CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, Rumeli ve Balkanlardan sökülüp atılan Türk ve Müslümanların yaşadıklarının görmezden gelindiğini belirterek, “Geçmişte yaşananları soğukkanlılık
III. Uluslararası Balkanlar Ve Göç Kongresi
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, Rumeli ve Balkanlardan sökülüp atılan Türk ve Müslümanların yaşadıklarının görmezden gelindiğini belirterek, “Geçmişte yaşananları soğukkanlılıkla değerlendirebilecek olgunluğa eriştik. Tarihimizin bu acılı dönemini artık bilmeliyiz” dedi.
Rumeli Balkan Dernekleri Federasyonu’nun İstanbul Üniversitesi’nin işbirliğiyle düzenlediği 3. Uluslararası Balkanlar ve Göç Kongresi, İ.Ü. Fen Edebiyat Fakültesi Ord. Prof. Cemil Bilsel Konferans Salonu’nda başladı. “Balkan Savaşlarının 100. Yılı, Asimilasyon-Sürgün-Soykırım” başlığıyla düzenlenen ve 7 Kasım 2014’e kadar sürecek konferansta konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, vatan toprağı kaybetmenin ne olduğunu bilenlerin evlatlarının ve torunlarının bu konferansla çok önemli bir görevi yerine getirdiğini ifade etti.
19. ve 20. yüzyılda Balkanlar, Anadolu ve Ortadoğu coğrafyasında yaşananları bilmeden, bugün bu bölgelerde yaşanan sorunları anlamanın mümkün olmadığına dikkat çeken Öztrak, son iki yüzyılda yaşanan pek çok acı olayın bugün tartışıldığını, fakat Rumeli ve Balkanlardan sökülüp atılan Türk ve Müslümanların yaşadıklarının görmezden gelindiğini belirtti.
Rumeli ve Balkanlardaki Türk ve Müslümanların tarihin en büyük mezalimlerinden birine maruz kaldığını söyleyen Öztrak, 1821 Mora İsyanıyla başlayıp 1922’ye kadar devam eden süreçte “93 Harbi” olarak bilinen 1877–1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın acıların zirveye ulaştığı tarih olduğunu kaydetti. Bu dönemde, Bulgaristan’dan yapılan Müslüman sığınmacılar göçünün “Can kaybı ve kitlesel olarak çekilen çile bakımından tarih boyunca görülenler arasında en dehşet verici olanlardan biri” olarak tanımlandığını ifade eden Öztrak, “Osmanlı’nın Rumeli ve Balkanlara saldığı kökler arka arkaya gelen savaşlarla koparılmaya çalışılmıştır” değerlendirmesinde bulundu.
93 Harbi, Balkan Savaşları ve 1. Dünya Savaşı’nın Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ciddi şekilde etkilediğini belirten Öztrak, Balkanlarda Osmanlı’ya bağlı Helen ve Slav tebaanın etnisiteye dayanan bir millet olma mücadelesinin, Türklere ve Müslümanlara büyük acılara, gözyaşı ve kana mal olduğunu söyledi. Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tarihte emperyalizmin oyunlarından en çok acı çeken ülkelerden bir milletin torunlarıyız. Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin yurttaşlarının önemli bir bölümünü Bulgaristan’dan, Yunanistan’dan, Arnavutluk’tan, Kosova’dan, Bosna’dan, Kafkaslardan, Rusya’dan, Ukrayna’dan ve başka yerlerden gelenler oluşturuyor. Bu insanlar yaşadıkları ciddi travmalara rağmen, yeni Cumhuriyeti, geçmişin korku ve nefreti üzerine inşa etmediler. Bu, dünya tarihinde az rastlanan bir şeydir.
Oysa yanı başımızdaki Ermenistan geleceğini Osmanlı’nın çözülüşü esnasında yaşanan acılar üzerine kurdu. Aşırı milliyetçi Ermeni Taşnak Partisi, Türkiye’den toprak talep etmeye hala devam ediyor. Ermeni çeteleri 1878’den itibaren Osmanlı’ya karşı ayaklandılar. Balkan Hıristiyanlarını kendilerine örnek aldılar. Rus emperyalizminin Balkanlardaki Hıristiyanlara kol ve kanat gerdiği gibi kendilerine de kol kanat gereceğini sandılar. Ermeni çeteleri Ruslarla işbirliği içinde Doğu Anadolu’da her türlü terörü estirdi. Büyük acılar yaşandı, büyük Ermenistan da hayal oldu.
Biz Trakya ve Anadolu’yu vatan yapmanın; yok oluştan kurtuluşun sevinciyle tüm geçmişi unutmayı tercih ettik. Mustafa Kemal Atatürk’ün üstün kişiliği ve uzak görüşlülüğü de bizim geçmişle uğraşmayı bırakıp geleceğe yönelmemizi sağladı. Ardı ardına gelen felaketlerdeki kayıplarımızın korkunçluğuna rağmen, bu kayıplarımız için yas tutmadık. Geçmişi geçmişte bıraktık. Çocuklarımız geçmişe saplanmasınlar diye tarihin bu karanlık kısmına bakmadık. Yüzümüzü geleceğe döndük. Ama artık geçmişte yaşananları soğukkanlılıkla değerlendirebilecek, tarihimizin bu acılı döneminden dersler çıkarabilecek olgunluğa eriştik."
Bu Acı Tarihi Bilmeliyiz
Tarihin bu acılı dönemini bilmenin önemini vurgulayan Öztrak söyledi devam etti:
“Geçmişimizi, tarihimizin bu acılı dönemini neden bilmeliyiz? Bu topraklardan öte gidecek başka yerimiz olmadığı için, kimseye verecek bir çakıl taşımız dahi olamayacağı için bilmeliyiz. Son ve ebedi vatanımızın Anadolu ve Trakya olduğunu anlamak için bilmeliyiz. Yeni etnik husumetlere kapılmamak, eski husumetleri hortlatmamak ve yeni savaşlara neden olmamak için bilmeliyiz. Tarihin sarkacının bir daha aynı acılarla salınmaması, yaşanan acıların tekerrür etmemesi için bilmeliyiz. Dün, Ermeni meselesini Doğu’da ikinci bir Bulgaristan çıkarma projesi olarak gören; bugün ise soykırım olarak tanımlayan devletlerin, Balkanlarda Türk ve Müslümanlara yapılan mezalim hakkında neden tek kelime etmediklerini anlamak ve anlatabilmek için bilmeliyiz. Bir 29 Ekim sabahı bu ülkenin topraklarından yabancı bir askeri gücün geçmesinin ve bunlara alkış tutulmasının milletimizin başına ne büyük belalar açabileceğini anlatabilmek için bilmeliyiz. Atatürk milliyetçiliğinden etnik milliyetçiliğe, laiklikten mezhepçiliğe savruluşun ülkemizin ve bölgemizin başına açabileceği belaları görmek için bilmeliyiz.”
Öztrak, bu kongreler sayesinde tarihe daha dengeli bir bakış sağlamanın, tarihi daha doğru okumanın, gelecek kuşaklara doğru öğretmenin mümkün olacağını belirterek konuşmasını bitirdi.