Erdoğan'ın "Anayasa Mahkemesi kararını tanımıyorum" sözleri TBMM'de tansiyonun yükselmesine neden oldu.
CHP’li Gök Süleyman Soylu’yu Terletti!
Erdoğan'ın "Anayasa Mahkemesi kararını tanımıyorum" sözleri TBMM'de tansiyonun yükselmesine neden oldu.
Levent GÖK, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutukluluk kararlarının kaldırılması üzerine yapmış olduğu “Ben bu Anayasa Mahkemesi kararını tanımıyorum, saygı da duymuyorum” şeklindeki değerlendirmelerin çok sorunlu olduğunu belirterek
“Cumhurbaşkanlığının meşruiyetinin, hukukun da anayasanın da tüm yasal temellerin tartışılmasını gerektiren bir sözdür.” dedi.
Kurucu lideriniz Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, gazeteciler Dündar ve Gül için “hak ihlali var” diyen Anayasa Mahkemesi kararı sonrası verilen tahliye kararına tepki olarak; “Ben bu bu kararı tanımıyorum ve saygı duymuyorum, daha mahkeme süreci bitmedi, mahkeme kendi kararında direnebilirdi” diyerek Anayasanın 138. Maddesine aykırı olarak mahkemeye telkin ve tavsiyede bulunmuştur.
Kurultayınızda seçilen lideriniz Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu ise, kendisine yöneltilen bir soru üzerine, “Can Dündar ve Erdem Gül’ün yargılama sürerken tutuksuz yargılanmaları gerektiğini düşünüyorum” demiştir.
AKP’li bakanların bu iki tutum karşısında hangisini desteklediklerini açıklamaları gerektiğini belirten Levent GÖK, “Siz hangi görüşten yanasınız? Yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanının Anayasal sistemle bağdaşması mümkün olmayan bir biçimde, bir yandan Anayasa Mahkemesi Kararını tanımaması, bir yandan da mahkemelere telkinde bulunmasını mı destekliyorsunuz, yoksa hukuktan yana mısınız?” diye sordu. Anayasadan, Hukuktan, adaletten yana mısınız değil misiniz sorularını yanıtlamanızı bekliyorum, buna açıklık getirmeniz gerekir dedi, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Birazdan hükümet üyeleri olarak kürsüye çıkıp bakanlıklarınızla ilgili değerlendirmelerde bulunacaksınız
Şimdi sayın bakanlar, bir yol ayrımındasınız. Ya kurucu lideriniz gibi Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımadığınızı ifade edebilirsiniz, ya da şu anda kurultaydan seçilmiş genel başkanınız gibi tutukluluk halinin kaldırılması gerektiğini düşündüğünüzü ifade edebilirsiniz.”
Levent GÖK konuşmasını, “Bu konu bugün çok ısrarla takip edeceğim bir konu olarak ortada duracaktır. Lütfen sayın bakanların çok net bir şekilde bu konudaki görüşlerini ifade etsinler. Biz de hukuk dünyamızda cumhurbaşkanı da herkes hükümetin hangi noktada durduğunu bir kez daha görme fırsatı bulalım.” Sözleriyle bitirdi.
Levent GÖK’ün sorularını soru - cevap bölümünde Ulaştırma, Denizcilik ve Karayolları Bakanının cevaplandırması beklenirken, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu söz alarak Levent Gök’ü yanıtladı. Soylu, Cumhurbaşkanının tutumunu desteklediği konuşmasında, Anayasa Mahkemesinin yerel mahkemenin nihai kararını beklemeden ‘hak ihlali var’ demesi, Anayasa Mahkemesinin kendisinin ‘hak ihlali yapması demektir, Basın özgürlüğünden dolayı o insanlar içeride olmadı. Bu ülkenin mahremine olan müdahaleden dolayı içeride oldular.” dedi.
Bunun üzerine yeniden söz alan Levent GÖK şunları söyledi:
“Ben sorumu Sayın Ulaştırma Bakanına tevcih ettim. Sayın Ulaştırma Bakanı, kürsüde cevap vermek mümkünken, "Soru-Cevap" kısmında vereceğini ifade etti. Sorumu Sayın Süleyman Soylu yanıtlamaya çalıştı, fakat Sayın Çalışma Bakanı benim sorduğum soruya cevap vermemiştir. Ben bu konuya bir açıklık getirmek istiyorum. Sorum havada kalmıştır. Benim sorduğum sorunun uzaktan yakından cevabını vermemiştir. Ya sorum yeterince anlaşılmamıştır… Vermiş olduğu cevaplarla da sorduğum sorunun farklı bir şekilde algılanmasına neden olduğu için bir sataşmaya sebebiyet vermiştir.”
