12 Eylül'e ve Darbeye Kucak Açan Zihniyete Lanet Olsun!

Darbecilerden ve 12 Eylül Anayasasından kurtulduk mu?
Türkiye işçi sınıfı ve devrimcileri 12 Eylül 1980 gününe, onlara o zamana dek tarihlerinde gördükleri en karanlık dönemi yaşatacak kanlı bir darbeyle uyanmışlardı. Kenan Evren başkanlığındaki faşist cunta o gün yönetime el koyarak sıkıyönetim ilan etmiş, parlamento feshedilip anayasa rafa kaldırılmış, tüm siyasi partiler kapatılıp yöneticileri gözaltına alınmıştı. Bunlar kuşkusuz ilk etapta yapılanlardı. Asıl hedef, sosyalist hareketi ve işçi hareketini silindir gibi ezip geçmekti ve cunta derhal bu hedefe odaklanacaktı. Hedef büyüktü!
 
12 Eylül darbesi, devrimci tehdit altındaki düzeni yıkılmaktan korumak ve tıkanan ekonominin önünü açmak üzere mali sermayenin ihtiyaç duyduğu yapısal dönüşümleri yerine getirmek için gerçekleştirilmiş bir faşist darbeydi.
 
12 Eylül faşist cuntası, çıkardığı yasalarla ve Anayasayla ABD’nin taleplerinin çok büyük bir kısmını yerine getirdi. Yarım bırakılanları ise ANAP ve devamı AKP yerine getirdi. 12 Eylül faşizmi altında çıkarılan Sıkıyönetim Kanunu, sıkıyönetim komutanlıkları her türlü gösteri, toplantı, yürüyüşünü yasaklamıştı, grev, irade beyanı, referandum gibi sendikal faaliyetleri sürekli olarak durdurmuştu, dernek, vakıf ve kuruluşların çalışmalarını yasaklayarak veya izne bağlayarak faşist bir düzen kurmuştu. Şimdi tüm bunları Evren faşizmine özenen AKP uyguluyor. 12 Eylül faşizmi sendikaları tırpanlayarak özelleştirmelerin, güvencesiz ve esnek çalışma biçimlerinin, taşeronlaşmanın, eğitim ve sağlığın ticarileştirilmesinin o gün hazırlığını yaptılar bugün uygulaması gerçekleşti.

Bu faşist darbe sonrası Halklarımız hakkını aramasın diye 650 bin kişi gözaltına alındı, 1,5 milyon insanımız fişlendi, 99.000 civarında insanımız örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı, 30 bin kişi “sakıncalı” görülerek işten atıldı, 937 film “sakıncalı” bulunduğu için yasaklanırken, birçoğu da “makaslandı”. 23.677 derneğin faaliyetlerine son verildi, bir kısmı kapatıldı. 3.854 öğretmen mesleğinden ihraç edildi. Üniversitelerde 120 öğretim üyesinin mesleki hayatlarına son verildi. 47 hâkimin işine son verildi. 31 gazeteci mahkûm edildi, 300 gazeteci saldırıya uğradı. Gazeteler 300 gün yayın yapamadı. İnsanlarımızı örgütsüz hale getirerek onlara güdülebilecek bir sürü muamelesi yapmak için, “Finans kapitalin en gerici, en şoven unsurlarının açık terörcü diktatörlüğü” uygulandı.