım hem de severek ama burada yaptığım iş çok farklı ve onurlu bir iş. ülkemizin en büyük sorunu olan yurt yapıyoruz ve çok heyecanlıyım, burada ülkemi yönetecek ve ülkeme hizmet edecek ulu insanlar yetişecek, bu durum bende bambaşka duygular yaratıyor. İnsan yaptığı eserle ve iyilikle anılır, yaptığı kötülükle ise lanetlenir. Biz bu binaları 2017 yılında teslim edeceğiz, akıllı, sağlıklı ve güvenlikli yurt binalar yaptık. Yurtlar oto kontrol altında olmalı ve devlet eğitim ve sağlıkta öncü olmalı, olacak olan eksiklerden devlet sorumludur.ç içe geçirirseniz şehir şehir olmaktan çıkar, yaşanılmaz hal alır. Amacınızı kar üzerine kurarsanız, nüfus yoğunluğunu artırırsanız, şehrin geleceğini