Tarih: 09.08.2018 14:38
Çanakkale'ye Hiçbir İktidar Bu Kadar Kötülük Yapmadı
Çanakkale'ye Hiçbir İktidar Bu Kadar Kötülük Yapmadı
Geçmişi binlerce yıllık tarihe dayanan Çanakkale; Troia Kralı Priamos’tan, Büyük istender'e, Pers Kralı Xerxes'ten Roma İmparatoru Lucius Septimius Severus Augustus’a, Fatih Sultan Mehmet'ten Mustafa Kemal Atatürk'e birçok lider ve devlet adamına ilham vermiş tarihte çok büyük savaşlara ev sahipliği yapmıştı. Fakat hiç bir yöneten Çanakkale'ye son 15 yılda verdiği zarar kadar zarar vermemişti.
Son 20 yılda, mitolojide tanrıların yaşadığı İda dağı, Çanakkale ve bölgesinin tüm zenginliklerinin kaynağı olmuştu. Bin pınarları, meraları, bağları, bahçeleri, hayvanı insanı tarih boyunca bu zenginliği bir parçasıydı. Son 20 yılda karar verenler, yönetenler ardı ardına aldığı kararlar ile bu topraklarda neredeyse sonun başlangıcını yapmış oldular. Tarihi yerleri beton yığınına cevirdiler. Ardı ardına kurulan termik santraller, siyanürle yapılacak olan altın madenciliği için verilen ruhsatlar, kesilen ağaçlar, kirletilen dereler, gökten yağan asit ve kül yağmurları, hızlı betonlaşma Çanakkale’yi ve yaşamı tehdit eder hale geldi. Artık Çanakkale eski Çanakkale değil. Tehdit kentin su kaynağı olan Atik Hisar Barajına Kadar dayandı. Kirazlı Bölgesinde verilen GSM ruhsatı ile siyanürle altın madenciliği için engel kalmadı. Hukuksal süreçlerin devam etmesine rağmen ruhsatlardan önce ağaç kesimlerini yapacak kadar cüretkâr oldu altıncılar. Çanakkale halkı karşı çıktığı süreç için sokaklara indi. İsyan etti. Vali Orhan Tavlı'dan kararın geri çekilmesini talep etti.
“Atikhisar Barajı Su İçme Kaynağı Değil; Endişe Kaynağı Olmuştur”
“Mitolojinin Doğduğu Yeri Yıkarken Hangi Tarihsel Değeri Yaşatabilirsiniz?”
Bu yıl "Troya Yılı" ve Troya'nın en önemli mekânıdır "İDA" Homeros 'un diliyle "Bin pınarlı İDA" Yani Kazdağı... Ne yazık, bu yılı ilan edenlerce en büyük tahribata uğruyor. Mitolojinin doğduğu yeri yıkarken ve yıkılan yere taş duvar örerek sahne yapılması hangi tarihsel değeri yaşatabilirsiniz? Çanakkaleliler ve Çanakkale’yi gezmeye gelenler, gördükleri manzara karşısında şaşırıyorlar. Çanakkale Atikhisar Barajı su toplama havzasında yer alan ve ÇED süreci henüz mahkeme aşamasında olan "Kirazlı Altın- Gümüş Madeni Kapasite Artışı ve Zenginleştirme Projesi"nin Gayri Sıhhi Müessese Ruhsatı (GSMR) Çanakkale Valisi tarafından imzalandı.
“Hukuk Yok Sayılarak Ruhsat Verilmiştir”
Danıştay’ın bozma kararına rağmen hız kesmeyen orman katliamına onay verilirken, maden işletmesinin işine kaldığı yerden pervasızca devam etmesi duyarlı vatandaşları çileden çıkarıyor. Yıllardır hukuk mücadelesi veren Çanakkaleliler Altın Madenciliğinin işletmesinin sonuçlanmamış mahkeme süreci işlerken, hukuk yok sayılarak önündeki engel idarece kaldırılmıştır. Danıştay kararında, söz konusu ÇED Raporunda yeni bir Bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini ve ÇED sürecinde görev alacak Bilirkişi Heyetinin Çanakkale bölgesinden, gerekli niteliklere sahip kişilerden seçilmesi kararı alınmıştı. Yargı süreci bu aşamada iken Devletin Valisi GSM Ruhsatını imzalamasına kimse anlam veremiyor.
Çeşmelerden Akan Suyu Artık Asla Güvenle İçemeyecek, Kullanamayacaklar
Bu karar, bölgede Altın Madeni İşletmeciliği yapacak olan firmanın, başta ağaç katliamı olmak üzere florası, faunasıyla tüm orman ekosistemini ve yaban hayatını, bölgenin biyolojik çeşitliliğini yok etmesinin ve daha birçok olumsuzlukların önünü açmıştır. Bu karar, eğer geri çekilmez ise, Çanakkale’nin tek içme ve kullanma su kaynağının ve havzasının, başta siyanür olmak üzere, çok sayıda ağır metal ile zehirlenme vakalarını göreceğiz. İşletme sonrası kirletici etkisi onlarca yıl sürecek zehirli atıkların doğaya ve insan sağlığına vereceği biliniyor.
