Müftü'den bomba çıkış

 Müftü

Esenler Müftüsü Halil Şekerci, “Dostlarımızı, peşine takıldığımız, hayran olduğumuz, her tavrını alkışladığımız, önder-rehber edindiğimiz kimselere, körü körüne bağlanıp, her dediklerini

 
Müftü’den bomba çıkış…
 
Esenler Müftüsü Halil Şekerci, “Dostlarımızı, peşine takıldığımız, hayran olduğumuz, her tavrını alkışladığımız, önder-rehber edindiğimiz kimselere, körü körüne bağlanıp, her dediklerini kabul etmeyelim.” Dedi.
 
Esenler Müftüsü Halil Şekerci’nin Esenler Müftülüğü’nün www.esenlermuftulugu.gov.tr adlı resmi internet sayfasında “Her konuşanı tasdik etmek” başlıklı yazısı gündeme bomba gibi düştü. “Önder-rehber edindiğiniz kişilere körü körüne bağlanıp her dediğini kabul etmeyin” diyen İlçe Müftüsü Şekerci son makalesinde şu ifadelere yer verdi;
 
 Her konuşanı tasdik etmek
 
İnanmak. Doğrumudur? Her insanın peşinden gitmek, tabi olmak, araştırmadan, sorgulamadan her dediğini kabullenmek bir Müslüman için doğru bir tavır mıdır. Bazı kimseler birilerine öylesine inanmış ve teslim olmuşlar ki, ne dese inanırlar, ne yaparsa kabullenirler. Görünürde yanlış olduğu apaçık belli de olsa “bir bildiği var muhakkak” der ve söz söyletmezler.
 
Hatta Hazreti Peygamber (SAV)’in hayatı boyunca yapmadığı, bir davranış sergilese de, hiçbir ortamda söylemediği sözleri de sarf etse bile… Sorgulamak, hele itiraz etmek, karşı çıkmak kimin ne haddine! O hiç yanlış yapar mı? Vardır bir hikmeti, derler.
  Hâlbuki ancak peygamberler masumdur, yani hata yapmazlar. Yine de peygamberler bile zelle denilen küçük yanlışlar yapabilirler denilmiş.
 
İşittiğimiz her sözü, gördüğümüz her davranışı İSLAM’ın ölçüsüne yani Ayet ve Hadislere uygunluğuna bakmalıyız. Duyduklarımız ve gördüklerimiz bu ölçülere uymuyorsa onu elimizin tersiyle itmeli, körü körüne kabullenmemeliyiz.
 
Hz. Peygamber (SAV) “Size iki şey bıraktım: Allah’ın kelamı Kur’an ve Sünnetim” buyurarak, bunlara bağlı kalınmasını sıkı sıkıya tembihlemiştir. (Veda Hutbesi)
Durum böyle iken; Kurana ve Sünnete değil de onun bunun saçmalıklarını dinleyen, söz ve yaşantısı Kuran ve Sünnete uymayan, kim olduğu, kimlere, neye hizmet ettiği belli olmayan, hatta zır cahil, Dinden-İmandan haberi olmayan sahtekarların peşine takılan Müslümanlara ne demeli?
 
Ali’nin, Velinin sözüne itibar ettiği kadar, Kur’an ve Sünnete itibar etmeyen, Aliyi-veliyi dinlediği, saygı duyduğu kadar Allah ve Resulünü dinlemeyen, bid’at ve hurafelere dalan Müslümanlara ne demeli?
 
Bir gün Hz. Ömer cemaate hitap ediyor; “Kadınların mehrinin çok fazla olduğunu bundan böyle mehir konusuna bir sınırlama getireceğini” söyleyince cemaatte olan bir hanım kalkıp itiraz ediyor: “Allah’ın bizlere verdiği bu hakkı nasıl alırsın” diye itiraz eder. Bunun üzerine Hz. Ömer fikrinden hemen vazgeçer. (İbni Kesir Tefsiri c-3 s-403-404)
  
Büyük Mutasavvıflardan Bayezid’i Bestami zamanında, bir zattan söz ederler: İnsanların kalabalıklar halinde gidip o zatı ziyaret ettiklerini, şöyle böyle özellikleri olduğundan bahsederler. Bayezid-i Bestami yanındakilere; Haydi bizde gidip bu zatı bir görelim, ziyaret edelim der. İnsanların önem verdikleri bu zatla caminin önünde karşılaşırlar. Bayezid-i Bestami; bu zatın camiye sol ayakla girdiğini görünce; yanındakilere der ki: “Bu adamın daha Resulullah’ın adabından haberi yok, bu nerde insanlara mürşit olmak nerde” der geri döner. (Kuşeyri Risalesi s-16 )
  
 Şimdi bırak adabı; haramdan helalden haberi olmayan, söz ve tavırları zerre kadar İslam’la bağdaşmayan nice sahtekarlar var ki; insanlar yine de onlara  toz kondurmaz. Laf söylemez ve söylettirmez. Bir bildiği var, öyle gerektiği için öyle konuştu, öyle davrandı. Hem zaten o kendiliğinden konuşmaz nasıl ki, Peygamberlere Allahtan Vahiy geliyor idiyse ona da güya ilham gelir, derler.
 
Bugün tavır ve icraatlarının %80’i İslam’ın kurallarına aykırı, sözleri hep bid’at ve hurafe olan birçok kimseler var ki, binlerce insanın onlara sadakatle bağlı olduğunu, her söylediklerini sorgulamadan, araştırmadan tasdik ettiklerini esefle görüyoruz.
   
Büyük mutasavvıf Abdullah Tüsteri “Bizim yolumuzun temeli yedi şeydir: 1-Kur’ana bağlılık 2-Sünnete tabi olmak 3-Helal yemek 4-Eziyetten sakınmak 5-Günahlardan sakınmak 6-Tevbe etmek 7-Hakları iade etmek”
(Sülemi, tabakat üs Sofiye s-210)
  
Tasavvufun Kuralları adlı kitabında Şeyh Ahmed Zervak : ‘‘Binlerce keramet gösterse de, tavırları sünnete uymayan birinin peşine gidilmez” demiştir. (Hakayık an Tasavvuf-Abdülkadir İsi-s:487)
 
Daha nice İslam Âlimleri ve Tasavvuf önderlerinin ittifak ettikleri husus: Kur’an ve Sünnetten uzak, İlim, Amel, İhlas ve Takva sahibi olmayan kimselere itibar edilmemesi yönündedir. Hatta binlerce kerameti olsa, havada dahi uçsa öylelerine itibar edilmezi, denilmiştir.
 
Sonuç olarak; Hz. Peygamber (SAV)’in: ‘‘Kişi sevdiği ile beraberdir’’ buyurduğu üzere, herkes peşine takıldığı kimseyle Mahşer alanına çağırılacaktır. Yani; dünyada kimin peşindeyse, kimin yanındaysa Kıyamet Günü de onunla birlikte olacaktır.
     
O halde dostlarımızı, peşine takıldığımız, hayran olduğumuz, her tavrını alkışladığımız, önder-rehber edindiğimiz kimselere, körü körüne bağlanıp, her dediklerini kabul etmeyelim. Önder edindiğimiz, hayranlık duyduğumuz şahsiyetlerin, Kur’an ve Sünnete bağlı, Salihlerin yolunda olan ihlas ve takva sahibi kimselerden olmasına  dikkat edelim.
 
Halil  ŞEKERCİ/ ESENLER  MÜFTÜSÜ