Sayın Başbakan mayıs, ta Amerika'ya gideceğini kamuoyuna deklere etti. Amerika birleşik devletleri başkanı bu davetin öncesinde İsrail'le yapmış olduğu görüşmelerde Türkiye İsrail arasındaki buz tabakasını kırmıştı. Mavi Marmara olayından dolayı İsrail ile Türkiye arasında katılaşan bir sorun nedeniyle ilişkiler dondurucuya konulmuştu.
Amerika iki devletin bir süreden beri karşılıklı olarak zıtlaşmasını epey bir süre uzaktan izlemeyi tercih etmişti. Her ne kadar ekonomik ilişkiler sürse de siyasi ve diplomatik ilişkilerde sorun yerli yerinde duruyordu. İsrail yaptığı gaddarlığı meşru görerek dokuz vatandaşımızı tüm dünyanın gözleri önünde katletmişti.
Sayın başbakan, da haklı bir tavırla bu İsrail terörünü kınamakla kalmayıp gerekli tepkiyi koyarak vatandaşlarına sahip çıkmıştı. Başbakan bir takım talebi karşılaması karşılığında İsrail ile ilişkilerin süreceğini ifade etmişti. Başta da İsrail devletinin özür dilemesi gerektiğinin altını çizmişti. Sonra ise katliamı yapanların yargılanması konusu sıralanmıştı. Özür, Tazminat ve hukuki başlıklar altında olmak özre Filistin'e uygulanan ambargonun da tümden kaldırılması yönünde idi. Filistin’deki ambargoyu kırmak için yola çıkan bir grup insanın derdi zulme kayıtsız kalmamaktı... İnsan hak ve hürriyetleri(İHH)vakfının insani yardım kervanı yolda kana bulanmıştı.
Filistin,ne uygulanan insanlık dışı vahşi ambargolar sonucu bir halk kuşatılmıştı.İsrail devletinin Bu insanlık dışı uygulamalarına başta ABD olmak özre emperyalist güçler her halükarda desteklerini hiç esirgemediler.Bir halk açlık sefaletle boğuşuyorken bir avuç insan bu tabloyu görünür kılmak için canlarını ortaya koydular.Sonuçta zaten ortadadır..Hala bu kuşatılmışlık sürmektedir maalesef.Umarım bu insani sorun devletler arası ilişkilere kurban edilip sürüncemede kalmaz. ki görünen yoksul halkların emperyalistlerin nezdinde hiç bir kıymetlerinin olmadığıdır. Orta doğu denkleminde sorunlar kanlı bir şekilde sürüp gidiyor. Ortalama günde onlarca insan ölürken dünyanın gidişatı ve gündemi başka seyir izler. Orta doğu halkları birleşerek bu emperyalist güçlere karşı örgütlenerek güç oluşturmadıkları sürece bu durumdan kurtulmaları söz konusu olmaz. Orta doğu da bulunan devletlerin başındaki diktatörler de emperyalistlerin işbirlikçileridirler.
Sayın Başbakan büyük orta doğu(BOP) projesinde eş başkan olduğunu ifade etmişti geçmişte. Arap baharı denilen süreçle birlikte bu proje yürürlüğe konuluyordu.Başbakan sayın Erdoğan neden bu projenin eş başkanlığını kabul etmişti??Orta doğu nasıl ve ne şekilde düzenlenecek bunlar muallakta kalan sorular.Orta doğudaki bu denklemde kazan kaynarken İsrail ile Türkiye'nin ilişkilerinin normalle dönmesi olmazsa olmazdı? Türkiye'nin taleplerine soğuk bakan İsrail ayak direterek sürece zarar veriyordu. Türkiye, de taleplerinde geri atmak bir yana aynı noktada durduğunu ısrar etti. Birçok kesim iki devlettin arasında ki bu sorunu çözmek için yoğun mesai harcamışlardı. Bu girişimlerde sonuçsuz kalmıştı. Amerika birleşik devletleri dış işleri bakanı John kerry,nın kısa sürelerle ülkemize üç kez gelmesi hayra alamet değildir.