Çanakkale’nin bir yanda vahşi madencilik tehditi altındayken bir yandan da Termik Santral tehditi altında… Üretimde olan ve planlanan binlerce MW’lık kömürlü termik santral yapımına devam ediliyor. Madencilik işletmelerinin yöreyi çok kısa bir sürede nasıl yaşanmaz kılacağını öngörmek hiç de zor değildir
Sağlıklı Ve Temiz Bir Çevrede Yaşama Hakkı Anayasal Bir Haktır
Çanakkaleli, Çeşmelerden akan suyu artık asla güvenle içemeyecek, kullanamayacak, banyo yapamayacak, bahçeleri sulayamayacak, hayvanları su içemeyecek.
Halbuki sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşama hakkı anayasal bir haktır... Ve o çevreyi korumak da her vatandaşın görevidir. Konuştuğumuz köylüler ve halk, “
Bu mücadele siyasi mücadele olmamalı, yurt mücadelesine dönüşmesi için tüm siyasi partilerin bu duruma destek olmalarını” söylediler…
Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan; gazetelere yaptığı açıklamalarda, “ NEDEN HERKESİN GÖZÜ ÇANAKKALE’DE” diyerek tepki gösterdi…
Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan; yaptığı konuşmada Çanakkale’ye Termik Santral ve Altın Madencilerinin göz diktiğini dikkat çekerek; “
Bu Çanakkale’de ne var bilmiyorum. Neden herkesin gözü Çanakkale’de? Neden gözler hep Çanakkale’nin doğasında? Neden Termikçisi bir yandan altıncısı bir yandan bu Çanakkale’nin doğasına, tarihine, toprağına, ormanında suyuna göz koyuyor? Sanki hiçbir yer kalmamış gibi; dünyanın en güzel yörelerinden biri olan özellikle Kazdağlarını hepimiz iyi biliyoruz; buna oyan verenlerde çok iyi biliyorlar ki; Kazdağlarının sayılı çevre anlamında çok ciddi kaynakları var. Ağacıyla, hayvanıyla, faunası ile çok ciddi bir tabiat harikası. Mitolojik geçmişi de bulunuyor. Eski çağlardan, binlerce yıldır çok önemli bir doğa parçası. Bu doğa parçası sayesinde doğa ve insanlık yaşam buluyor. Verimli topraklarda yaşıyoruz. Bu anlamda çok önemli bir değeri elimizde tutuyoruz” dedi.
İşin Bir Başka Boyutu Da Hukuksuzluk Diz Boyu Gidiyor
Yapılmak istenen Termik Santraller kadar altın madenciliği faaliyetlerine de karşı çıktıklarını ve karşı çıkmaya devam edeceklerini belirten Belediye Başkanı Ülgür Gökhan; “Bunun hiçbir noktası parayla ölçülemez bir değerdir. Dolayısıyla burada bir gariplik var. Biz karşı çıktıkça üstümüze üstümüze gelmeye devam ediyorlar. Termikçilerde öyle, altıncılarda öyle. İşin bir başka boyutu da hukuksuzluk diz boyu gidiyor. Biz mücadelemizi termikçilere ve altıncılara karşı yapıyoruz; başarılı sonuçlarda alıyoruz. Ama en son Kirazlı bölgesine Gayri Sıhhı Müessese Ruhsatının verilmesi tarifi imkansız bir hukuksuzluğu ortaya koymuştur. Çünkü elimizde bir Danıştay kararı var. Bunu kamuoyu ile de paylaştık. Bu kararda Danıştay hukuk yolu ile ÇED raporunun nasıl yapılması gerektiğini de tarif ediyor. Bilirkişilerin nasıl ve nereden oluşturulacağı belirtilmiş bu bilirkişilerin vereceği rapor üzerine karar verilecektir diyor. Ama o rapor, o mahkeme kararı varken; seçimler bitmesi beklendikten sonra derhal GSMR imzalanarak ilgililere verildi. Zaten bu süreçte ağaç katliamı devam ediyordu. Tespitleri de yapmıştık” dedi.
“Şehitlerimiz Olmasa Her Taraf Beton Yığını Olacaktı!”
Çanakkale Savaşlarında şehit düşenlerin anısında yaptırılan Şehitler Abidesi ve şehitlere ait anıt ile mezarların olmaması halinde Gelibolu yarımadasının Beton yığını olacağını belirten Belediye Başkanı Ülgür Gökhan; “Karşımızda biliyorsunuz küçük bir köyümüz ve Eceabat ilçemiz var. Bunun dışında ormanlık alanlarımız var. Şunu söylemek istiyorum; şehitlerimiz 1915’te bu vatanı korumak için canlarını verdiler. Hepsine Allah’tan rahmet diliyoruz. Şimdi de vatanı korumaya devam ediyorlar. Neden derseniz; eğer onlar orada şehit olmasalardı, orada şehitlikler bulunmasaydı oralar hep beton yığını olacaktı. Ranta kurban edilecekti. Dolayısıyla hiç olmazsa şehitlerimizden bir utanç duyalım. Bu doğa katliamının önüne geçilmesi için bizlere katkı verdiklerini düşünüyorum” dedi.
Bu alan tam olarak 7901 futbol sahası büyüklüğünde ‘cehennem çukurları’ olacak. Türkiye’nin en büyük altın madeni olacakmış. Siyanürle altın ayrıştıracaklar. Siyanür havuzlarını da Burhaniye’ye kuracaklarmış. Çalışmalarını da ‘cehennem çukurları’ denilen yöntemle ilerletecekler. Üstelik proje alanının tamamı ‘iyi korunmuş karaçam ormanı’ statüsünde.” Madenin, Nurol Holding bünyesinde çalışma yapan TÜMAD Madencilik tarafından işletilecek.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —