İstanbul Kadıköy’de bir araya gelen sendika, siyasi parti, dernek ve demokratik kitle örgütleri 1 Mayıs açıklaması gerçekleştirdi. “Emeğimiz ve özgürlüğümüz için 1 Mayıs’ta meydanlara” başlığını taşıyan açıklamada, iktidarın 1 Mayıs yasağına karşılık, “Pandemi, aynı zamanda egemenlerin, Saray’ın toplumsal mücadeleyi engellemek, geriletmek için kullandığı bir bahaneye dönüştürüldü” denildi.
Kod-29, İstanbul Sözleşmesi, pandemi yönetimi, HDP’ye yönelik baskılar, devam eden işçi direnişleri gibi toplumsal muhalefetin pek çok başlığına dikkat çekilen açıklamada talepler şöyle dile getirildi:
- Herkese güvenceli iş, güvenceli yaşam!
- Kod 29 işçilerin değil patronların ahlaksızlığıdır, Kod 29 yasaklansın!
- Ücretsiz İzin Derhal Yasaklansın.
- Kısa Çalışma Ödeneği Değil Tam Maaş
- Esnek Çalışmaya Hayır.
- Taşeron Sistemi Yasaklansın
- COVID-19 işçi sınıfı hastalığıdır!
- COVID-19 meslek hastalığı sayılsın!
- İş cinayetlerine son!
- Sermaye düzenine son!
- İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!
- Taksim 1 Mayıs Meydanı emekçilerindir!
- İstanbul Sözleşmesi fesih kararı geri çekilsin, sözleşme etkin uygulansın!
- Kadın Cinayetleri Politiktir.
- Kanal İstanbul projesi iptal edilsin!
- Boğaziçi direnişi, hepimizin direnişidir, Hepimiz Boğaziçiliyiz!
- Halklara ve inançlara eşitlik ve özgürlük!
Açıklamaya Alınteri – Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu – Birleşik Devrimci Parti – Birleşik İşçi Kurultayı – Demokratik Bölgeler Partisi – DDSB – Dev Yapı İş – DEVTEKSTİL – Dostluk ve Kültür Derneği – Ekmek ve Onur – Emekçi Hareket Partisi – Ezilenlerin Sosyalist Partisi – Halkların Demokratik Partisi – İnşaat İşçileri Sendikası – İstanbul Halkevleri – İşçi Hareketi Koordinasyonu – Kaldıraç – KÖZ – Limter İş – Maltepe Forum – Partizan – Partizan – Proleter Devrimci Duruş – SODAP – Sosyalist Meclisler Federasyonu – SYKP – TEHİS – TOMİS – Toplumsal Özgürlük Partisi kurumları katıldı.
Açıklamanın tam metni ise şöyle:
1 Mayıs’a sayılı günler kaldı. 2021 1 Mayısı’na, ekonomik krizin üstüne gelen pandemi ile egemenlerin işçi-emekçilere, halka ödettiği ağır bir fatura ile giriyoruz. Koronavirüs pandemisi ile yaşadığımız bir yıl, virüsün bir işçi-emekçi hastalığı olduğunu açıkça ortaya koydu. İşçiler, bu bir yıl boyunca virüsten ya da açlıktan ölmek arasında seçim yapmaya zorlandılar.
Milyonlarca işsize yeni milyonlar eklendi. İşçi-emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları daha da çekilmez bir hâl aldı. Ücretsiz izin, Kod-29, işten atmanın yeni yöntemi olarak patronların sıkça kullandığı bir saldırı silahına dönüştü. İşsizlik, geleceksizlik nedeniyle intiharlarda büyük artış yaşandı.
Pandemi, aynı zamanda egemenlerin, Saray’ın toplumsal mücadeleyi engellemek, geriletmek için kullandığı bir bahaneye dönüştürüldü.
