İYİ Parti Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Aytun Çıray başkanlık divanında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Çıray, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sorunlar dolayısıyla siyasi taviz isteyebilecek çevrelere karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan dik durulmasını istedi. Böyle bir durumun yaşanması karşısında kendilerinin de yanında olacaklarını açıkladı.
Aytun Çıray’ın divan toplantısında yaptığı konuşmanın satır başları şu şekilde;
DÖVİZDE 2018 HEDEFİ TEHLİKELİ ŞEKİLDE AŞILDI
“Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener yönetiminde toplanan Başkanlık Divanımız vahim ekonomik gelişmeler hakkında görüşlerimizi belirlemiştir.
AKP Hükümet'inin Yatırım Programlarında 2018 yılı için belirlenen Dolar kuru tahmini 3.73 Lira, 2020 yılı için belirlenen tahmin ise 4.02 Lira'ydı..
Hedef tehlikeli ölçüde aşılmış ve 7 Ağustos 2018 tarihi itibarıyla dolar/TL kuru 5,33 TL ile rekor düzeye erişmiştir.
Yani Türk Lirası yılbaşından bu yana yaklaşık %44 devalüe olmuştur.
Bu ne anlama gelmektedir?
TÜİK'in hesaplama oyunları ile 10.597 Dolar olarak açıklanan fert başına milli gelir 4.000 Dolar erimiş, Türkiye ekonomisi ise 320 milyar Dolar küçülmüştür.”
DIŞ MİHRAKLAR GÜÇLÜ EKONOMİLERE BİR ŞEY YAPAMAZLAR
“AKP iktidarlarının yöneticileri ekonomik başarısızlıkları konusunda milleti yanıltmaya çalışıyorlar; “iyi olursa bizden, kötü olursa dış güçlerden,” diyorlar. Sanki AKP iktidara gelinceye kadar dış güçler yokmuş gibi.
Her dönemde dış güçler olmuştur, olacaktır. Ve Türk milleti her zaman dış güçlere karşı birlik içinde olmuştur, yine olur. Esas olan dış güçlerin etkilerine karşı sizin hazırlıklı ve güçlü olup olmadığınızdır.
Şimdi soruyoruz; ekonomimize komplo kurduğunu “üst akıl” diye işaret ettiğiniz ABD’yi, Malezya, Rusya, Çin ve Kuzey Kore bizden daha çok rahatsız ettiğine göre, neden onların paraları da dolar karşısında yerlerde sürünmüyor? Sağlam, üreten, markalaşmayı başarmış bir ekonomik yapımız olsaydı bunlar olur muydu?
Başımıza gelenlerin içinde dış mihrakların rolü de olmuş olabilir. Ancak şu bir gerçek ki, ekonomimizi manüplasyonlara açık hale getiren AKP Hükümetlerinin yanlış ekonomik uygulamaları ve muazzam israflarıdır.”
TÜRKİYE NASIL GÖRÜNÜYOR?
“Ne yazık ki Türkiye'nin ilk bakıştaki görüntüsü şudur;
Tek karar verici var ve yanlış kararlar alıyor, Merkez Bankası'nı “Ben idare edeceğim” diyor.
Söylemleri ile ekonominin yapısal olarak her an temerrüde düşebileceği kırılganlıklar üretiyor. Zira Türk özel sektörünün toplam yabancı para borçları GSMH’nın yüzde 75’ini ilk defa geçti. Bunun büyük bölümü kısa vadeli ve 2018’de ödenmesi gerekiyor.
Ayrıca, içerde muazzam bir bütçe açığı ve ekonomik getirisi olmayan, önlenemeyen israf harcamaları dur durak bilmiyor. En çarpıcı örneği; milletimizden yastık altı paralarını çıkarmaları istenirken ve bütçe kısıntısına gitme zorunluluğu varken Sayın Erdoğan'ın 300 odalı yazlık saray yaptırması ve Ankara'daki Sarayı da orijinal planın dört misli büyütmesi.
Türkiye süratle büyük bir ödeme krizine düşmek üzere.”
KAMU-ÖZEL ORTAKLIKLARI BUGÜNLERİ HAZIRLAYAN ÖNEMLİ FAKTÖR
“AKP Hükümeti tarafından 2010 yılında çıkartılan ve 2018'de sınırlama getirilen kararname, bugün yaşadığımız sorunların önemli faktörlerinden biri olmuştur.
Bu kararname ile şirketlere, içerideki bankalardan dövize endeksli kredi verilmesine izin verilmiştir. Bunun üzerine şirketler dışarıdan borçlandıkları yetmiyormuş gibi içeriden de dövizle borçlandılar.
2013 yılına gelindiğinde FED'in o zamanki Başkanı Bernanke uyarıyı yaptı ve “Likiditeyi azaltacağız” dedi. AKP Hükümetleri bu alârm sinyaline de kulaklarını kapattılar. Köprü geçiş ücretleri dahil her şeyi dolarize ettiler.
AKP Hükümetleri özelleştirmeyi satıp savma olarak anladılar. Çözüm bulmak yerine, her ekonomik sıkıntıyı “dış kaynaklara” bağlayarak başarısız ekonomik yönetimlerinin üzerini örttüler.
Türkiye'yi sermaye ilişkilerindeki kuralsızlık ve adaletsizliğin artışının en hızlı olduğu dört ülke arasında ikinci sıraya yerleştirdiler. Büyük sermaye gruplarının bankalardan istediği borç yapılandırma talebi hükümetin hatalı ekonomi politikalarının hem kabulü hem de tescilidir.
Sonuçta hızla tedbir alınmazsa eğer, borç yapılandırma talebiyle bankaların kapısına dayanan firmaların sayısı artacak ve bankalar da 2001 krizini andırır bir likidite kriziyle karşı karşıya kalacaktır.”
YAPTIKLARINIZIN 180 DERECE ZIDDINI YAPIN
“Sayın Erdoğan ve arkadaşları ekonomi konusunda artık hamaseti bırakmalılar, mahalli seçimleri unutmalılar ve bugüne kadar ekonomide yaptıklarının tam 180 derece zıddını yaparak yapısal tedbirler almalılar.
Ayrıca, uyarıyor ve ilan ediyoruz ki;
Türkiye'nin içine girdiği bu ekonomik darboğazı kullanarak, Kıbrıs dahil milli konularda siyasi tavizler isteyen olursa dik dursunlar ve bilsinler ki yanlarında oluruz.”