“Az önce burada Çalışma Bakanını izlerken, gerçekten, Türkiye'deki adalet anlayışının ne denli ayaklar altına alındığını, Hükûmetin bir yetkilisinin Anayasa Mahkemesiyle nasıl didiştiğini ve Anayasa Mahkemesi kararını boşa çıkartmak için ne kadar gayret içerisinde olduğunu üzülerek tespit etmiş bulunuyorum.” diyen GÖK, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ama, Sayın Bakan, benim sorum o değil. Siz burada "Anayasa Mahkemesinin yetkisi yok." derken, neredeyse "Anayasa Mahkemesi üyelerini Cumhuriyet Halk Partisi atadı da ondan dolayı." diyeceksiniz. Hâlbuki, Sayın Bakan, Anayasa Mahkemesinin bu kararı veren üyelerinin 10'unu sizin kurucunuz Abdullah Gül atamıştır. Abdullah Gül atamıştır.
Şimdi, benim sorum çok nettir, sorum çok nettir. Bakın, Can Dündar ve Erdem Gül tutuklandığı zaman Başbakana soru soruluyor değerli yurttaşlarım, değerli milletvekilleri. Cumhurbaşkanına değil de önce başbakana. Sayın Başbakan diyor ki, 1 Aralık 2015'te: "Bu haberlerin yayınlanması bir suç mu, buna ben değil mahkeme karar verir." Çok güzel. "Bu yargılamanın tutuksuz olması esastır." Sayın Başbakanın verdiği cevap bu.”
Levent GÖK, Davutoğlu ve Erdoğan’ın birbirinden çok farklı görüşlerine yeniden vurgu yaparak somut yanıt istediğini belirtti:
“Sayın Başbakan şimdi sizin lideriniz, geçen gün söyledi, "Ben kurultaydan çıktım, herhangi bir şeyden gelmedim, iradenizle geldim." dedi. Ben de diyorum ki: Davutoğlu'nun böyle söylediği, "Ben tahliye edilmelerini istiyorum." dediği bir noktada tahliye edilmeleri karşısında âdeta çılgına dönen bir Cumhurbaşkanına karşı siz ne diyorsunuz? Ne diyorsunuz, ne diyorsunuz, onu söyleyin bana!” dedi.
Yeniden söz alan Süleyman Soylu’nun, geçmiş yasama dönemlerine atıfta bulunarak CHP'nin hep muhalefet sıralarında bulunduğunu ifade etmesi üzerine yeniden kürsüye gelen Levent Gök şu sözlerle Süleyman Soylu'yu konuştuğuna pişman etti:
Allah kimseyi Süleyman Soylu'nun durumuna düşürmesin.
AKP'li arkadaşlarım, maşallah siz de bunları iyi kaldırıyorsunuz.
Bakın şimdi, Sayın Süleyman Soylu ne demiş:
"At üstünde durmayı beceremeyen Başbakan." Recep Tayyip Erdoğan'a söylüyor bunu.
"AKP'nin paçalarından yolsuzluk akıyor." yani hepinizin paçalarından yolsuzluk akıyor.
"Başbakan rantın babasını getirdi." "Başbakan kendisini padişah olarak görüyor."
"Durmak yok, yolsuzluğa devam!" diyor sizlere. Takdir sizin.
Devam ederseniz, edersiniz. Biz hesabını sorarız. "Boyan döküldü Recep Tayyip Erdoğan." Diyerek partinizin efsanevi kurucusuna bizlerden daha ağır eleştirilerde bulunuyor, siz de alıp onu baş köşeye oturtuyorsunuz, yani siz bunu kaldırabiliyorsanız, ben sizlere ne diyeyim! (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ben, size ne diyeyim!
Biz, bunu kaldıramayız. Biz, bunları kaldıramayız. Kaldıramadığımız için, yolsuzluklara karşı olduğumuz için, kimsenin malını çalıp çırpmadığımız için, Süleyman Soylu'nun dediği gibi Demokrat Parti varken de Cumhuriyet Halk Partisi vardı.
Adalet Partisi varken Cumhuriyet Halk Partisi vardı, Anavatan Partisi varken de Cumhuriyet Halk Partisi vardı; şimdi, o partilerin hiçbiri kalmadı, AKP de kalmayacak, Cumhuriyet Halk Partisi sonsuza kadar yaşayacak. Bizim alnımız açık. Biz, yolsuzluğa direniyoruz. Biz, adaletsizliğe direniyoruz. Biz, yolsuzluğa direniyoruz. Siz, ne kadar ülkeyi bozguna uğratmaya çalışırsanız çalışın, karşınızda Cumhuriyet Halk Partisi var!
Süleyman Soylu, sen gideceksin ama biz bu sıralarda oturmaya devam edeceğiz!