İşçi-emekçilerin azgınca sömürüsü, yağma ve savaşa dayanan sermaye düzeninin sahipleri, iktidarlarını kaybetme korkusu ile saldırılarını her boyutta arttırdı, arttırmaya devam ediyor. Tüm bu saldırılara rağmen, direniş de devam etti, adım adım gelişmeye devam ediyor.
Pandeminin ilk dönemlerindeki belirsizliğin yarattığı şaşkınlık nedeni ile sokaklara çıkılamasa da açlık ya da hastalık tercihi ile çalışmaya zorlanan emekçiler, pandemi ile katmerlenen ekonomik krizin yarattığı tahribata karşı sokaklara çıkmaya, örgütlenmeye, direnişe geçmeye başladılar. Sinbo, Baldur, SML, PTT, Migros, Cargill DÖHLER ve daha fazlası hala direniştedir. Marketlerde, inşaatlarda, madenlerde ve işçi sınıfının hayat verdiği her yerde işçiler dirençle örgütleniyor.
2021 yılının başında, Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan kayyum rektör nedeniyle başlayan direniş, birçok şehre yayılarak devam etti, ediyor.
Kadınların mücadelesi ise kesintisiz bir şekilde devam ediyor. 8 Mart’ların sokakta yaygın ve kitlesel eylemlerle karşılanması, kadınların direnişine dair önemli bir gösterge oldu.
Memleketin dört tarafında, Kaz Dağları’ndan Ege’ye, Kanal İstanbul’dan Karadeniz’e, doğanın yağmalanmasına karşı, irili-ufaklı mücadeleler yaygın bir şekilde devam etti, ediyor.
HDP’ye dönük gözaltı ve tutuklamalar, vekilliklerin düşürülmesi, kayyum politikalarına rağmen direniş sürüyor.
Son olarak; milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun hapsedilmesi; HDP’ye kapatma davası; İstanbul Sözleşmesinden çıkılma kararnamesi; Gezi Parkı’nın olmayan bir vakfa devredilmesi; Kanal İstanbul başta olmak üzere yağma projelerine devlet garantisi getirilmesi; Mart ayı sonu itibari ile Kısa Çalışma Ödeneği’ne son verilmesi gibi AK Parti-MHP’nin attığı adımlar, işçi-emekçilere, halka, tüm direniş odaklarına karşı topyekûn bir saldırıya geçtiklerini göstermektedir.
Bu, topyekûn saldırıda yeni bir boyuttur fakat topyekûn direniş de yeni bir boyut kazanacaktır.
Newroz meydanlarında toplanan milyonlarla saldırılara yanıt verilmiştir. Kürt halkı ve devrimci ilerici güçler, HDP’nin kapatılma davasına karşı yanıtını Newroz alanlarından vermiştir.
İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz, diyen kadınlar ve LGBTİ+’lar sokaklarda öfkelerini ve taleplerini haykırmış ve mücadelelerine devam etmektedirler.
Direnişlerin taleplerinin ve direnişçilerin seslerinin birleşeceği yer 2021 1 Mayısı olmalıdır.
Şimdi, topyekûn saldırıya karşı, direniş odaklarının, 1 Mayıs’ı, işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma gününü, emek cephesinin güçlü ortak bir yanıtı olarak örgütlemesi çok önemlidir.
Saray kendi koyduğu yasaklara uymazken, ne 1 Mayıs meydanı olan Taksim’in keyfi bir şekilde yasaklanması ne de hafta sonuna denk gelen 1 Mayıs’ın keyfi bir şekilde engellenmesi kabul edilemez.
Bu azgınca sömürüye, zorbalığa, aşağılanmaya, yok sayılmaya karşı, sendikaları, odaları, DKÖ’leri, devrimci, sol parti ve örgütleri, toplumun ilerici dinamiklerini mücadeleyi ileriye taşıyacak, kitlesel, militan bir 1 Mayıs örgütlemek üzere sorumluluk almaya çağırıyoruz.
Yaşasın 1 Mayıs! Emeğimiz ve Özgürlüğümüz İçin 1 Mayıs’ta Meydanlara!