12 EYLÜL HUKUKU AKP HUKUKUNDAN DAHA ADİLDİ
Benim gibi, yolu 12 Eylül mahkemelerinden geçmiş olan herkesin söylediği şey şudur: 12 Eylül faşizminin hukuku AKP hukukundan daha merhametli, daha adildi.
12 Eylül’de jandarma ve polis, devrimci ve demokrat olan kişileri tutuklamak için önce düzmece tanıklar bulur, bu düzmece tanıkların ağzından hedef kişilerle ilgili ifadeler düzenler, sonra da sorguya aldıkları bu kişilere işkence yaparak, birtakım olayları zorla kabul ettirmeye çalışırlardı.
Bunu yaparken, “bak hakkında çok sayıda tanık ifadesi var” deyip, o düzmece tanık ifadelerini kişilere okur, “bak işte bunları sen yapmışsın. Kabul edeceksin” diyerek işkence sonucu zorla sanık konumundaki insanlara ifade imzalatılırdı.
Ancak sanık konumundaki kişiler savcı ve yargıç karşısına çıkınca “ifadesinin zorla kabul ettirildiğini, bu ifadenin kendisine ait olmadığını” söylerlerdi.
Bu tanık konumunda gösterilip sanıklar hakkında daha önce karakollarda ifade verdiği iddia edilen kişilerin neredeyse tamamı, ya “sanığı hiç tanımadığını, ya da sanıkla ilgili olarak iddianamede geçen ifadelerin kendisine ait olmadığını” beyan ederlerdi.
Örneğin: Benim yargılandığım davada hakkımda 49 kişiden ifade alınmıştı. Bu kişilerin yaklaşık 30’unu daha önce hiç görmemiştim. Hiç tanımazdım. Yani onlar da beni tanımazlardı. Ama iddianamemde sanki onların ağzından hakkımda suçlayıcı ifadeler olduğu beyan edilmişti. Mahkemede tanıkların mahkeme huzurunda ifade vermelerini talep ettim. Mahkeme heyeti bunu kabul etti. Tanıkların tamamı ifadelerinin kendi inisiyatifleriyle alınmadığını, bu suçlamaların doğru olmadığını söylediler. Bu duruşmanın ardından tahliye oldum.
Gelelim SİLİVRİ DURUŞMASINA:
Silivri Mahkemesinde sanıklar hakkında bir suçlama var. Bu suçlamalar birtakım CD, yazılı belge ve tanık ifadelerine dayandırılıyor.
Ancak, CD lerin kimler tarafından düzenlendiği meçhul.
Tanıkların kimler olduğu bir tanesi (Şemdin Sakık) hariç belli değil.
Sanıkların ifadelerine başvurulmuyor.
Sanık avukatları hiç konuşturulmuyor.
Hatta sanık avukatları duruşma salonundan çıkartılıyor.
Ve bunun adına Mahkeme deniyor. Duruşma deniyor.
Şimdi hadi gelin 12 Eylül Faşizminin mahkemeleriyle bugünkü mahkemeleri karşılaştıralım.
O dönemde belki sadece sanıkların ifadeleri baskı ve işkenceyle alınıyordu. Bu işkence odalarında sanıklara yapmadığı bazı suçlamalar zorla kabul ettiriliyordu. Ancak bu sanıklar daha sonra savcılıkta “ifadelerinin işkence ile alındığını, bu suçlamaları kabul etmediklerini söylüyorlardı” O dönemde tanıkların kimler olduğu aşikardı. Ve pek çok tanık mahkemedeki ifadesinde geri adım atıyor, sanıkla ilgili kendi ağzından düzenlenmiş ifadeleri geri çekiyordu.
Ancak bugün; tanık belli değil. CD ve dökümanların kimler tarafından hazırlandığı belli değil. Sanıkların ifadelerine, kendilerini savunmalarına olanak verilmiyor. Sanık avukatları suçlu muamelesi görüyor. Avukatlara bazı dosyalarla ilgili iddianameler verilmiyor. Sanık avukatları salondan çıkartılıyor.
Ve bütün bunun adına MAHKEME veya DURUŞMA deniliyor.
Toparlayacak olursak: Sanık ifadelerinin işkenceyle alınması dışında bu mahkemelerin genel yapısı, kuruluşu, yargılama yol ve yöntemlerinin 12 Eylül mahkemelerinin çok daha gerisinde, çok daha fazla faşizanlık içerdiği açıktır.
Toplumun gözünde bu mahkemeler cumhuriyetçilerden, Atatürkçülerden öç alma, cumhuriyetle, cumhuriyeti kuran iradeyle düello yapma şeklinde algılanmaktadır.
Hiç kimse yanlış anlamasın. Biz burada sanık konumundaki kişiler ille de suçsuzdurlar demek istemiyoruz. Ancak mahkemelerin adil bir yargılama yapmadıklarının altını çiziyoruz.
Daha önceki bir yazımda da belirttiğim gibi; “hukuk bir gün hepimize lazım olabilir”.
Esen kalın.
13.12.2012
