www.7-24esenlerhaber.com
Dün TBMM’de Deniz Feneri soruşturması ile ilgili olarak Tayyip Erdoğan’ı eleştiren bir konuşma yapmaya çalışan CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, Meclis İdare Amiri AKP’li Salim Uslu’nun fiziki saldırısına uğradı ve kürsüden ite kaka indirildi. Başbakanı’na laf gelmemesi için refleks gösterip kürsüye hücum eden Salim Uslu, sendikacı olduğu dönemde işçi sınıfı her saldırıya uğradığında “çağdaş sendikacılık” adına ortalardan kaybolmasıyla meşhurdu
Dün TBMM’de yaşananlar akıllara Salim Uslu’nun sendikal geçmişini getirdi. İşte Uslu ve Hak-İş’in icraatlarından sadece bazıları:
Patron sendikanın başı
1976 yılında Hak-İş'in kuruluşu ile birlikte sendikal faaliyete başlayan, 1980-1995 yılları arasında Hak-İş Konfederasyonu genel eğitim sekreterliği ve Öz-Gıda İş Sendikası genel sekreterliği görevlerinde bulunan Salim Uslu’yu ve Hak-İş’i toplumsal muhalefet 1995 yılında gayet iyi tanımıştı. Özelleştirmelere karşı mücadeleler yükselirken Hak-İş sendikası Et ve Balık Kurumu’nun özelleştirilmesinden küçük ortak olarak pay almaya kalkmıştı. O dönemde sendikanın Eğitim Sekreteri olan Salim Uslu, Demokrasi Platformu toplantılarında emek cephesinin eleştirilerine göğüs gererken, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı Refik Baydur Hak-İş’i hak ettiği yere, TİSK üyeliğine davet etmişti.
Aynı senaryo Kardemir Karabük fabrikasında da yaşanmıştı. Hak-İş’e bağlı Öz Çelik-İş Sendikası, özelleştirme döneminde “ihale kaparak” Kardemir’de patronlaştı. 2000’li yıllarda işçiler ücretsiz izne çıkarılırken, kâr paylarını dağıtmayan, ekonomik kriz gerekçesiyle kapının önüne işçileri koyan yönetime tepki olarak işçiler geçen sene sendika değiştirmeye kalkınca 300’ün üzerinde işçi işten atıldı.
Taksim’e karşı hükümetin Uslu çocuğu
Hak-İş 2008 yılında, işçi sınıfının Taksim Meydanı mücadelesini “marjinal” ilan ederek Tandoğan’da 1 Mayıs örgütlemeye çalıştı. Melih Gökçek’in belediye işçilerini “görevli” olarak göndererek verdiği destek yetmedi ve miting tam bir fiyaskoya dönüştü. O sırada Taksim’i zorlayan ilerici emek güçleri polisin gaz bombalı, coplu saldırısına uğruyor, DİSK binası ve hastaneler bu terörden nasibini alıyor, sokaklarda tek yakalanan emekçilere yönelik polisin linç görüntüleri televizyonlarda yayınlanıyordu. Uslu bu görüntüler karşısında da hükümeti ve polisi savunmuş, Başbakan’ın “sıcak mesajları”nı övmüştü.
Zalimin sofrasına oturan da zalimdir
Patronlaşan Hak-İş’in yeri de zenginler kulübüydü. 6-7 Ekim 2009 tarihlerinde IMF-Dünya Bankası toplantıları sırasında emek güçleri dışarıda polisin vahşi saldırısına uğrarken Hak-İş ve Uslu ‘zalimlerin sofrası’na oturmuştu.”
Tekel işçisini de Ergenekoncu yaptı
AKP hükümetinin mezarda emeklilik ve sağlığın ticarileştirmesini sükunetle izleyen Uslu en uslu günlerini Tekel direnişi sırasında yaşamıştı. Aylarca Ankara Kızılay meydanında iş güvencesi için mücadele eden TEKEL işçilerine destek vermek bir yana onları “demokrasi dışı güçlere hizmet etmekle” suçlayabildi.
Yetmez ama 25 ilde “evet”
İşçi hakları söz konusu olunca ortalarda görünmeyen Uslu Hak-İş, referandum sürecinde oldukça aktif çalıştı. İşçilere, kamu emekçilerine yönelik önemli saldırılar içeren paket için 25 ilde afişli ‘Evet’ kampanyası başlatmıştı.
Yandaşlıktan utanmazmış
Salim Uslu “işbirlikçi” ve “yandaş” olarak anılmaktan da rahatsız olmadı. Hizmet-İş Sendikasının kuruluş yıldönümü dolayısıyla 24 Ocak 2011’de düzenlenen törende konuşan Hak-İş Başkanı Salim Uslu, "Halkın seçtiği adamlara yandaş olmak bizim için utanılacak bir şey değildir" demişti. Uslu’nun Hak-İş’i bu yandaşlığı sayesinde üye sayısını AKP iktidarı döneminde hızla arttırdı. Kamu işyerlerinde işçiler baskılarla Hak-İş’e geçirildi. Bunlardan en bilinenlerinden biri şimdiki Van Valisi Münir Karaloğlu’nun Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nde Genel Sekreter olarak görev yaptığı dönemde yürüttüğü işçileri zorla Hak-İş’e bağlı Hizmet-İş sendikasına geçirmeye operasyonuydu.
Uslu yandaşlıkla gurur duyduğunu açıkladığı konuşmasının devamında darbecilerle yandaş olmanın kötülüklerinden bahsetti ancak kendi sendikası Hak-İş darbecilere karşı da “uslu” idi. 12 Eylül 1980 darbesinin ardından Milli Güvenlik Konseyi de 18 Şubat 1981 tarihli ve 45 sayılı kararıyla “uslu” Hak-İş’in faaliyetlerine izin verirken DİSK’in yasağı ise 11 yıl sürmüştü.
