Tarih: 02.02.2022 14:28
" KILIÇDAROĞLU ve AKŞENER İLE GÖRÜŞTÜM"
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Habertürk TV'de Fatih Altaylı'nın Teke Tek programında siyaset gündemine ilişkin sorularına cevap verdi.
Gelecek Partisi'nin Millet İttifakı'na katılıp katılmayacağı yönündeki soruyu cevaplayan Ahmet Davutoğlu, ''Sayın Akşener, sayın Kılıçdaroğlu ile görüştüm. Daha sonra üçlü oturduk. Diğer siyasi liderlerle de görüşme kararı aldık. Bu bir istişare süreci. Hep birlikte bunu yapacağız. Ben oyun kurucu değilim, oyun kurulacaksa birlikte kuracağız. Sayın Akşener ve sayın Kılıçdaroğlu'nun karşılıklı nezaketle yürüyor. Eğer seçime gidekceksek, zorlu seçim olacaksa, seçim sonrasında zorlu süreci yürüteceksek bunları konuşmak lazım'' şeklinde konuştu.
Ahmet Davutoğlu, şunları bildirdi:
“Türk siyasetinde koalisyonlar tecrübesi oldu. CHP-MSP, DYP-SHP koalisyon tecrübesine sahip olduk. İttifaklar siyaseti olumsuz etkiledi. Partilerin doğası var. Bu doğasıyla siyaset sahnesine çıkarlar. Kabul gördükçe iktidar ya da muhalefet olurlar. 2018'de Cumhur İttifakı öne çıkınca, sayın Erdoğan ve sayın Bahçeli kendi parti içinde koruyacakları liderlik konumunu uzlaşı içerisinde çıktı. Daha önceki koalisyon protokolleri gibi protokoller yok. Bundan daha önce sayın Bahçeli muhalefet olduklarını iddia etti. Türk siyasetinin doğasını ciddi şekilde ittifaklar deforme etti. Bir uzlaşı üzerine değil; bir seçimde karşılıklı menfaatlerin üzerine doğdu. Siyaseti salt matematiksel hesaplara indirgediğinizde işin özü, felsefesi, mantığı ne oluyor? 2018 genel seçimleri, 2019 İstanbul seçimlerinde de etkili oldu.
Türkiye'nin bir seçim kazanmaya ihtiyacı yok sadece. Yeniden yapılanmaya ihtiyacı var. Seçimi kazanmak için de onun öncesinde yapılacak işler var. Esnek yapılarla, seçime ayarlı, kutuplaşma bakımından sert ittifak yapılarıyla Türkiye'nin seçime girmesi ve seçim sonrası yönetememe riski var. Partimizi hızla teşkilatladık, çok iyi kadroyla Türkiye gündemine önemli katkılar yapan siyaset takip ettik. Madem ki, matematiksel bir zorunluluk var. Madem ki Türkiye'nin bütünüyle siyasi kültürünü, demokratik anlayışını, devlet kurumlarını, ekonomik anlayışını yenilemek gerekiyor. O zaman iktidara gidecek ittifakların, partilerin seçim öncesinde iyi planlaması lazım. Sayın Akşener, Sayın Kılıçdaroğlu ile görüştüm. Artık işin özünü konuşmamız gerekiyor. İşin özü; siyaseti nasıl yapılandıracağız, demokratik anayasayı nasıl inşa edeceğiz,parlamenter sisteme nasıl geçeceğiz, devletin kurumlarını nasıl inşa edeceğiz? 6 partinin biraraya gelip konuşmuş olması önemlidir. Artık sadece sistem üzerinde teorik ittifakın ötesine bunu taşımak lazım çok daha somut alanlarda zemin oluşturmak lazım.