Amerikalı bakanın alt yapısını oluşturup Başkan Obamanın,da ön ayak olduğu özür dileme sağlandı.Özürle birlikte tazminat süreci başladı.Ancak işin Mahkeme boyutu orta yerde duruyor.Şayet mahkemede İsrail aleyhine bir karar çıkarsa ne olacaktır?Yada mahkemeye baş vuru yapanlar davalarını-mı çekerler ne olur acaba?İsrail burnu havada uluslar arası bir çok kararı da görmezden geldiği gerçeğini de not etmeliyiz. Filistinin birleşmiş milletlerdeki devlet statüsü oylanırken İsrail ve Amerika sert muhalefet ederek tanımamışlardı. Mayıs ayında Sayın Başbakanın Amerika, ya davet edilmesinin orta doğuya ve ülkemize getirisi götürüsü ne olacaktır ona bakmak lazım. Suriye, de olanlar tam bir dehşet halidir... Binlerce insan Esad diktatörü tarafından yerinden olmaktadır. Binlercesi ise tüm dünyanın gözleri önünde öldürülmektedirler.
Birleşmiş milletler başta olmak özre, Avrupa birliği ile Arap birliği devletleri de üç maymunları oynamaktadırlar. Ehveni şer misalli dostlar alış verişte görsün taktikleriyle bu insanların ölümüne seyirci kalıyorlar. Amerika da her yirmi dört(24)Nisanda malum ermeni soykırım tartışmaları gündeme taşınır. Aşil topuğu gibi ülkemize şantaj aracına dönüştürülür Ermeni meselesi. Yahudi lobileri Amerika da çok güçlü oldukları bilinir. Amerika birleşik devletleri nezdinde bu Yahudi lobilerinin etkisi ve baskısı his edilir... Türkiye Suriye politikasında taraf olarak belli göçleri Kürtlere karşı kullanarak Kürtlerin statü sahibi olmasını engellemek istedi. Türkiye ceylan-pınarda Bir milyonu aşkın Suriyeliye ev sahipliği yaparak bir yanda insani politika izledi. Ama insani politikanın arkasına da bir takım farklı ilişkiler içine girdi. Başta ihvan Müslim hareketi olmak özre, el nusra ve benzeri İslami tan danslı hareketleri Suudilerle birlikte hızlıca organize ederek Esad diktatörünün çabuk düşebileceğini sanarak ortamın karmaşasına neden oldular.
Başta Amerika olmak özre Avrupa ülkeleri bu kökten dinci kesimlerden rahatsız olarak süreci ihtiyatlı yaklaştılar. NATO, ya yapılan çağrılarda cevap bulmadı maalesef. Peki, şimdi obamının kırdığı buz tabakası iki ülke arasındaki iklimi nereye taşıyacak. Eskisi gibi olması bence beklenmemelidir. Çünkü Türkiye halkı İsraillin yaptığı bu vahşetti unutması mümkün değildir. Devlet düzeyinde gelişecek ilişkiler de sanırım Sayın Başbakanımızın yüreğindeki buzu kırmayacaktır. O zaman Amerika neden birden bire orta doğuya kamp kurmaya başladı... Diş işleri Bakanı John kerry,ın Suriye içerikli toplantıdan sonra basına yaptığı açıklamalar kabul edilir değil... A.B.D,nin dışişleri bakanı kerry'nin ,Sayın Başbakan Erdoğan'ın günler öncesinde takvimini gün olarak vermese de açıkladığı gaze gezisine ilişkin söylediklerine katılmamız mümkün değil.
Türkiye asil duruşunu ortaya koyarak kerry'e gereken cevabı vermelidir. Amerikalı bakan Suriye, ye karşı savaşan güçlere de yaptığı yardımın miktarını iki yüz elli(250)milyon dolara çıkardığını ifade etti. Türkiye ile İsrail arasında mekik dokuyan Amerikanın orta doğuya karşı hareketlendiğini gösterir. İsrail, Amerikanın İran'a karşı uygulanan politikaları yetersiz bulur. İsrail, Irana karşı askeri seçeneklerin hemen uygulanması için birçok atak yapıyor. Amerika, İsraillin bu saldırgan politikalarını eleştirmek bir yana tüm varlığıyla desteklemekten kaçınmıyor. Resmen Amerika, İsrail’le yapılacak saldırıyı kendine yapılmış sayacağını defalarca tekrarlamıştır. İran ise saldırılara misliyle cevap vereceğini yanı sıra Türkiyeyi de bu konuda daima uyarmaktadır.Mayıs ayında Amerika,ya gidecek sayın Başbakan Erdoğan'ın Amerikanın taleplerinin aynı zamanda İsraillin de taleplerini içerdiğini bilmelidir.Zaten İsrail ve Amerikanın talepleri daha çok İran'a dönük talepler başta gelecektir.Ülkemizin,Irakla limoni hali zaten mevcut.Birde Suriye,ve İran'a karşı emperyalistlerle İsrail cephesinde saf tutmamalıyız.Komşu ülkelerle ,sıfır sorundan,tam sorunlu hale geldiğimiz gerçeğini savaşa tırmandırarak değil,aklı selim politikalarla iyi ilişkilere dönüştürmek gerekir.
Suriye Kürtlerine dönük has-mene politikalar değil,tam tersi Türkiye iyi ilişkilerle tarihi Kürt,Türk perspektifinde bakmalıdır.Ülkemizde Kürt sorununu Kürtler ve Türkler el elle vererek kendi aralarında demokratik çerçevede çözmelidir.Yeni anayasa yapım sürecinde ülkemizde ki tüm halkları kucaklayan evrensel demokratik standartlarda olmalıdır.Kendi iç sorunlarını çözmüş bir Türkiye orta doğunun cazibe merkezi olacağını görmek lazım.Emperyalistlerin iç sorunlarımıza dahli olursa iyi olmaz.Çünkü kendi çıkarlarını gözeterek huzura erişmemizi engelleyeceklerdir.Bu güne kadarda yaptıkları budur...
Amerikalı bakanın açıklamasına baktığımız da bu davetin sert esen bir rüzgarda geçeceğidir.Amerika ve İsrail başta olmak özre,İngilizler ve diğer Avrupalı güçlerde orta doğuda kaynayan kazanın altına bolca odun taşıyacaklardır.Ana hedef İran,dır bu güçlerin.İsrail,in en çok hesabını yaptığı İrandır.Suriye,İran,ile Lübnan domino misali art arda devirmek için kapsamlı yeni orta doğu projesi halklara kan ve göz yaşı dan başka bir şey getirmez. Irak,libya,Afganistan'a özgürlük mü getirdiler emperyalistler.Yıkımdan başka ortada bir şey var mı...Tüm dünyanın silahlanma yarışında dünyayı nükleer savaşların eşiğine getirenler de bu emperyalist güçler değ-ilmidir?.
Şimdi de güney Kore ile kuzey Kore arasındaki nükleer savaş tehdidi dünyayı felakette sürekleyen bir süreçtir.Bu dehşet verici gelişmeler Birleşmiş milletler iki devleti de itidali olmaya çağırmaktan öte bir girişimde bulunuyor mu...Kuzey Kore'nin arkasında Çin.Güney Kore'nin arkasında Amerika.Bu iki devlettin desteklediği İki Koreyi Nükleer savaşın arenasında yeni silahlarını deneyerek dünyayı cehenneme çevirecekler. Dünya böylesi savaşların gölgesinde diken üstünde otururken,orta doğuyu da cehenneme çevirmenin gidişatını durdurmak için Ülkemiz taraf olmayarak bu savaşları engelleyebilmek için tüm enerjisini bu yolda harcamalıdır.Ülkemiz de kırk binin üstünde cana mal olan kardeş kavgasını da nihayette erdirmelidir.Böylece orta doğunun kısmi demokrasiye sahip Ülkemizi daha ileri seviyelere taşımalıyız.Amerikanın derdi demokrasi ve halkların özgürlüğü ise başta Suudi Arabistan,Ve ona göbekten bağlı Bahreyn kırallığı,Katar Emirliği yanı sıra birleşik Arap emirliklerine demokrasi ve özgürlük isteyip,getirsin.Bu emirlik şeklindeki diktatörlerin egemenliğinde yaşayan halklar demokrasiye ihtiyaçları yok mu acaba?
Adı üstünde EMİRLİK. Anlamı istek, buyruk, ferman, komut, talimat devlet denir mi bunlara... .Amerikanın diplomatik soslu dayatmalarını elimizin tersiyle itmeliyiz.