Sayın Akşener, sayın Kılıçdaroğlu ile görüştüm. Daha sonra üçlü oturduk. Diğer siyasi liderlerle de görüşme kararı aldık. Bu bir istişare süreci. Hep birlikte bunu yapacağız. Ben oyun kurucu değilim, oyun kurulacaksa birlikte kuracağız. Sayın Akşener ve sayın Kılıçdaroğlu'nun karşılıklı nezaketle yürüyor. Eğer seçime gidekceksek, zorlu seçim olacaksa, seçim sonrasında zorlu süreci yürüteceksek bunları konuşmak lazım. 6 parti parlamenter sistemde olduğu gibi ilkeler ve değerler etrafında. 5 benzemez diye bir tabir vardır. Geçenlerde sayın Cumhurbaşkanı da alayımcı bir şey kullandı. Tam da bu lazım Türkiye'ye. Birbirine benzeyen aktörlerin anlaşarak Cumhurbaşkanlığı makamını kullanması dışlamayı, ötekileştirmeyi beraberinde getiriyor.Türkiye'nin ana damarları burada. Tanzimat'tan bu yana Türkiye'de ne kadar siyasi damar varsa bir masada buluşamazsa Cumhuriyet'in 200. yılında biz çok şey çekeriz. Birbirimize benzemiyor değiliz. Hepimiz bu topraklardayız ve geleneği var. Bizim partimizde de çok farklı görüşler var; sunni alevi, Türk, Kürt, laik muhafazakâr vs. Beş benzemezi bir fırsat olarak görüyorum. Görüş farklılıklarımızı muhafaza edeceğiz. Tabii ki CHP ile bizim aramızda bizimle CHP arasında görüş farklılıkları olacak. Tabii ki İYİ Parti ile bizim aramızda görüş farklılıklar olacak. Kürt meselesi, ekonomiyi, liberalizmi tabii ki konuşacağız. Bu süreç çok iyi başladı. Biz bu farklılıklarla birbirimize saygı duyarak varız. Kimin nereye oturacağı hiç önemli değil. Keşke sayın Erdoğan o egosunu aşıp, bizlerle oturabilseydi Cumhurbaşkanı olarak. Herkesi toplayabilseydi. Kendi partisinden çıkanları bile toplamadı. O yukarılarda, farklı bir alemde. Sayın Bahçeli oturduğu yerden herkesi hain, terörist ilan edebilecek güçte ve hakta görüyor kendisini. Ben, sayın Akşener, sayın Kılıçdaroğlu böyle bir hakkı görmüyor kendisinde. Bugün Meclis'te grubu olan partilerin gösterdiği özveriyi takdir ediyorum, beraber oturma anlamında. Ne benim için eski Başbakan olmam, ne sayın Kılıçdaroğlu ne sayın Akşener'in birbirimize üstünlüğü yok. Ben sayın Erdoğan ve sayın Bahçeli'ye 'hiç öyle parmak sallamayın' dedim. Bu ülkenin sahibi hepimiziz.
Tanzimat'tan, özellikle 1946'dan bu yana büyük dönüşümler geniş muhafazakar kitlelerin ikna edilmesiyle oldu. Zinhar muhafazakar dışı kitlelere rağmen zinhar demiyorum. 1960'larda Demirel aynı şekilde. Sonra Özal. 1970'li yıllarda Erbakan hocanın çıkışı kitleleri demokrasiye taşıdı. Ecevit de kendisini dönüştürerek CHP'yi ortanın soluna çekerken bunu yapmaya çalıştı. Nitekim Erdoğan ve bizim de o dönemde yaptığımız buydu. Kazanımlarımız diye zikrettiği şeyler var, 28 Şubat korkusu. Ben o korkuyu anlıyorum. Gözardı edemeyiz. O kaygıların giderilerek muhafazakar kitlelerin değişime tekrar ikna edilmesi lazım. Seçim sonrasında yenilgi hissi yaşamayacaklarından emin olmaları lazım. Burada sayın Akşener'in, sayın Kılıçdaroğlu'nun farklı düşündüğü bir şey yok. Birini kötülemek, kalbini kazanmak o kadar zor ki, aslında o da kolay...''
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —